Sosyal Medya

Makale

Ordu göreve diyemeyecekler

Orduyu göreve çağırma siyaseti, çok tarihi ve dini bir konudur. Osmanlı zamanlarında “ÅŸeriat elden gidiyor” diye orduyu göreve çağıranlar vardı. Burada “nizam” ÅŸeriattır. Nizam elden giderse ne devlet ne de millet kalır ortada. Bu nedenle nizam tehlikeye girince onu yerinde tutmak için ordu göreve davet edilir. Åžeriat elden gidiyor diye hareket edilir. Cumhuriyet modernleÅŸmesi ile bu deÄŸiÅŸti. Aslında Osmanlı'nın son dönemlerinde baÅŸladı. Bu defa modernleÅŸme ile yeni nizam kuruldu. Ordu burada en önemli aktör. Bundan dolayı modernleÅŸme önce ordu içinde baÅŸlatılıyor. Devleti modernleÅŸme ile kurtarmaya çalışırken baÅŸ aktör ordu görülüyor. Ordu, batı modernleÅŸmesinin Türkiye'deki elitist bekçisidir. En temel görevi budur. Bu görevi tek kavrama indirgediÄŸimizde laiklik öne çıkıyor. Nizamı sürdürmenin aracı modernleÅŸme de laiklikle tanımlanıyor. Laiklik, hem batıya bağımlı olmanın ve onun istikametinde yürümenin adı hem de toplumu deÄŸiÅŸtirmenin aracı.

Cumhuriyet modernleÅŸmesinde ÅŸeriat gidiyor söylemi yerine “laiklik elden gidiyor” yer almaya baÅŸlıyor. Ordunun görevi de laikliÄŸi korumak haline geliyor. Devleti elinde tutmak isteyen güçler, ciddi muhalefetle karşılaÅŸtıklarında “laiklik elden gidiyor” diye bağırıyorlar. Merkezde yer alan siyaset, kendine muhalif gördüğü bütün siyasal partileri bunun için kapatıyor. Terakkiperver Fırka, Serbest Fırka, Demokrat Parti, Milli Nizam Partisi, Milli Selamet Partisi, Fazilet Partisi hep laikliÄŸin elde gittiÄŸi düşünülerek kapatılıyor. Hatta son olarak 2008 yılında Ak Parti de yine bu gerekçeyle kapatılmaya çalışıldı. Ak Partinin laikliÄŸe karşıt eylemlerin odağına dönüştüğü ve laikliÄŸin elden gitmesine yol açtığı söylenerek kapatılmak istendi. Ä°ktidar partisi kıl payı ile bundan kurtuldu. Aynı tarihlerde yine “ordu göreve” deniyordu. Cumhuriyet mitingleri yapılıyordu ve Anıtkabir'e yürüyüşler düzenleniyordu. Cübbelerini giyen bazı akademisyenler orduyu göreve çağırıyordu.

Orduyu göreve çağıranlar baÅŸlangıçta ulusalcılar görülüyordu. Ancak 2012 yılında Ak Parti ittifaklarını tek tek kaybetmeye baÅŸladı. Arap Baharı ile beraber Ak Parti iktidarı küresel güçler tarafından cezalandırılmak isteniyordu. Bu nedenle herkes bu güçler etrafında hizalanmaya baÅŸladı. En modern, en liberal ve en demokrat aydınlar bile “ordu göreve” söylemini tutturmaya baÅŸladılar. ErdoÄŸan'a yüklenerek, iktidarı bırakmaması durumunda ordunun göreve gelmesinin meÅŸru ve hatta gerekli olduÄŸunu söylediler. Türkiye'de bütün elitist ve merkez aydınlar çevreden yükselerek gelen iktidarı alaÅŸağı etmek için orduyu göreve zorluyorlardı. PKK terörünün her gün bomba yaÄŸdırdığı, DEAÅž terörizminin milleti kana buladığı ve paralelcilerin iftira kampanyaları ile ortalığı karanlığa çevirdiÄŸi bir dönemde ErdoÄŸan hedef tahtasına konuluyordu. Milletin ErdoÄŸan ile derin birliÄŸi karşısında yapacakları fazla bir ÅŸey olmayınca bu defa “artık ordu gelir, gelmelidir de” gibi konuÅŸmalar dolaşıma girdi. Darbe giriÅŸimi, bu güçler tarafından entelektüel ve medyatik lobi güçleriyle desteklendi. Gülenciler, bu güçlerle beraber hareket etti. FETÖ darbesi bu süreçle ortaya çıktı.

15 Temmuz darbe girişimcileri, artık ordu göreve demeye sabırları tükenen ve bizzat orduya el koyarak kalkışmada bulunanlardır. Türk ordusunu içten fethederek onu istekleri doğrultusunda kullanmaya çalıştılar. Ancak şerden hayır doğdu! Ordu, milletin yanında yer aldı ve başkomutanıyla hareket etti. Ordu, bu kalkışmaya karşı direndi. İçindeki hainlere karşı tavır koydu.

7 AÄŸustosta, Yenikapı'da yeni bir kapının açıldığı resmen ilan edildi. Kur'an okunarak açılış yapıldı, DÄ°B Görmez ile dua okundu, Genel Kurmay BaÅŸkanı Akar konuÅŸtu. Demokrasi ve Åžehitler mitingi ile “laiklik elden gidiyor” diyerek orduyu göreve çağıranların dönemimin bittiÄŸi resmen ilan edildi. Merkezdeki güçler çevrenin talepleriyle barışık hale gelmiÅŸti. Merkez ordu ile çevre din arasında barış gerçekleÅŸmiÅŸti. Ordu ve din arasındaki makas sona ermiÅŸ ve iki temel güç arasında tarihi bir birlik saÄŸlanmıştı. Ordu, sözde deÄŸil özde peygamber ocağıydı artık! Türkiye'nin yeni “devrimi” budur!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.