Sosyal Medya

Makale

Siyaset İdeoloji Taşıyamaz…

 

Ä°deoloji üzerine kurulu bir siyasetten ideolojiyi oluÅŸturan bir siyasal alana doÄŸru yol alınmaktadır. Siyasal olan reel olana yöneldikçe ideolojik olan yüke dönüÅŸüyor. Özellikle de Türkiye söz konusu olduÄŸunda ideolojinin bizzat mevcut siyasal krizlerin ve sorunların sebebi olduÄŸu algısı ideolojinin terk edilmesini siyasal olanın bizzat en önemli parametresi yaparken yeni bir ideolojiyi aramanın temeli kılmaktadır.

Siyaset, hayatı belirleyici bir konuma yükseltildi. Çünkü siyaset, sadece siyasi kurumları deÄŸil kültürü oluÅŸturan bütün kurum ve kurum dışı oluÅŸumları belirliyor. Modern baÄŸlamı içinde siyaset kılcal damarlara sirayet ederek hayatı maniple etmekten geri durmuyor. Bu baÄŸlamı içinde de siyaset zaten bir ideolojiyi taşıma zahmetine katlanmaz oldu. Çünkü siyaset için ideoloji ayak bağıdır ve ideolojinin idealize ettiÄŸi ÅŸeyi siyaset kendi aleyhine bir durum, tutum ve konum olarak tanımlıyor.

Türkiye’de siyaset ideolojik karakteri ile öne çıkarılmıştı. Uzun süre bu karakteri öndeydi. Ama ideolojik gruplar gerçek anlamda siyasetle buluÅŸtuklarında ilk terk ettikleri kendi ideolojileri oldu. Ya da ideolojilerinden ne kadar uzaklaÅŸabildilerse siyaset yapma imtiyazı elde ettiler. Bu da ideolojik tutumun iflası anlamına gelmektedir. Liberal politikalar zaten ideolojik olanı mahkûm eden bir yaklaşımı içermektedir. Seksen sonrası Türkiye’de siyaset ise liberal özellikler taşıyor. Dolayısı ile ideoloji ile siyaset arasına hep bir mesafe konulmakta ve bu çerçeve içinde bir siyasi dizayn gerçekleÅŸtirilmektedir. Hatta bir adım ileri giderek mevcut rejim bile kendi ideolojik tutumundan vazgeçerek siyasetin gereÄŸi olanı yapma noktasında bir adım atmış ve merkezin deÄŸiÅŸimine onay vermiÅŸtir. Bu noktada ideoloji artık nostaljik bir tutum ve duygu olarak edebi metinlerdeki yerini alacaktır.

Bu topraklarda ideoloji sahipleri öncelikle siyasal yükseliÅŸlerinde ideolojiye bizzat ihanet ettikleri için toplumsal zeminde ideolojiye yönelik bir güvensizliÄŸi belirginleÅŸtirmiÅŸ ve buna meÅŸruiyet zemini oluÅŸturmuÅŸtur. Ä°ster Solculuk, ister Milliyetçilik, ister Ä°slamcılık olsun müntesipleri tarafından terk edilmiÅŸ bırakıldıkları için mahzun bir durumdadırlar. Hangi ideolojik akım olursa olsun iktidara yöneldiÄŸinde ilk darbeyi kendi baÄŸlılarından yemektedir. Bu da ideoloji ile halk arasındaki en önemli engel olmaktadır.

Siyasetin bencil, çıkarcı ve yoz bir tarafı olduÄŸu bilinmektedir. Siyaset aynı zamanda faydayı eksene alır ve yeni duruma göre pozisyon almaktan da kaçınmaz, yoksa siyaset yapamaz. O yüzden siyasetçinin bir dostu veya düÅŸmanı da olamaz! Mevcut siyasal yaklaşım dost ve düÅŸman tanımını ertelemiÅŸ ve onun yerine geçici ittifaklar yâda karşıtlıklar oluÅŸturmuÅŸtur. Yani bugün ittifak ettiÄŸi ile yarın karşıt olabilir, karşıt olduÄŸu biri ile de farklı bir zeminde ittifak kurabilir. Bu modern dönemlerin siyaset için oluÅŸturduÄŸu yeni ontolojik zeminidir. Bu gerçeÄŸi hesaba katmadan siyaset üzerine düÅŸünmek ve yorumda bulunmak sadece yanıltıcı zemini güçlendirir, o kadar!

Yeni Türkiye siyaset konusunda bu ilkeyi hayata geçirecek bir zemini inÅŸa etmekten kaçınmıyor. O yüzden siyaset ideoloji üzerinden kurulmaz! Hem içerideki siyasallık hem uluslar arası siyaset ideolojik kimlikler üzerinden tanımlanamaz olmuÅŸtur. Hükümetin mevcut OrtadoÄŸu politikalarını ideoloji ya da Müslüman kimliÄŸi üzerinden okumak yanlış mı olur, derseniz cevabım evet olacaktır. Yeni Türkiye kendi beka sorununu, diÄŸer adıyla ontolojik güvenlik sorununu mevcut çatışma alanlarını ortadan kaldırmak ve OrtadoÄŸu üzerinde belirleyici bir siyasal rolü oynayarak aÅŸabileceÄŸine kani oldu. Bu noktayı göz ardı etmeden deÄŸerlendirmelerde bulunmak elzemdir.

Elbette ki iktidarda olanlar, geçmiÅŸte taşıdıkları Ä°slamcı gelenek üzerinden Ä°slami hassasiyeti olan insanlardır ve bu politikanın uyarlanabilmesi ve geliÅŸtirilebilmesi açısından da önemli bir zemini inÅŸa edebildiklerini gösterdiler. Ama devlet aklı dediÄŸimiz ÅŸey kendini ideoloji ile kayıtlamaz! Zaten yaÅŸadığımız süreç ve tarihsel zemin bunu göstermiÅŸtir. Dolayısı ile Yeni Türkiye aynı zamanda bir ittifak zemini üzerinden inÅŸa edilmektedir. Bu noktada yeni anayasa yapımının bu kadar geciktirilmesini de bu çerçeve içinde yorumlama imkânı elde edebiliriz. Çünkü bazı ÅŸartların olgunlaÅŸtırılması beklenmekte hatta ‘Açılım’ meselesi üzerinden sistemik sorunların mahiyetinin netleÅŸtirilmesi ve çözümü söz konusu olduÄŸunda yeni sorunları oluÅŸturup oluÅŸturmayacağı da hesaba katılmaktadır.

Siyaset merkez iliÅŸkisi ve siyaset kültür iliÅŸkisini de bu baÄŸlam içinde düÅŸünmeli ve siyasetin zorunlu baÄŸlayıcılığı karşısında sivil alanın güçlendirilmesi ve hatta ideolojiyi sivil alana taşıyarak iktidar merkezli bir yapılanmadan çok ahlak temelli bir yaklaşımı öne çıkarmalı ki siyaset kendisini ideolojiye mecbur hissetsin. Yoksa siyaset zamanın ve mekanın koÅŸullarına uygun yeni bir ideolojiyi sipariÅŸ eder ve kendi kamuoyu oluÅŸturma aygıtları ile de bunun pazarlanmasını saÄŸlayabilir. O yüzden siyasetin pazarladığı ideoloji yerine sivil alanda ahlak temelli kültürel yapıların siyaset kurumundan bağımsız ideolojik yapılar inÅŸa ederek varlık alanına çıkmasını saÄŸlamak elzem hale gelmiÅŸtir.

Siyaset ve iktidar özelinde meselenin tanımlanması ve iktidar olmayı siyasetten bağımsızlaÅŸtırıp iktidarı sivil alan üzerinden yeniden tanımlayıp gerçekliÄŸi yeniden inÅŸa edebilir ve hayatın üzerinde yükseleceÄŸi kültürel zemini kurabiliriz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.