İnsan gerçekten ilginç… İstekleri bir türlü bitmek bilmiyor… Hatta ilk insan cennet ortamında bile ebedilik arzusu ile yasak ağaca uzanmaktan kendini alıkoyamıyor…
Yıl 1988, Zilhicce ayının 9’unu 10’una bağlayan gece… Arabistan’ın bozkır çöllerinde, Arafat’tan süzülmüş binlerce insan, Yaratıcılarının rızasını kazanmak için y�
Gündeme ilişkin açılmalarda bulunan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay başkanlığında İstanbul’da yapılan Türkiye Afet Müdahale Planı Toplantısı�
“Çocuğumun Kandil’e gitmesinde HDP etkili oldu… Artık size verecek çocuğumuz yok… Sizin çocuklarınız Amerika’da okuyacak, bizimkiler dağa çıkıp ölecek… Amerika için ölecek �
“Meşruiyeti korumanın bedeli benim kanımsa şayet, bu vatan uğruna hiç gözümü kırpmadan kendimi feda etmeye hazırım. Sadece Allah rızası için…” demişti Mursi. Öyle de oldu.
Bilmem dikkâtinizi çekiyor mu; gâliba “dünyânın tadı” her geçen gün biraz daha kaçıyor…Gündemlerimizi daha yoğunluklu olarak “reel”, “aktüel” meseleler donatıyor ve belirl
İnsanoğlunun üç belasından bahsedebiliriz… Ya da hızla bozulan insanın şahsiyetini bitiren üç virüs de diyebiliriz… Bunlar:
Zenci Musa’yı tanır mısınız? O tarihimizin inanmış ve adanmış insanlarından biri… Aslen Sudanlı. 1880’de Girit’te doğmuş. Dedesi tarafından Kahire’de yetiştirilmiş. Tam bir O
Emeviler tarafından Kuzey Afrika topraklarından esir olarak alındı ancak o, kabiliyetiyle kendisini gösterip içlerinden sıyrılmayı başardı. Müslüman olmasıyla azat edildi, şanlı bir ko
İYİ Parti Şanlıurfa İl Başkanı Mehmet Fedai Çakmaklı, çoğunluğu MHP il ve ilçe yöneticilerinden oluşan 120 kişinin partilerinden istifa ederek İYİ Parti’ye geçtiğini duyurdu.
Ey Oğul!.. İçi acıyor insanın. Basbayağı içi acıyor. Şimdi bana “Amerikalılara mı, dünyanın geri kalanına mı?” diye soracak olsan, öyle hemen verebileceğim bir cevap da yok. Ger�
Gazeteci Fehmi Koru, kişisel internet sitesinde "İktidar körleştirir, yanlış yaptırır.. Oysa siyaset bir matematik işidir ve matematik de yanlış kabul etmez…" başlığıyla kaleme aldı�
Gün geçmiyor ki, aile içi cinayete kurban giden bir kadın, erkek veya çocuk haberi almayalım…
Tolstoy, orduya katıldığında subaylardan birinin, yürüyüşte sırayı bozduğu gerekçesiyle bir askeri dövdüğüne tanık oluşunu anlatır. Tolstoy subaya şöyle der: “Kendin gibi bir in