İbrahim Tenekeci'nin kaleminden: Dün ve bugün
Geçmiş gün. 1987 yılındayız. Ağır rutubet kokan küçük bir salonda beş kişiyiz. Recep Tayyip Erdoğan’ı dinliyoruz. Bir saat geride kaldı. Heyecanından ve ciddiyetinden zerre kaybetmeden konuşmasını sürdürüyor. O konuşma bir buçuk saatin sonunda bitti. Beş kişiye bu kadar uzun süre konuşma yapmak nasıl bir şeydi? Şimdi partinin en alt kademesindeki genç kardeşimiz bile böyle bir ‘kalabalığa’ seslenmeye tenezzül etmeyebilir. Öyle görünüyor, anlaşılıyor. Kızmak yok.