Hayatın nabzı hızlı atıyor. Dolayısıyla ‘zamanın ruhu’nu hız tayin ediyor desek yerinde olur. Nedir bu? İleride olmak, birinci olmak, erişilemez olmak, yükselmek, yücelmek mi acaba?
Son zamanlarda Keşmir’e yaptığı zulümle öne çıkan Hindistan’ın, İslâm’a ve Müslümanlara olan düşmanlığı ırkçı terörizme dönüştü.
Ulrich Beck’in ‘risk toplumu’ tanımı, hâl-i pürmelalimizi en iyi anlatan bilimsel terim. Bizler bir ‘risk toplumu’nun içinde doğduk, 20’nci yüzyıl bizi risklerle dolu bir gelecek t
İdlib, sadece halkına savaş açan Suriye rejiminin geleceğini değil, aynı zamanda dünyadaki yeni paylaşım arayışlarının ve uluslararası blokların geleceğini de belirleyecektir.
Abdurrahman hikâyesini hiçbir zaman tamamen anlatmadı bana. Ben gram gram, söktüre söktüre öğrendim. Önüne bırakılan çayları yudumlayışından anladım ki “güvercin”dir Abdurrahma
Zamanın bilincinde olmak insanı insan kılar. Hem bugünü hem geleceği anlamlandırırlar. Kendilerinden sonrakiler geçmiştekilere rahmet okurlar, hayırla anarlar
“Üç aylar”a girdik. İslam’ın özel mevsimi. Ramazan’a doğru akan günler. Her gün önemli, her an önemli, ama İslam’ın kişilik inşası sisteminde özel zamanlar da var. Hac günle
2000’li yılların ilk çeyreğinde aşırı sağın yavaş yavaş yükselişine tanık olan Avrupa'da bugün ırkçı saldırılar epey artmış durumda.
Son zamanlarda içeride ve dışarıda birbirinden bağımsız gibi görünen olayların arasında derin bağlar olabilir.
Ümmetimizin çocuklarından kiminin bedenlerinin Akdeniz sahillerinde kıyıya vurduğu, kiminin Irak’ta ABD askerleri tarafından aç köpeklere parçalatıldığı, kiminin Suriye’de zalimlerin
Afrika’dan başlayayım. Zaman zaman benim de en sert şekilde eleştirdiğim twitter ünlüsü Tuğrul Selmanoğlu, bir süredir birkaç arkadaşıyla birlikte Afrika’nın yoksul ülkesi Mali’n
Modern şehirde ölüm bir yalnızlık serenadıdır çoğu zaman. Yalnızlık hayatta olduğu gibi ölüm zamanında da insanlara yapışır, hayata vedayı sıcak bir helalleşmenin koynundan alarak
Türk stratejik aklı zamanın ruhunu ve geleceğin dünyasını iyi okumalıdır. Rus partnerlerimizin yanında Çinli, Hintli, Japon, Latin Amerikalı yeni aktörler ile stratejik ortaklıklar kurma
Avrupa’nın büyük bir eşiği atlamak üzere olduğunun altı çizilebilir. Bu eşik, bütün kurumları yavaş yavaş yıkılan modernitenin, henüz devri son bulmadan, kendine has yöntemlerle
içinde yaşadığımız zamanlarda cevabını aramamız gereken soru muhtemelen şudur: küresel bir dünyada ve batının üstünlüğünün tartışma dışı olduğu bir çağda İslam'ı bir soru