Tekke ve zaviyeler meselesini yeniden düşünmek - Mustafa Öztürk
Bugün dinî cemaatler ve tarikatlar ekseninde sürdürülen hükümsüz tartışmaların ana kaynağı, bu yapıların devlet nezdinde resmen tanınmamasına rağmen devletin birçok kritik kurumunda son derece etkin olmaları, yani resmî tescilden yoksun oldukları halde ticaret, siyaset, bürokrasi gibi hemen her alanda fiilen bulunmalarıdır. Bu tuhaf durum söz konusu yapıları kayıt dışı kılmakta, kayıt dışılık statüsü ise her türlü denetimden muafiyet imkânı sağlamaktadır. Hâl böyle olunca, dinî grup ve cemaatler ticari, siyasi, bürokratik nimetlerin paylaşımında hazır bulunmakta ve fakat külfet söz konusu olduğunda yahut hesap vermeyi mucip bir hal ortaya çıktığında hiçbir cemaat resmî tescilden yoksunluğun kendilerine sağladığı avantajla hiçbir sorumluluk almamaktadır. Bunun neticesinde de zarar ve ziyan faturası her zaman devlet ve topluma çıkarılmaktadır. Nitekim FETÖ vakasında karşımıza çıkan bilanço da tam olarak budur.