Sosyal Medya

Makale

Okuma alışkanlığı ve gençlik

Gençlere dedik ki, okuma alışkanlığı edinmeden hiçbir zaman toplumun genel seviyesinin üzerine çıkabilmek, topluma yol gösterici bir noktadan bakabilmek mümkün olmaz. Åžu anda dünya genelinde en az okuyan milletlerden olduÄŸumuz biliniyor. Bu açığı kapamalıyız. Diyorlar ki, Japonlar senede ortalama 25 kitap okuyorlarmış, Türkler ise 25 yılda bir kitap. Ne mutlu Türküm diyene. Bu bizim hesabımıza çok kötü bir durum deÄŸil mi?

Herkesin sık tekrarladığı bir mütearife olarak, Ä°slam’ın ilk emrinin ‘oku’ olması bir tesadüf müdür? Anlayana bu müthiÅŸ bir mesajdır. Öncekiler bu mesajı almış ve gereÄŸini hakkıyla yapmışlardır. Batılılar, Süyutî’nin (bizim Kemal PaÅŸa Zâde’nin yaÅŸtaşıdır) yazdığı kitapları bir insanın hayatı boyunca yazamayacağını söyler, bunda bir iÅŸ vardır derler.

Medarı iftiharımız, dünyaca meÅŸhur Bilim Tarihçisi Fuat Sezgin Hoca’nın bir röportajında okumuÅŸtum. Hocası Alman oryantalist Hellmut Ritter  bir gün kendisine sormuÅŸ: “Dr. Sezgin, günde kaç saat çalışıyorsun? Fuat Sezgin Hoca diyor ki, ben göÄŸsümü gererek günde 13-14 saat çalışıyorum dedim. Ne, dedi. Bu tempoyla sen iyi bir bilim adamı olamazsın. EÄŸer bilim adamı olmak istiyorsan bunu artırmalısın. Kendisi günde adeta 24 saat çalışırdı. Günler uzun olsaydı daha çok çalışacaktı. Ben ondan sonra çalışmamı, 17 saate çıkardım. Bu 70 yaşıma girinceye kadar devam etti. 70 yaşımdan sonra, çalışmamı bir iki saat azalttım. Åžimdi aÅŸağı yukarı 13-14 saat çalışmaya gayret ediyorum”.

Seyyit Kutup günde sadece okumaya 10 saat ayırırmış, yüzünü sürüp uykusunu kaçırmak için yanında buz bulundururmuÅŸ.

Bu kadar iÅŸi, hayatlarına nasıl sığdırdıklarına hayret ettiÄŸim âlimlerin hayatını okuduÄŸumda hepsinde gördüÄŸüm ortak özellik, bizim hayal edemeyeceÄŸimiz kadar çok kitap karıştırmış olmalarıdır. Zahidülkevserî bunlardan biridir.

Doktora tezimi yazmaya baÅŸlamadan önce müracaat kitapları hariç, ÅŸöyle okkalı bir 25 kitap seçmiÅŸ ve onları okuyarak tezimi yazmaya baÅŸlamıştım. Büyük bir iÅŸ yaptığımı düÅŸünüyordum. Sonra Sevgili BaÅŸbakanımız Ahmet DavutoÄŸlu’nun Amerika’da basılan doktora tezini Türkiye’den Malezya’ya ilk ben götürüp kendisine verdim. Tez üzerinde konuÅŸurken önce 250 kitap okuyarak tezi yazmaya baÅŸladığını söyleyince ben övünmek olmasın diye kaç kitap okuduÄŸumu artık söylemedim.

Sekiz yıllık kesintisiz eÄŸitimin tartışıldığı günlerde bir TV programında Türk asıllı bir Alman milletvekilinin ÅŸöyle dediÄŸini dinlemiÅŸtim: Almanya’da ilk beÅŸ yıllık eÄŸitim süresince bir öÄŸrenci ortalama 250 kitap okur. Oysa bu rakam Türkiye’de 12 dir. Åžaşırmıştım tabii. Demek ki, Allah doÄŸru söylüyor: “KiÅŸi ancak çalıştığının karşılığını bulur”.

Yıllar önce Sakarya’da o zamanki Rektör Ä°smail Çallı, bir Amerika gezisi sonrası bize yolculuÄŸunu anlatmış ve orada yapılan bir araÅŸtırmadan söz etmiÅŸti. Dünyada çalışma saatleri ortalama 8 saattir, ama bu sekiz sat süresince ortalama kim ne kadar iÅŸ yapıyor diye Japonların ortalama yedi saatlik iÅŸ yaptığını görmüÅŸler. Amerikalılar 4 saatlik, Türkler 57 dakikalık, Mısırlılar ise 15 dakikalık iÅŸ yapıyormuÅŸ. Bir kez daha, ne mutlu Türküm diyene.

Okuma alışkanlığı edinmek kadar, neyi nasıl okumamız gerektiÄŸini bilmek de önemli. Piyasada yüzlerce, hatta binlerce kitap var ve öyle zannediyorum ki bunların yüzde 95’i okumaya deÄŸmez. Bunun için iÅŸi bilen hocalardan, düÅŸünürlerden istifade etmek ve neyi nasıl okuyacağımızı onlara sormak lazım. On beÅŸ yıl kadar önce ben kendi çapımda bir okuma listesi çıkarmıştım. Åžu anda o da çok eskidi ve onun da güncellemek gerekiyor. Ama okumak isteyen öÄŸrencilerimize önce hangi konuda ne okumak istediklerini soruyorum, onların eÄŸilim ve isteklerini esas alarak 15-20 kitap adı getirmelerini istiyorum. Ben de onlar içerisinden ÅŸu kitapla baÅŸla, ÅŸununla devam et, ÅŸu kadar okuduktan sonra beni tekrar ara, okudukların üzerinden bir sonuca varalım, senin için bir yol haritası çizelim ve bundan sonra okuman gereken kitapları tespit edelim diye söylüyorum.

Kısaca gençlerimizin kitap okumaya ve de düzenli okumaya alışmaları gerekiyor.

Bir zamanlar sanırım bir yayınevinin çok hoÅŸ bir sloganı vardı, “okumadığınız zaman neler kaybettiÄŸinizi ancak okuduÄŸunuz zaman anlayacaksınız” diyordu. Gerçekten okumayan insan neler kaybettiÄŸini fark edemiyor. Hayatı okumakla anlayacağız, insanı okumakla tanıyacağız, toplumu, insanlar arası iliÅŸkileri ve kısaca varlığı, hatta kendimizi okumakla tanıyacağız ve eÄŸer bizim topluma vereceÄŸimiz bir mesajımız varsa bunu ancak bu okumalardan ve tanımalardan sonra netleÅŸtirip sunacağız. Aksi takdirde hiçbir ÅŸey yapmış olamayız.

yenisafak.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.