İhsan Fazlıoğlu: Bir gelecek idraki olarak tarih
Şöyle bir istiare-i temsiliye'de bulunalım: Bir arkadaşımızın hasta olduğunu düşünelim; etrafında bekleşen yakınları ve dostları hastalığın teşhisi için değişik görüşler ileri sürerken, aralarında bulunan, güngörmüş, benzer olaylar hakkındaki teşhislerinde bazen isabet ettiği bilinen ve topluluk nezdinde belirli bir saygınlığa sahip yaşlıca bir kişi (kadın ya da erkek), tıbbî terimleri de içeren bir betimlemede ve sonucunda da bir yargıda bulunsa; kısaca hem hastalığı teşhis etse hem de bu teşhise uygun bir tedavi önerse... Halk arasında, eğitime (talim) değil yalnızca günlük deneyime bağlı olduğundan kocakarı teşhisi ve tedavisi denilen bu süreç tamamlandığı sırada, tam o anda, içeriye tıp eğitimi almış, mesleğinde tecrübe sahibi bir tabip girse; topluluk içinden biri kalkıp bir önceki kocakarı teşhisini özetleyerek tabibe "Ne dersiniz?" diye sorsa, tabip nasıl davranmalıdır?