Sosyal Medya

Makale

“Makineden tanrı” yenildi...

15 Temmuz FETÖ hain örgütün tetikçiliğinde ülkeyi işgal etme teşebbüsüydü.

Orduyu ve milleti kendi içinde bölerek birbiri ile yıllarca savaştıracak, sonra da şu bu adında barış güçleri ile kurtarıcı gibi ülkeyi cetvelle bölmeye geleceklerdi.

Hedef sadece dindarlar ve hükümet değildi.

Hedef tüm Türkiye’ydi.

Ankara Åžam’a, Ä°stanbul Halep’e, ülke külliyen Suriye’ye dönecekti.

Hani söz konusu tiyatroysa, milletin kahramanca direnişi değil, bu kurguydu.

Bu Batılı kolonyal kafadır. Batılı tiyatroda “Deus ex Machina” (makineden tanrı) denen bir fenomen vardır. Oyun karışır, karışır ve tıkanmanın doruk yaptığı noktada kurguya aniden yapay bir kahraman girer ve taÅŸları yerli yerine oturtur.

Birinci Dünya Savaşı’nda da aynı oyun tezgâhlandı ve baÅŸarılı oldu.

Batı diplomasisini en iyi okuyan, seleflerinin hatalarından ders çıkaran 2. Abdülhamid, Åžark sorunu ile iç toplumsal barışı baltalayan üçüncü ülkeleri birbirine tokuÅŸturmasını iyi biliyordu. Osmanlı’yı doÄŸrudan iÅŸgal etmediler, edemediler.

Bunun yerine Batıcı/Ä°slamcı ÅŸeklinde devleti ve milleti böldüler. Demokrasi, özgürlük, eÅŸitlik söylemleri ile el atından kışkırttıkları olayların çözümünün ancak Abdülhamid’in halli ile mümkün olduÄŸuna ikna ettiler.

Ä°lk Gezi dediÄŸim 1908’de meydanlara çıkan halklar, çok deÄŸil, birkaç sene sonra muazzam bir cehennemin içine düştüler. 1908 Ä°ttifakının ortaklarından Ä°ttihatçılar önce Babı-ı Ali ile kendi içini temizledi, sonra da Almanya’nın gönüllü sömürgesi olarak büyük savaÅŸa dahil oldu.

SavaÅŸa girdikten sonra ilk iÅŸleri Tehcir’i yapmak oldu. Savaşın sonunda Sevr dayatıldı ve Osmanlı’nın toprakları cetvelle, gizli/açık anlaÅŸmalarla dizayn edildi.

Ä°ki milyon kilometrekarelik imparatorluktan 780 bin kilometrekarelik bir vatan çıkaran bu ülkenin aziz milletinin ÅŸehadetidir. Dış konjonktürde ise BolÅŸevik Devrimi etkili oldu. Türkiye’nin paylaşılması üzerine ikinci bir savaşı kimse göze alamadı; ama sadece yüzyıllık bir mola verildi.

Suriye iç savaşı bu molanın bittiÄŸi andır ve asıl hedef merkez ülke olan Türkiye’dir.

O nedenle herkes iç barışın, birlik ve beraberliğin hamasi bir retorik değil, bir varoluş unsuru olduğunda hemfikir.

Bu işin eliti, dindarı, Türkü, Kürdü, Sünnisi, Alevisi, Müslimi gayrımüslimi yok.

Her ev içinden yıkılır; içinde sağlam olan ev ise tüm fırtınalara dayanır.

Siyasetçilerin, özellikle muhalefetin bu noktada çok dikkatli olması zaruridir.

Recep Tayyip Erdoğan, hep iddia ettiğim üzere, bir partinin, bir kesimin değil, tüm ülke ve bir bütün olarak 79 milyonun menfaatlerini koruyan bir ülke lideri olduğu bir kez daha kanıtlanmıştır.

Erdoğan bir işgal hareketinden bir devrim çıkaran muazzam yetenekte yerli, milli ve organik bir liderdir.

Kendisinin de dediÄŸi gibi bir kral deÄŸil, seçilmiÅŸ, meÅŸruiyeti yüzde 80’lere ulaÅŸmış demokratik bir liderdir.

Yerli ve milli konsepti üst kimlik olarak kurumsallaştırmak, yeniden dizayn edilen devleti liyakat ve çoğulculuk esasına göre inşa etmek olmazsa olmazımızdır.

Aziz milletimize, 15 Temmuz şehitlerine ve çocuklarımıza vereceğimiz en büyük hediye de bu olacaktır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.