'Bence cevap aranması gereken soru kazananların değil de kaybedenlerin neden hep kaybettiği olmalı.'-Ayşe Böhürler
Son bir haftadır televizyonlardaki referandum sonuçlarını dinliyorum. Analizleri dinlerken nedense hep aklıma Mina'nın o lafı geliyor. Referandum sonrası analizatörler Neden kazanamıyorlar sorusu yerine kazanan tarafın nisbi olarak oyları neden azaldı sorusuna cevap aramayı tercih ederek bizim neslin çok aşina olduğu bir şeyi yapıyorlar. Küçümse, yok say, ayar çek, kısaca ez! Analizatörlere göre hayırcıların profili şöyle: En eğitimli, en zeki, en çok vergi veren dolayısıyla en çalışkan, üretken, en kültürlü, en zengin (bir en güzel demedikleri kaldı) yani bu ülkenin en biiii kaliteli nüfusu. (Fonda Mazhar Fuat'ın Pek peki anladık şarkısı çalıyor. Sen neymişsin be abi!) Evet verenler ise; gariban, köy kökenli, eğitimsiz, kültürsüz, üretime bir katkısı yok, vergi ödemiyor, tembel, yan gelip yatıp durmuş! Kısaca Türkiye'nin en biii niteliksiz kesimi. Onları dinlerken niteliksizlikte sınır tanımayan bir yüzde elli bire mensup olduğum için kendimden nefret edesim geliyor. Koskoca analizatörler bunu yeni bir tespit ve veri olarak sunup duruyor. Bilinçaltı dışavurumları dikkate almayıp, somuta dönünce iş daha komik hale geliyor. Ortaya büyük bir dilemma çıkıyor. (İkilem mi desem acaba? ) Özetle bu niteliksiz kesim ülkeyi 14 yıldır yönetiyor. Öyle ki maalesef ülkeyi de aldıkları yerden 5 kat geliştirip bir yere getirmişler Ben en güselim kesimine şerbetliyiz elbette! Gülüp geçiyoruz. Onlar hep bu kafadaydı. Ak Parti 2002'de % 34. 3 aldığında da % 58 oy aldığında da olayları hep aynı bakışla değerlendirdiler. Bence cevap aranması gereken soru kazananların değil de kaybedenlerin neden hep kaybettiği olmalı. Haddim değil ama !