Düşünce Mektebi

İhsan Fazlıoğlu: Türk Tarihi’ni yenmek

S-ÖZ, ki­şi­nin -öz’ünü dı­şa­vu­ran bir ey­lem ise, öy­le s-öz­ler var­dır ki, -öz’ü, es­ki­le­rin de­yi­şiy­le, “muh­ta­sar ve mü­fit” bi­çim­de, do­lan­dır­ma­dan, di­le ge­ti­rir­ler. De­mek is­te­ni­le­ni, ya­ni ma­na­yı/an­la­mı do­lan­dır­mak, ren­gi ne olur­sa ol­sun, ce­ha­le­tin bir so­nu­cu­dur. Do­lan­mak, do­la­yı­sıy­la do­lan­dır­mak, bil­gi da­ğar­cı­ğın­da bi­lin­me­yen­le­ri bi­li­nen­ler­den ar­tık bi­rey­ler için ge­çer­li­dir. İlim ol­dur ki, bi­li­nen­le­ri, bi­lin­me­ye­ni ve­re­cek bi­çim­de dü­zen­le­me­nin so­nu­cun­da hâ­sıl olur. Ni­te­kim te­fek­kür söz­cü­ğü­nün ter­tip et­me, ya­ni dü­zen­le­me, sı­ra­ya koy­ma an­la­mı­na gel­me­si iş bu ne­den­le­dir. B-il­gi de, bi­li­nen­ler ara­sın­da­ki be­lir­li -il­gi­le­ri kur­ma ve ‘-b’ har­fi­nin işa­ret et­ti­ği üze­re bir-ara-ya ge­tir­me, kav­ra­ma işi­dir. Kav­ram, çok­la­rı bir­leş­ti­rir; çok­lu­ğu bir­li­ğe dö­nüş­tü­rür; kav­ra­mın özü de çok­la­rı o bir-kı­lan özel­lik­tir; man­tı­kî bir te­rim­le ayrım­dır.