Sosyal Medya

AK Part Kürt oylarını nasıl kaybetti?

Akil insanlardan ve eski AK Parti Diyarbakır milletvekili Abdurrahman Kurt’a partisinin Kürt oylarını neden kaybettiğini anlattı.



Al Jazeraa'den AyÅŸe Karabat'ın haberine göre; Eski AK Parti Diyarbakır milletvekili Abdurrahman Kurt, partisinin 2009'dan beri her seçim arifesinde ‘MHP'ye oy kaybederiz' anlayışıyla hareket etmesinin, Kürtlerin demografik yapılarına uygun biçimde temsil edilmemelerinin ve sandıkları korumak için aÅŸiretlere güvenmenin oy kaybına yol açtığını söyledi.

Seçim sonuçlarını ve sonuçların çözüm sürecine olası yansımaları üzerine sorularımızı yanıtlarken, “SHP'nin 1991'de Kürtleri dışarıya gitmek zorunda bırakan tarzına yakın bir sürece girildi. Çok tehlikeli bir ÅŸey bu” diyen Kurt, seçim sonuçları ortaya çıkınca, partinin üst yönetiminde olmasa bile tabanında ‘Kürtler nankörlük etti' diyenlerin olduÄŸunu hatırlattı:

Kurt'a göre, çözüm sürecine yüzde 50'nin üstünde bir destek varken AK Parti'nin oyları bu oranın altında kalıyorsa, bunun nedenleri sorgulanmalı. Ama partide bunu sorgulamak yerine ‘çözüm sürecini bitirelim' diyen sesler çıkmaya baÅŸladı:

 Kurt, AK Parti'nin geçmiÅŸinde eziyete talip olanların, bugünlerde nimete talip olanların gerisinde bırakılmasının da partiye zarar verdiÄŸini söylüyor. Kurt'un baÅŸka bir uyarısı da kullanılan dile iliÅŸkin:

‘Bütün eksikliklerine raÄŸmen, Türkiye'yi tekrar toplayacak tek parti AK Parti” diyen Kurt'un sorularımıza verdiÄŸi yanıtlar ÅŸunlar: 

AKP'nin Kürt bölgelerindeki oy kaybının ana nedeni nedir?

2009'dan beri olanlar birikti, milletin sabır barajı patladı. Seçim arifelerinde milliyetçi oyları önemseyip, Kürt oylarının ‘nasılsa gelen geliyor' mantığıyla küçümser bir biçimde ele alındığını düÅŸünüyorum. Bu 2009'dan beri bölge tarafından gözlemleniyordu zaten. BaÅŸka bir alternatif hakikaten olmadığı için Kürtler bunu sineye çekiyordu. 2009'dan beri demografilerinin adaletli bir biçimde temsillerine yansıtılmamasına raÄŸmen vermeyi sürdürdükleri oylarının sonunun geldiÄŸinin iÅŸareti olarak, HDP'nin baraj aÅŸma problemi de eklenince tepkilerini ortaya koydular.

“Demografilerinin adaletli biçimde temsile yansıtılmaması” dediniz. Nedir o?

Bunu sadece Kürt bölgelerindeki oy kaybı olarak düÅŸünmeyin. Hata yaparsınız. Ä°stanbul'da, Ä°zmir'de, Adana'da, Anlatya'da her tarafta Kürtlerin olduÄŸu yerde bir düÅŸüÅŸ yaÅŸandı. Kürtler yaÅŸadıkları her yerde kendi sayılarıyla, baÅŸka illerden gelenlerin sayısını karşılaÅŸtırdılar. Mesela neredeyse üçte biri Kürt seçmenden oluÅŸan bir ilde, o ilde yaÅŸan Kürtler arasından bir tek temsilci yok. Kürtler bunun farkındaydı. GittiÄŸim yerlerde, bunu ‘AÄŸabey hoÅŸ geldin ama durumumuz bu yıllardır' diye ortaya koydukları bir tepki vardı. Nedenine gelince...  Yöneticilerin ÅŸöyle bir yaklaşımı var. AK Parti‘de ÅŸöyle kötü bir anlayış geliÅŸmiÅŸ; Kürtlere temsilde adalet noktasında hak ettikleri demografik temsil payını verirsek, tabanımızda MHP'ye kayma olur. Ä°ÅŸte korkunç olan burası. Bu Ä°slamî literatürde Abese sûresindeki vakaya benzer bir ÅŸeydir.

Biraz açar mısınız?

Hz. Peygamber (S.A.V) toplumun ileri gelenleriyle konuÅŸurken, yanına temizlenmek için gelen bir âmâyı bir derecede görmezden gelme eÄŸilimine girince, Allahü Teâlâ'nın uyarılarının olduÄŸu, önceliÄŸin temizlenmek için gelende olduÄŸunu anlatan bir sûredir. Önemli bir ikaz noktası olarak alınır Ä°slam tarihinde. ‘Aman bizden MHP'ye kayma olmasın' diye Kürtlere ait bir hakkı ketm etmektir. (gizlemek, saklamak) TürkiyelileÅŸme açısından, Ä°slamî literatür açısından baktığımızda bu hak verilmeli. Bunu bürokraside görebiliyorsunuz, bunu siyasette görebiliyorsunuz. HDP'ye giden oylar HDP'nin oyu deÄŸildir. Bir tepki oyudur. 'Terbiye edici oydur' diye tarif ederim yıllardır bunu, ama kimse anlamaz. Birçok boyutuyla tavır oyudur. Yoksa kendisinin temsilcisi olarak gördüklerinden deÄŸil. Terbiye etme maksadıyla HDP'yi araç olarak kullandı kitleler.

Fakat Kürtlerin bunu 2009'dan beri gördüÄŸünü söylüyorsunuz.

Birincide sineye çekti, ikincide sineye çekti. Bu görmezden gelme tavrı gerçekten kırıcıydı. Üslup kırıcıydı. Psikolojiyi, sosyolojiyi algılama yetersizdi. Tarihsel boyutta eÅŸitlik düÅŸüncesinin siyasal ve sosyal hayata yansıması yetersizdi. Bütün bu yetersizlikler, yeterli olması gereken tek partide toplanınca bu böyle oldu. DoÄŸrusu diÄŸer partileri hesaba katmıyorum bile. Ama TürkiyeleliÅŸme projesi bir AK Parti projesidir. Bunu Ä°slami ve insani açıdan ele aldığınızda karşılığının olması gereken tek yerdir ve gerçekten de en iyi yerdir aslında. Ama maalesef öyle bir süreç yaÅŸandı ki neredeyse SHP'nin 1991'de Kürtleri dışarıya gitmek zorunda bırakan tarzına yakın bir sürece girildi. Çok tehlikeli bir ÅŸey bu. Ben bunu özellikle 2011 listeleri için de uyarmıştım. Ama dedim ya oy verecek yer olmayınca insanlar sineye çekiyor. 2011 listelerinde Ahmet Hoca ile DışiÅŸleri'ne ait bir komisyonda toplanırken MHP-Refah iliÅŸkisinin yarattığı kırılmanın benzerine doÄŸru gidildiÄŸi yönünde bir ikazım olmuÅŸtu. Tabii bunlar tabanın belki de hazırlanmaması ile ilgili. EÄŸer bir bölgeden Kürtlerin demografik temsiline iliÅŸkin hakkını verecek olduÄŸunuzda tabandan MHP'ye kayma varsa arızanın büyüÄŸü orada. Üst düzey yöneticilerden duymadım, Allah razı olsun ama sonuçlara iliÅŸkin olarak, ‘Kürtler nankörlük etti' diyenler oldu. Maalesef tabanda o çirkin, çatlak sesler duyulmaya baÅŸlandı. Ä°çlerindeki o faÅŸist çocuk ortaya çıktı. Oysa Kürtlerin hain olduÄŸunu söyleyen o faÅŸist çocuk bunca zamandır Kürtlerin neleri sineye çektiÄŸini görmezden geldi. Bu döneme kadar tüm bunlara raÄŸmen oy verildi. Bunu hiç sorgulamadılar. Ne belediyelere, ne belediye meclislerine, ne de milletvekilliklerine iliÅŸkin temsil haklarına adaletle sahip olamadılar.

Yani sizin için AKP'nin oylarındaki düÅŸüÅŸ sürpriz deÄŸil.

Hayır ama doÄŸrusunu söylemek gerekirse HDP'nin barajı aÅŸması ÅŸaşırtıcı. Ben sadece Kürtlerin oyuyla geleceÄŸi yeri yüzde 9 civarında bekliyordum. Barajı aÅŸması bu tepkinin dışarıdan da beslenmiÅŸ olduÄŸunu gösterir. ÇeÅŸitli illerde MHP'nin bile Kürtlere, ‘HDP'ye oy verin' dediÄŸine sıkça rastladım. HDP'li arkadaÅŸlar da bilir bunu. Bunun ötesinde ÅžiÅŸli'den, NiÅŸantaşı'ndan HDP'nin çıkması da farklı tepkiler olduÄŸunu yansıtıyor zaten. Ama özü itibarıyla muhafazakâr Kürtleri elinden kaçırmaya doÄŸru gidiyor.

‘Muhafazakâr Kürtleri elinden kaçırmaya doÄŸru gidiyor' dediniz. Yani artık HDP'nin bu oyları kemikleÅŸtireceÄŸini düÅŸünmüyor musunuz?

Hayır, en büyük hata bu olur. Kürt seçmen nüfusu 10 milyon civarındaysa, 5 milyon HDP'ye gitti, gerisi AK Parti'de. Bu ÅŸartlarda bile AK Parti'ye oy vermiÅŸler. Bunu gözden kaçırmamak lazım. Nankör diyenler bunu gözden kaçırmasın. HDP açısından baÅŸarı, Kürt oylarının dörtte birini alırken ÅŸimdi yarısını almak.

Seçim tekrarlanırsa ne olur sizce?

Seçim tekrarlanırsa HDP barajı geçer ama AK Parti tek başına iktidar olur. BeÅŸ puan daha alır rahat rahat. Bu Kürt oylarından olur ama sadece Kürt oylarıyla da olmaz. Türklerin o tepkisel ceza verme duygusu, mesaj verme kaygısı aşırıya kaçtı. Åžefkat tokadı diye tabir eder bizim literatürümüz bunu. Åžefkat tokadı biraz azap tokadına dönüÅŸtü neredeyse. O açıdan bir doz kaçmasından söz ediliyor toplumda. Üzüntü verici çünkü Türkiye açısından zaman kaybı, enerji kaybı. Yarım kalmış projeler, en baÅŸta örneÄŸin çözüm sürecine iliÅŸkin ÅŸüpheler. Seçimin hemen sonrasında bölgede iÅŸlenen cinayetler. Yanı başımızda vekaleten süren bir dünya savaşına dönüÅŸmüÅŸ Suriye savaşının olduÄŸunu dikkate alırsak, Türkiye'nin önündeki sorunları düÅŸünürsek, AK Parti'den baÅŸka ÅŸansı olmayan bir Türkiye olduÄŸunu düÅŸünürsek, AK Parti'nin de toplumsal mesajlara kapalı kalmaması gerektiÄŸini dikkate alarak bu zamanı kaybetmemiz gerekir diye düÅŸünüyorum açıkçası.

AKP'nin Kürt oylarında düÅŸüÅŸ yaÅŸanmasının tek nedeni bu sözünü ettiÄŸiniz demografilerinin temsillerine adaletli yansımaması mı?

 Birçok parametre var. Parti yapılanmasıyla ilgili tulakâ dediÄŸim benim. Ä°slam tarihi ile benzeÅŸtirerek anlatmak gerekirse, ilk dönem eziyete talip olarak bugünlere gelenlere, daha sonra nimete talip olarak bugünlerde var olmak isteyenler arasındaki durumda nimete talip olanların, eziyete talip olanların çokça önüne geçmesine iliÅŸkin çeliÅŸkili süreçlerin de tabanda yarattığı kırılmalar var. Buna tulakâ diyoruz. Bunu da görmek lazım.

Kürt bölgelerinde mi oldu bu yalnızca?

Bütün bölgelerde yaÅŸandı bu. Maalesef. Elbette bu tulakâ dediÄŸimiz kalpleri ısındırılacak kiÅŸilere senin dünya düÅŸünceni, senin adalet anlayışını senin kadar hassasiyetle ele almasa bile, engel olmamak. Onları da uyumlu hale getirirken imkânları birlikte paylaÅŸmaya dönük fırsatlarda fitne çıkmaması adına onlara avantaj vermek. Ama onları eziyet çekenlerin önüne amir gibi koyarsanız, bunu istisnadan genele çevirirseniz ciddi kırılmalar oluÅŸabilir ve sanki oluÅŸtu biraz.

Bir de ErdoÄŸan'ın ‘Kobani düÅŸtü düÅŸecek' yönündeki sözlerinin bu seçim sonuçlarında etkili olduÄŸu söyleniyor. Katılır mısınız?

AK Parti bu konuda algı yönetiminde yeteri kadar baÅŸarılı olamadı. Bunu Sayın Barzani de söylemiÅŸti, Türkiye olmasaydı Kobani düÅŸmüÅŸtü bu çok net. Ama bunun psikolojisi yansımadı. AK partili yöneticiler bunun psikolojisini yansıtamamalarının gerekçesini belki de kendi psikolojilerini dikkate alarak çözümlemek durumundadır. Yani karşı taraf niye böyle anladı? Bu Gaziantep konuÅŸmasının başı ve sonu arasında Batı'ya suçlama vardır. Batı'nın yapılması gerekenleri zamanında yapmadığını anlatır ve örnek olarak Kobani'yi verir. Kobani'nin düÅŸmesi önce ABD tarafından kullanılmış bir kavram olduÄŸu için Sayın ErdoÄŸan tekrar eder ve bunu onların suçu olarak söyler. Orada ne oldu? HDP, PYD ve PKK'ye olan kızgınlık Kürtlere kızgınlık ÅŸeklinde sınırları birbirine girmiÅŸ atmosferde yansıyınca psikoloji tam tersi oldu. Bu da sorgulanması gereken ÅŸeylerden biri. Benzer bir ÅŸey söyleyeyim size. Tel Abyad'da bir sıkıntı var. Bu sıkıntıyı bir Kürt devletinin oluÅŸumuna iliÅŸkin bir tehlike olarak ele almak var, bir zulmün önüne geçmekle ilgili ele almak var, uluslararası emperyalizmin bir oyunu olarak ele almak var. Bütün bunlarda Kürt devletinin oluÅŸumu bir fitne gibi sunulurken aslında ona sahip çıkmanın orada Kürtlerin de tarihsel anlamda yüzyıllık maÄŸduriyetlerin giderilmesinde belki de Türkiyeli kardeÅŸlerinin sorumluluÄŸu olduÄŸu bilinciyle yaklaşılması halinde, ‘bu emperyalizmin oyunu' yerine, Türkiye'nin kendi hamlesi biçimine dönüÅŸebilecekken ters ÅŸeyler gördük. Kürtler özgürlükleri, emperyalizmin oyunları, ideolojileri ve inançları açısından parça parça edilmiÅŸ bir psikoloji ile ÅŸu anda sahadalar. Bir kesim kendi yaÅŸadığı coÄŸrafyada tarihsel temsil hakkını elde etmekle ilgili belki yanlış ideolojiyle, yanlış partnerin yanında var olmak durumundayken, doÄŸru partnerler hak ketmine, (gizleme, saklama) hak kısıtlamasına sebebiyet verecek yaklaşımlarla seni yanına davet ediyor. Böyle bir parçalanmışlık içinde dengeyi hangi adalet, hangi siyasi çizgi ortaya koyacak? Zor bir süreçteyiz. Kobani'de de benzer ÅŸeyler yaÅŸandı.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.