Düşünce Mektebi

İhsan Fazlıoğlu: Maslahat -versus- Menfaat

BE­DEVÎ bir gün çöl­de se­ya­hat eder­ken, uzak­tan ça­re­siz­lik içe­ri­sin­de ken­di­si­ne el sal­la­yan bir adam gör­müş ve he­men de­ve­si­ni ona doğ­ru sür­müş. Za­val­lı adam uzun gün­ler aç ve su­suz kal­ma­nın so­nu­cu bi­tap düş­müş bir hal­de, ge­len be­de­vî­ye ses­len­miş: “Lüt­fen bi­raz su!” Be­de­vî de­ve­sin­den inip su­yu ha­zır­lar­ken, adam ken­di­sin­den bek­len­me­yen bir çe­vik­lik­le be­de­vî­nin de­ve­si­ne at­la­mış ve hız­la uzak­laş­mış. Be­de­vî, du­ru­mu fark eder et­mez dön­müş ve bü­tün gü­cüy­le ar­ka­sın­dan koş­ma­ya baş­la­mış. Se­si­ni du­yu­ra­bi­le­ce­ği bir me­sa­fe­ye eri­şin­ce yük­sek ses­le ba­ğır­mış: “Ta­mam! De­ve­mi al­dın, be­ni bu çöl­de bir ba­şı­ma bı­rak­tın. Var­sın ol­sun! Ama sen­den ri­ca edi­yo­rum; bu ola­yı, ya­şa­dı­ğın müd­det­çe kim­se­ye an­lat­ma!” De­ve­si­ni, hat­ta ca­nı­nı de­ğil de ola­yın baş­ka­la­rı­na an­la­tı­lıp an­la­tıl­ma­ma­sı­nı önem­se­yen be­de­vî­nin bu söz­le­ri­ni du­yan adam bir­den dur­muş, ge­ri dön­müş ve “Ni­çin bu ola­yın baş­ka­la­rı­na an­la­tıl­ma­ma­sı­nı bu ka­dar şid­det­le is­ti­yor­sun; hik­me­ti ne­dir?” di­ye sor­muş. Be­de­vî: “İn­san­lar bu ola­yı du­yar­lar­sa bir da­ha çöl­de aç ve su­suz kal­mış hiç­bir in­sa­na yar­dım eli uzat­maz­lar da on­dan” di­ye ce­vap ver­miş…