Sosyal Medya

Makale

Yetkinin ve gücün kötüye kullanılması

Yetkinin ve gücün kötüye kullanılması ihtimali daima vardır. Ama bu ihtimal var diye yetkiyi ve gücü ortadan kaldırmak fıtrata, insan varlığının devamına ve geliÅŸmesine, toplum düzeninin korunması ihtiyacına ters düÅŸer.

Allah Teâlâ insana akıl, duyu organları, heyecan, öfke, arzu, güdüler gibi yetiler ve kabiliyetler vermiÅŸtir. Bunların kötüye kullanılması insanı, hayvanlardan daha aÅŸağı bir seviyeye indirir, maksada uygun kullanılması ise onu meleklerden daha üstün bir dereceye çıkarır; ama Yaratıcı, taşıdığı riske raÄŸmen bunları insanlara vermiÅŸtir.

Bir ülkede askere ve iç güvenlik güçlerine ihtiyaç vardır; asker olmadan ülkeyi dış saldırılara karşı korumak mümkün olmaz, ama aynı asker ihtilal yaparak gücünü kötüye kullanabilir, ona bu gücü veren milletine hıyanet edebilir, onun iradesini hiçe sayabilir. Bu ihtimal var diye orduyu kaldırmak çare deÄŸildir. Emniyet güçleri de yetkilerini kötüye kullanabilir, masum insanlara eziyet, hürriyetlerini ihlal edebilir, suçsuz insanlara iÅŸkence ve baskı uygulayarak suçlu hale getirebilirler. Böyle ihtimaller var diye güvenlik güçlerini yok edelim demek olamaz.

Adalet mülkün temelidir. Adaletin hukukla ilgili kısmını yargı gerçekleÅŸtirecektir, ama aÅŸağıdan yukarıya her kademede yargıçların yoldan çıkmaları, rüÅŸvet almaları, ideoloji ve aidiyetlerinin etkisi altında kalarak hüküm vermeleri, kendilerini millet iradesinin yerine koyarak yargıçlar devleti oluÅŸturmaları muhtemeldir, zaman zaman vakidir. Bu ihtimaller ve vakıalar var diye aklı başında bir kimse, yargı kurumunu ortadan kaldıralım diyebilir mi?

Bu örnekleri çoÄŸaltmak mümkündür; çünkü güç ve yetki yalnızca bu sayılanlara mahsus deÄŸildir. Gelmek istediÄŸimiz sonuç, “yetkiyi ve gücü kötüye kullanmayı önlemek” için makul ve meÅŸru olarak nelerin yapılması gerektiÄŸidir.

Çare yetkiye ve güce son vermek, herkesi yetkide ve güçte eÅŸitlemek, yetkinin ve gücün gerekli olduÄŸu durumlarda herkesi kendi haline bırakmak... gibi şıklar olmadığına, olamayacağına göre geriye bir tek çare kalıyor: Yetkiyi ve gücü gerektiÄŸi sınırda tutmak, bu sınırda bile olsa kötüye kullanılmasını önlemek için tedbirler almak.

Bu tedbirler neler olabilir?

Sıkı denetim, haddi aÅŸanlara ceza, baÅŸarılı olanlara ödül gibi tedbirler de iÅŸe yarar, ama bu yazıda üzerinde durmak istediÄŸim tedbir ahlak (eÄŸitimle kazandırılacak olan erdem) ile ilgilidir ve özellikle iki erdem üzerinde durmak isterim: Sorumluluk ve emanet.

Bizim geleneÄŸimizde “Bir topluluÄŸa hizmet eden o topluluÄŸun ulusu ve saygın kiÅŸisidir” ÅŸeklinde bir vecize vardır. Bu sebepledir ki, Yavuz için hatip “Mekke ve Medine’nin hakimi” deyince o itiraz etmiÅŸ, “Hayır, hadimi, hizmetçisi” demiÅŸtir.

Bu kabul görmüÅŸ kaideye göre en büyük güç ve yetki bile insanlara ve deÄŸerlere hizmet için verilmiÅŸtir ve bu yetkiyi yüklenmiÅŸ olanlar hizmetten sorumludurlar.

Sahih kaynaklarda geçen bir temsilli/teÅŸbihli ifadeye göre “Devlet baÅŸkanı çobandır ve sürüsünden sorumludur, kiÅŸi ailesinin çobanıdır ve ondan sorumludur, kadın kocasının evinin çobanıdır ve evden sorumludur, hizmetçi sahibinin malının çobanıdır ve sürüsünden sorumludur.”

Bu benzetmede gerçek manada çoban nasıl sürüsünden sorumlu ise; yani sürüsüne hizmet etmek, onu korumak, doyurmak, sulamak, istirahat ettirmek, temizlemek.. ile yükümlü ise, kendisine çobanlık yetkisi bu hizmetler için verilmiÅŸ ise kamu görevlilerine, aile reisine, evin hanımına... da bu sıfatlar ve yetkiler belli maksatlarla verilmiÅŸtir ve yetkisini eksik veya kötüye kullandığında dünyada ve ahirette bunun hesabı sorulacaktır.

Bir âyetin meali ÅŸöyledir: “Biz emaneti göklere, yere ve daÄŸlara yüklemek istedik de onlar yüklenmek istemediler, emanetin hakkını yerine getirememekten korktular, ama insan onu yüklendi; ÅŸüphesiz o -bu büyük yükü taşıma konusunda- çokça zalimdir ve bilgisizlik içindedir” (Ahzâb:33/72).

Merhum Mevdûdî son kısmı ÅŸöyle açıklıyor:

“... En sonunda bu zayıf yaratık kalkmış ve emaneti kabul etmiÅŸtir: “Rabbim, ben bu imtihana girmeye hazırım. Ä°mtihanı geçtiÄŸimde senin mülkünün en yüce makamının bana lütfedileceÄŸi ümidi ile bu seçme özgürlüÄŸü ve bağımsızlıkta varolan bütün tehlikeleri göÄŸüsleyeceÄŸim.” Ä°nsan ancak böyle bir manzarayı gözü önünde canlandırarak, kâinatta ne kadar hassas bir konumda olduÄŸunun farkına varabilir. Allah bu ayette, imtihan alanında dikkatsiz bir hayat süren, ne kadar büyük bir yükü omuzladığının ve dünya hayatında bir davranış veya tavrı seçerken aldığı yanlış veya doÄŸru kararların hangi sonuçlara yol açacağının farkında olmayan kimseleri “zalim ve cahil” olarak tanımlamaktadır. Böyle bir kimse cahildir, çünkü bu zavallı insan hiç kimseye hesap vermeyeceÄŸini zannetmektedir; zâlimdir, çünkü kendi kötü akibetini ve kendisiyle birlikte daha nicelerin felaketini hazırlamaktadır.”

Siz insanlara yalnızca bu iki erdemi kazandırırsanız, onları padiÅŸah bile yapsanız yetkiyi ve gücü kötüye kullanamazlar. Aksi halde apartman görevlisi bile yetkisini kötüye kullanabilir.

http://www.yenisafak.com.tr/

 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.