Günübirlik düşünüldüğünde, 'Dostumun Dostu dostumdur / Dostumun Düşmanı ve Düşmanımın Dostu düşmanımdır/ Düşmanımın Düşmanı dostumdur..' gibi ölçüler, kendi mantığı i�
İnsan yalnız ve dikine mutsuzdur. Arada bir mutlu hissettiğinde ise birazcık beklemesi gerekir sadece o mutluluğun geçmesi için.
Başkalarında yaşamak insanın kendinde olmamak için bulduğu modern bir çare... Kendimize, kendimizden uzakta bir hayat kurabilmek için ne çok şey yapıyor, ne çok çabalıyoruz.
Avrupa ülkelerine gidebilmek için Akdeniz ve Ege Denizi'nde boğulan, Meksika'nın ABD sınırında açlıktan ölen binlerce insan var ya, işte o insanlar, Batı'nın İMF ve Dünya Bankası arac�
Tanrı, her şeye kadir olduğu hâlde, yarattığı insanlara irâde bahşediyor; onları kuklalaştırmıyor. Romancı, Tanrı taklidi yapmakla yetinmeyip, Tanrı'nın kullarından esirgemediği öz
Dilini tutamayan, gafletten kurtulamayan, günahı terk edemeyen, öfkesine hâkim olamayan, ahlaksızlığı bırakamayan, cimriliği yenemeyen Müslüman...
Merhamet, birbirimizin hayatını iyilikle değiştirmemiz için birbirimizin hayatına daha fazla dokunmamızı, birbirimizle ilişki kurmamızı ve ilgilenmemizi gerektirmektedir.
İnsan, anlamdır ve amaçlı yaratılmıştır. İnsanın amacı ise yaratılışının gayesini gerçekleştirmek olmalıdır. Çünkü başka bir sonuç insanı tatmin etmemektedir.
Açık konuşmak gerekirse 1915 Ermeni Olayları meselesinde yaramızı açık tutmayı seçerek “anlatı inşa etme” gücümüzü büyük oranda kaybettiğimizi düşünüyorum. Sakin, serinkanl�
Görünürde yoğun bir dindarlık vardır fakat insan sahih duruşunu kaybettiği anda, kendi iktidar arzusu olmak üzere dini hizmetine almanın bir yolunu bulur. 1928 yılındaki din reformu böyle
Mısır’dan Şiîliğin izlerinin tamamen silinmesi hamlesi ise, Kahire’de inşa edilen küçük bir türbeyle başlamıştır. Bu türbe, bugün İslâm dünyasında milyonlarca Müslümanın ke
İnsan oruç tutmakla nefsiemmaresine: “Sen bana değil, ben sana hâkimim” mesajını veriyor. Kendi benine insan olduğunu kanıtlıyor…
'Ermenici silâhlı mücadele' teşkilatları da, eylemlerini tırmandırarak dikkatleri üzerinde toplamakta, Osmanlı'yı içerden çökertmekte hizmet edebilecekleri ümidiyle, başta Fransa ve Rus
Felsefî kültürümüzün yeniden inşasına, birbirinden değerli eserleriyle büyük katkılar sunan ve bu minvalde uyanışımızı güçlendiren İhsan Fazlıoğlu'nun sadece eserlerinden değil,
Tabiata, eşyaya egemen olarak tasarruf etmekle ondan sadece istifade etmenin arasındaki farkı, çevrenin insan eliyle ne hâle getirildiğini gözlemlemek yeteri kadar ortaya koyar. Havanın, suyun