2000 yıllık Anayasa mâzimiz
Doğu medeniyeti yazılı değil sözlü geleneğe dayandığından toplum, kulağını ve dilini kullanmayı, dinleyip hafızaya nakşetmeyi esas kabul ediyor ve bunu yazıya tercih ediyordu. Bireysel değil kitlesel yaşam dolayısıyla da okuma ve yazmaya yani yazıya neredeyse ihtiyaç kalmıyordu.