Sosyal Medya

Güncel

Mülteciler birlikte iftar etti

Uluslararası Mülteci Hakları Derneği, 20 Haziran Mülteciler günü kapsamında İstanbul’un Fatih semtinde Saraçhane Parkı'nda iftar organizasyonu düzenledi. İftara aralarında Çeçenler, Doğu Türkistanlılar, Afrikalılar, Suriyeliler'in de olduğu yaklaşık bin 500 kişi katıldı



Onlar ülkelerinden kaçarak Türkiye’ye sığındılar. Kiminin ülkesinden kaçış sebebi savaÅŸ, kimininki özgürlük arayışıydı. Åžimdi Ä°stanbul'da yaşıyorlar. ÇoÄŸu yardımlarla hayatını idame ettiriyor. Uluslararası Mülteci Hakları DerneÄŸi'nin Saraçhane Parkı'nda düzenlediÄŸi iftara katılan mülteciler kalabalık bir ortamda güven içinde, özgürce iftar etmenin mutluluÄŸunu yaÅŸadı. Ancak hemen hepsi ülkelerindeki ÅŸartların düzelmesi halinde vatanlarına dönmek istiyor.

“Muhalif olduÄŸum için vatandaÅŸlıktan çıkarıldım”

 

 
 

 

Bassar Muahmmed Tahir, Mart 2014’te Türkiye’ye gelmiÅŸ. Sudan’da siyaset bilimi doktorasını yaptıktan sonra Somali’de bir yandan siyaset ile diÄŸer taraftan ticaretle uÄŸraÅŸtığını, çeÅŸitli gazete ve dergilerde makaleler  yazdığını söylüyor. Aynı zamanda Cibuti’de muhalif partiye üye olduÄŸunu ifade eden 50 yaşındaki Muhammed Tahir yazdığı yazılar ve muhalif kimliÄŸinden dolayı vatandaÅŸlıktan çıkarıldığını anlatıyor:

“Ülkenin durumu kötüye gitti. Cibuti’de özgürlüÄŸümüz iyice kısıtlandı. Basın özgürlüÄŸü yoktu. EÄŸer hükümeti eleÅŸtiriyorsanız ya hapse giriyorsunuz ya da ülkeyi terk etmek zorunda kalıyordunuz. Ben de ülkeyi terk ettim.”

GördüÄŸü baskılardan dolayı hapse gireceÄŸini anlayan Muhammed Tahir eÅŸini ve çocuklarını geride bırakarak önce Somali’ye ardından Türkiye’ye geliyor. Türkiye ile daha önceden ticari baÄŸlantısı da olan Tahir iki oÄŸlunu da üniversite okumaları için buraya göndermiÅŸ. Ülkesinden çıkmak zorunda kalınca da soluÄŸu Ä°stanbul’a alıyor. Kendisinden altı ay sonra da eÅŸi ve diÄŸer iki çocuÄŸu geliyor. 

Türkiye’de de çeÅŸitli makaleler yazarak hem akademik çalışmalarına devam ediyor hem de ülkesindeki durumu izliyor:

Burada da yine makaleler yazıyorum. Cibuti’deki ailem bana para gönderiyor. Onlarla hayatımı idame ettiriyorum. “

Ülkesine dönüp dönmek istemediÄŸini Muhammed Tahir’in küçük kızı hemen gözlerini açarak gitmek istediÄŸini söyler gibi başını sallıyor, okulunu arkadaÅŸlarını özlediÄŸini söylüyor. Ülkesinden ayrı ikinci Ramazan'ı geçirdiÄŸini belirten Muhammed Tahir, vatanındaki Ramazanları özlediÄŸini söylüyor.

“Bir yıl süren yolculuktan sonra Türkiye’ye geldik”

 

 
 

 

Fatima Muhammed Çin’in Sincan Özerk bölgesi olan DoÄŸu Türkistan’dan iki ay önce gelmiÅŸ. Onun geliÅŸ sebebi de söylediÄŸine göre baskı ve zulüm. Ä°lk defa kalabalık bir ortamda iftar açtığını söylüyor. Çünkü Çin’de oruç tutmak yasak. Fatma Muhammed ülkelerinden gizlice oruç tutup gizlice sahur yaptıklarını anlatıyor:

Ä°ftarda da sahurda da ışıkları açmazdık ki oruç tuttuÄŸumuz anlaşılmasın diye. Gizlice oruç tutardık. Camiye gidemezdik. Özürce dinimizi yaÅŸayamazdık. Åžimdi çok ÅŸükür mutluyuz, huzurluyuz. Rahat ve huzurlu bir Ramazan geçiriyoruz.”

45 yaşındaki Fatima Muhammed kızı ve oÄŸlu ile bir yıl süren bir yolculuÄŸun ardından Türkiye’ye geldiÄŸini anlatıyor. Anlattığına göre önce eÅŸi kaçak yollarla Türkiye’ye ulaÅŸmış ardından iki çocuÄŸu ve ile kendisi. Çok zorlu bir yolculuk geçirdiklerini anlatıyor. DoÄŸu Türkistan’dan Malezya’da 7 ayda girmiÅŸler. Dört ay Malezya’da kaldıktan sonra Türkiye’ye ulaÅŸabilmiÅŸler. EÅŸinin iÅŸ bulduÄŸunu söylüyor. Åžimdi daha özgür, rahat ve mutlu olduklarını anlatan Fatma Muhammed, ülkesi bir gün dinini özgür yaÅŸayabileceÄŸi bir duruma gelirse oraya dönebileceklerini belirtiyor:

“Memleketimi çok özlüyorum ama biz çok zulüm çektik, çok baskı gördük. Bize zor geldi orada yaÅŸamak o yüzden her ÅŸeyimizi bırakıp buraya geldik. Bundan sonra inÅŸallah Türkiye’de yaÅŸamak istiyoruz.

“Üç çocuÄŸumu bombardımanda kaybettim”

 

 
 

 

BeÅŸ yıldır iç savaşın pençesindeki Suriye’den kaçıp gelen aileler de Saraçhane’deki iftara katılmışlardı.

8 çocuÄŸundan 3’ünü bir bombardımanda kaybettiÄŸini anlatan Sabah Bergab, Halep’ten Türkiye’ye sekiz ay önce gelmiÅŸ. O bombardımanda kollarını kaybeden 7 yaşındaki oÄŸlu Ahmet ile eÅŸi ise bir buçuk yıl önce gelmiÅŸ:

“Evimiz bombalandığı için çadırda kalıyorduk Halep yakınlarındaki bir köyde. Sonra çadırımız da bombalandı. Üç çocuÄŸum öldü. Bir çocuÄŸumun kolları koptu. EÅŸim onun tedavisi için daha önce Türkiye’ye gelmiÅŸti.”

Ailesinden ayrı geçirdiÄŸi ikinci Ramazan olduÄŸunu anlatan Sabah Bergab ‘huzur ve güven’ içinde iftar ve sahur yaptıkları için mutlu olduklarını belirtiyor:

“Bu memleketimden ayrı ikinci Ramazan. Her ÅŸey burada çok güzel. Türkler çok iyiler. Bize kucak açan Türklere ve ErdoÄŸan’a çok teÅŸekkür ediyoruz. Karnımızı doyuruyoruz. En önemlisi güven içindeyiz. Uçaklarla bombalanmıyoruz. Çocuklarımda ben de çok korkuyorduk Suriye’de, uçaklardan bombardıman vardı. Åžimdi burada güvendeyiz. Ä°nÅŸallah ülkemize de barış gelir ve yakında döneriz memleketimize.”

Ä°stanbul’da yardımlarla kirada bir evde kaldıklarını anlatan Sabah Bergab, eÅŸinin de üç çocuklarını öldüren o bombardımanda kollarını kaybeden 8 yaşındaki oÄŸulları Ahmet’in tedavisi için uÄŸraÅŸtığını anlatıyor:

“Ahmet’e burada kol takılmıştı ama çok ağırdı. Ahmet küçük o kolları taşıyamıyordu. Åžimdi daha hafif ve kolay hareket edebileceÄŸi kollar takılacak. tedavi olmak için ABD’ye gitmeye hazırlanıyor. Küçük Ahmet’e protez kollar takılacak. “

Bergab ailesi Türkiye’de rahat ve güvende olduklarını söyleseler de ülkelerini ve ülkelerindeki Ramazan’ı özlediklerini anlatıyorlar. Savaşın bir an önce bitmesini ve ülkelerine dönecekleri günü ise iple çektiklerini ifade ediyorlar.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.