Sosyal Medya

Coğrafyamız

Koalisyon IŞİD'e karşı ne kadar başarılı?

Uluslararası koalisyonun hava saldırıları örgütü zayıflatmada ciddi bir başarı sağlayamadı. ABD, IŞİD tehlikesiyle olgunlaşmamış pragmatik bir ilişki kuruyor. Terörü büyüten ve yayan nesnel sebepler üzerinde durmaksızın ‘terörle’ savaşında askeri yaklaşımları benimsemekte ısrar ediyor.



Uluslararası koalisyonun Irak Åžam Ä°slam Devleti örgütüne yönelik hava saldırılarının baÅŸlamasının üzerinden üç aydan fazla zaman geçti. Ancak örgüt hâlâ iç kenetlenmesini koruyor, güçlü ve önemli atılımlar gerçekleÅŸtiriyor, Irak ve Suriye’de birçok cephede ilerliyor.

Örgüt 10 Haziran 2014’te Musul’u ele geçirdi. Amerikan ve müttefik hava güçleri ise 8 AÄŸustos 2014'te örgütün Irak'taki mevzilerini bombalamaya baÅŸladı. Amaç Kürt PeÅŸmerge güçleri, Irak güçleri ve Åžii gönüllülerden oluÅŸan 'Halk TopluluÄŸu' milislerinden destek alarak örgütün ilerleyiÅŸini durdurmak, saldırılarını püskürtmek ve kontrol altına almaktı. Hava saldırıları tek başına büyük askeri stratejik hedefleri gerçekleÅŸtiremedi. Operasyonların baÅŸarısı, örgütün ilerleyiÅŸinin durdurulması, püskürtülmesi, Kürdistan Özerk Bölgesi'nin, BaÄŸdat ve Aynul Arap'ın (Kobani) örgütün eline geçmesinin engellenmesiyle sınırlı kaldı. 

Koalisyon güçleri, saldırılarını Irak cephesine yoÄŸunlaÅŸtırırken örgüt tahminlerin aksine BaÄŸdat’a ilerlemek yerine Suriye cephesine yöneldi; Rakka’da kontrolündeki bölgeleri, rejimin askeri unsurlarından temizlemeye baÅŸladı. Ardından yeni ÅŸartlar oluÅŸturmak ve ABD’yi muhtemel Kürt müttefikinden mahrum bırakmak için Aynul Arap-Kobani’de Suriye'nin Kürt bölgelerine saldırmaya baÅŸladı. Bunun üzerine ABD, 23 Eylül'de örgütü durdurmak ve yeni jeopolitik bir atmosfer yaratma amaçlı planlarını baÅŸarısız kılmak için Suriye’deki mevzilerini ve güçlerini bombaladı.

ABD ve müttefikleri, örgütün gücünü biliyorlar ve sadece hava saldırılarıyla kritik bir askeri baÅŸarı elde etmenin zorluÄŸunu da kabul ediyorlar. 

Hasan Ebu Haniye

ABD ve müttefikleri, örgütün gücünü biliyorlar ve sadece hava saldırılarıyla kritik bir askeri baÅŸarı elde etmenin zorluÄŸunu da kabul ediyorlar. ABD Savunma Bakanı Chuck Hagel, Genelkurmay BaÅŸkanı Martin Dempsey’le birlikte düzenlediÄŸi basın toplantısında IŞİD örgütünün El Kaide’den daha tehlikeli olduÄŸunu, örgütün sadece hava saldırılarıyla yenilgiye uÄŸratılamayacağını söyledi. Hagel, OrtadoÄŸu’da örgüte karşı ortaklıklar kurmaya çalıştıklarını da belirtti ve "IŞİD’le mücadele için uzun vadeli bir strateji belirlemeye çalışıyoruz" dedi. Amerikalı bakan ayrıca IŞİD'in kesinlikle baÅŸka örgütlere göre çok daha organize, çok iyi eÄŸitimli ve çok iyi finanse edilen bir yapıda olduÄŸunu, bunların yanı sıra saÄŸlam askeri taktiklerinin ve stratejisinin bulunduÄŸunu vurguladı.

ABD, IŞİD’i bitirmek için hâlâ etkili bir stratejiye sahip deÄŸil. Hava saldırılarının sürdürülebilirliÄŸine ve sahadaki yerel müttefiklerine askeri yardımlarda bulunmasına güveniyor; ancak Washington'un ikilemi hem Irak ve Suriye’deki siyasi ÅŸartların karmaşık sorunlarını iyi biliyor hem de farklı uluslararası ve bölgesel ajandalara vakıf olmasında saklı. ABD, BaÄŸdat ve Erbil’de operasyon ve komuta odaları kanalıyla sahada Irak güçlerine ve Kürt PeÅŸmerge güçlerine bel baÄŸlıyor.

ABD, IŞİD tehlikesiyle olgunlaÅŸmamış pragmatik bir iliÅŸki kuruyor. Terörü büyüten ve yayan nesnel sebepler üzerinde durmaksızın ‘terörle’ savaşında askeri yaklaşımları benimsemekte ısrar ediyor. Zira Irak’taki siyasi süreç hâlâ Åžii oluÅŸumun elinde. ABD ayrıca Suriye’de BeÅŸÅŸar Esed rejiminin geleceÄŸine deÄŸinmeksizin IŞİD ve Nusra Cephesi’nin bitirilmesi önceliÄŸinde ısrar ediyor. Türkiye ise uluslararası koalisyona etkin ÅŸekilde girmenin ÅŸartı olarak Esed rejiminin geleceÄŸi üzerinde duruyor. ABD, açık olarak koalisyona alınmamasına raÄŸmen Ä°ran'ı da bir müttefik olarak görülüyor. Ä°ran destekli yüzlerce Åžii milis unsur Anbar eyaletinin batısındaki Aynul Esed askeri üssüne varırken aynı zaman dilimi içinde Obama, Irak’a ve özellikle de çoÄŸunluÄŸu IŞİD kontrolü altındaki Anbar’a 1500 yeni askeri danışman gönderdiÄŸini açıklıyordu. Bu Åžii milis unsurlar, Aynul Esed üssünde Amerikan ordu unsurlarıyla eÅŸgüdümlü çalışıyorlar. Üs, hâlihazırda örgüt tarafından yoÄŸun kuÅŸatma altında. Zira örgüt mensupları, Hit kentini ve Kusayba kasabasını ele geçirmesi akabinde Anbar eyaletinde ilerlemelerini sürdürüyorlar.

Koalisyonun hava saldırıları örgütün yapısının zayıflatmasında ciddi baÅŸarı saÄŸlayamadı ve lider kadrosunu ortadan kaldıramadı. Örgütün lideri Ebu Bekir BaÄŸdadi, öldürüldüÄŸü veya yaralandığı yönündeki söylentilerin ardından 13 Kasım 2014’te ‘Kâfirler Ä°stemese de’ baÅŸlıklı ses kaydıyla ortaya çıktı. BaÄŸdadi kayıtta (Amerikan Kongresi'nin, Savunma Bakanı Hagel ve Genelkurmay BaÅŸkanı Dempsey’i dinlediÄŸi bir sırada) koalisyonun hava saldırılarının baÅŸarısız olduÄŸunu vurguluyordu. Hagel Kongre'deki konuÅŸmasında IŞİD karşıtı koalisyonun saldırılarının Irak kara güçlerinin performans ve verimliliklerinin iyileÅŸmesiyle birlikte artacağını söylemiÅŸ, Dempsey de örgütün ele geçirdiÄŸi toprakların ve Suriye sınırlarının geri alınması için yaklaşık 80 bin etkili askere ihtiyaç olduÄŸunu belirtmiÅŸti.

BaÄŸdadi ise ‘hava saldırılarının ve örgütün mevzilerine yönelik süren bombardımanlarının örgütün ilerleyiÅŸini durduramadığını, azmini kıramayacağını ve mücahitlerin ilerleyiÅŸini Roma’ya varana kadar sürdüreceÄŸini’ vurgulayarak ekledi: “Bu Haçlı seferi, en sert ve en ÅŸiddetlisi olmasına raÄŸmen en baÅŸarısız ve en fazla hayal kırıklığına uÄŸratan seferlerden biri oldu. ABD ve müttefiklerinin korku, acziyet, zayıflık ve baÅŸarısızlık arasında sendelediÄŸini görüyoruz.” BaÄŸdadi ayrıca "Yakında Yahudiler ve Haçlılar yere inmek, kara güçlerini ölüme ve yıkıma göndermek zorunda kalacaklardır" dedi. Örgütün kimlikçi yönteminin, Sünni kimliÄŸe ve ‘yakın düÅŸmanla’ savaÅŸ önceliÄŸine yoÄŸunlaÅŸan stratejisinin belirlenmesi baÄŸlamında BaÄŸdadi, IŞİD yanlılarına Haçlılardan ve üslerinden önce 'Rafizilere ve Ä°bn-i Selül (Hz. Muhammed döneminde Medine'deki munafıkların lideri) ailesine' saldırmaları çaÄŸrısı yaptı, IŞİD öncü kuvvetlerinin yakın zamanda tüm mekânlara eriÅŸeceÄŸine vurgu yaptı. BaÄŸdadi ayrıca Yemen’de Husilere saldırılması ve ‘her yerde cihat volkanının patlatılmasını’ teÅŸvik etti.

Koalisyonun saldırıları IŞİD'in ideolojik cazibesinin artmasına, Irak ve Suriye'nin yanı sıra diÄŸer Arap, Ä°slam ülkeleri ve bölge dışından yeni savaÅŸçıların gelip örgüte katılmasına yol açtı. Ayrıca aÅŸiret ve cihatçı gruplar, saldırıların kendilerini de kapsaması sonrası örgütün yanında mücadele etmeye veya tarafsız kalmaya baÅŸladılar. Suriye’de Nusra Cephesi ve cihatçı Ä°slamcı hareketler, ABD’nin müttefikleri ve yerel ortaklarını ‘iÅŸbirlikçi’ görerek tutumlarını netleÅŸtirdiler. Nusra Cephesi son olarak Ä°dlib kırsalında bu 'iÅŸbirlikçi güçler'le silahlı çatışmaya girdi, Suriye Devrimcileri Cephesi ve Hazm Hareketi'nin mevzilerini ele geçirdi. Bölge tamamıyla Nusra’nın kontrolüne geçti. Bu durum ABD ve müttefiklerinin Suriye’deki büyük kaybı olarak görülüyor, koalisyon yanlısı ılımlı Suriye muhalif güçlerinin eÄŸitilmesi stratejisinin kırılganlığını ve etkisizliÄŸini gözler önüne seriyor.

Koalisyonun saldırıları IŞİD'in ideolojik cazibesinin artmasına, Irak ve Suriye'nin yanı sıra diÄŸer Arap, Ä°slam ülkeleri ve bölge dışından yeni savaÅŸçıların gelip örgüte katılmasına yol açtı.

Hasan Ebu Haniye

IŞİD’e destek çalışmaları sadece Irak ve Suriye ile sınırlı kalmadı, baÅŸka ülkelere de uzandı. Birçok Ä°slami cemaat, grup ve ÅŸahsiyetin, BaÄŸdadi’ye ‘biatleri’ birbirini izledi. BaÄŸdadi ÅŸöyle diyordu: “Sizlere 'Ä°slam Devleti'nin yeni ülkelere, Harameyn’in (Mekke-Medine) ülkesine, Yemen’e, Mısır, Libya ve Cezayir’e uzandığını müjdeliyoruz. Bu ülkelerdeki kardeÅŸlerimizden bize biat edenlerin biatlerinin kabul edildiÄŸini, bu ülkelerdeki grupların laÄŸvedildiÄŸini, Ä°slam Devleti'nin yeni vilayetleri olduÄŸunu ve valilerin tayin edildiÄŸini ilan ediyoruz.” BaÄŸdadi bir karşılığı olmayan rastgele propagandalarla geniÅŸleme müjdesinde bulunmadı. 10 Kasım 2014’te beÅŸ Arap ülkesinden beÅŸ cihatçı grup BaÄŸdadi’ye biat etti. IŞİD’e ait Battar ve Bunyan adlı medya organları BaÄŸdadi’nin hilafetine katılan cihatçı grupların beÅŸ ses kaydını ve yazılı bildirilerini yayınladılar.

En önemli biat Sina’nın kuzeyinde faaliyet gösteren ‘Ensar Beytil Makdis’ cemaatinden geldi. Cemaat bir ses kaydı yayınlayarak “Halife Ä°brahim Bin Avvad KureyÅŸi’ye zorlukta ve kolaylıkta biat ediyoruz’ dedi ve ismini ‘Sina Eyaleti’ olarak deÄŸiÅŸtirdiÄŸini açıkladı. BaÄŸdadi’nin ses kaydının ortaya çıkmasından bir gün sonra, yani 14 Kasım'da cemaat ‘Ensar’ın saldırısı’ baÅŸlığıyla bir video yayınlayarak savaÅŸçı gücüne ve medya yeteneÄŸine dair geliÅŸimini gösterdi. Video, örgütün 24 Ekim'de Sina’nın kuzeyinde Åžeyh Zuveyd kenti yakınlarında Kerem Kavadis bölgesindeki bir askeri kontrol noktasını hedef alarak gerçekleÅŸtirdiÄŸi 'Kerem Kavadis operasyonu'nun temiz görüntülerini içeriyordu. O saldırıda 31 Mısır askeri hayatını kaybetmiÅŸti.

Ensar Beytil Makdis cemaatinin IŞİD’e katılma bildirisinden saatler sonra örgüte ait Bunyan ve Battar adlı internet sitelerinde Suudi Arabistan, Yemen, Cezayir ve Libya’dan BaÄŸdadi’ye biat ettiklerini açıklayan dört grubun daha bildirisi yayınlandı. Bunlar, Suudi Arabistan’dan ‘Arap Yarımadası Mücahitleri’ (Mücahidu Ceziretil Arap), Cezayir’den ‘Hilafet Askeri’ (Cündul Hilafe), Yemen ve Libya’dan ‘Mücahitler’ (Mücahidun) idi. Daha önce de Pakistan Taliban hareketinden beÅŸ yönetici biat ettiÄŸini açıklamıştı.

Koalisyonun stratejisi yanlış

ABD ve müttefiklerinin terörle savaÅŸ stratejisi kırılgan ve zararlı bir pragmatizmi barındırıyor. Zira aşırı Åžii milisler gibi terör eylemlerinde bulunan güçlere güvenilmesi, bu milislerin güçlenmesine ve kırılgan Irak devletinin tüm organlarını ele geçirmesine katkıda bulunacaktır. Ayrıca Sünni oluÅŸumun marjinalleÅŸtirici ve dışlayıcı politikalarını derinleÅŸtirecektir. Keza Ä°ran’ın Irak üzerindeki nüfuzu ve hegemonyasının daha da güçlenmesine destek olacaktır. Bu durum IŞİD'e Sünni safları seferber edebilme kabiliyeti kazandırıyor. Åžii oluÅŸumların Ä°ran'ın desteÄŸine dayanarak Irak ve Suriye’de kontrol alanlarını ve nüfuzlarını saÄŸlamlaÅŸtırdığı, Kürtlerin, konumlarını ve bağımsızlıklarını geniÅŸlettiÄŸi bir zamanda Irak ve Suriye’deki Sünni oluÅŸum Sünni ülkelerden kritik stratejik destek almamaktadır. Bununla birlikte ABD hâlâ 2003’teki Irak iÅŸgalinden bu yana benimsediÄŸi yanlış siyasi ve kimlik temellerine dayanıyor. Ayrıca hâlâ 'istikrar doktrini' adı altında bölgede totaliter rejimleri desteklemekte ısrarcı.

Koalisyonun stratejisi, IŞİD ve Nusra Cephesi'nin ortaya çıkışının gerçek sebeplerine ciddi ÅŸekilde eÄŸilmedikçe baÅŸarısız olacaktır. Bu sebeplerin başında ise Sünnilerin dışlanması, mezhepçiliÄŸin büyümesi, siyasi sürecin baÅŸarısız olması ve otoriter rejimlerin yerleÅŸmesi gelmektedir.

Hasan Ebu Haniye

Hiç kuÅŸkusuz ABD liderliÄŸindeki uluslararası koalisyonun Ä°ran’la nesnel bir ittifak kurmaya ve Åžii milislere güvenmeye dayalı stratejisi, IŞİD’in geçici olarak zayıflatılmasına ve kısa vadede gücünün bir nebze kırılmasına katkıda bulunacaktır; ancak örgüt, varlığını korumak ve yeniden yapılanmak için yeni stratejiler bulma gücüne sahiptir, tıpkı General David Petraeus döneminde yaÅŸandığı gibi... O dönem kara güçlerinin sayısı artırılmış ve Sünni Sahva güçleri kurulmuÅŸtu. IŞİD’in ortaya çıkışına, geliÅŸim ve yayılmasına yol açan sebepler ve nesnel ÅŸartlar çözülmedikçe Sünni toplumsal destek örgüte arka çıkacak ve koruma aÄŸları saÄŸlayacaktır. Bu sebeplerin başında (geçen Haziran’dan beri 170’den fazla gencin kaçırıldığı Samarra’da yaÅŸandığı üzere) Sünnilerin marjinalleÅŸtirilmesi, Åžii milisler eliyle Sünni ÅŸehirlerdeki mezhepçi ihlallerin sürmesi, Curf El Sahr'da yaÅŸandığı üzere Åžiilerin Sünni halka karşı intikam eylemlerine yönelik artan korku gelmektedir. Curf El Sahr'da geçen Ekim ayında 41 naaşın gömülü olduÄŸu bir toplu mezar ortaya çıkarıldı.

Sünnilere karşı sistematik ihlallerde bulunan ve cinayetlerini sürdüren Åžii milislerden destek alan koalisyon güçlerinin politikaları, Sünnilerin çoÄŸunu IŞİD kontrolündeki bölgelerde kalma tercihinde bırakıyor (Åžii güvenlik güçlerinin bir kez daha Sünni kentlere dönmeleri karşısında) ve Sünni 'ulusal muhafız güçleri kurma' giriÅŸimlerini boÅŸa çıkarıyor. Ayrıca IŞİD'e yönelik son savaÅŸlar bu Åžii 'Halk TopluluÄŸu' milislerinin örgütü yenilgiye uÄŸratmaktaki baÅŸarısızlığını gösterdi. BaÅŸbakan Haydar Ä°badi bu Åžii milisleri Irak ordusunun yatay omurgası olarak nitelemiÅŸti.

Birbirini izleyen olaylar Sünniler ile Åžiilerin kontrolünde bulunan güvenlik organları arasındaki güvensizlik hâlini gözler önüne serdi. Ayrıca parlamentonun onayı sonrası "Ulusal Muhafız Güçleri" adıyla  (Irak ordusu subaylarının komutasında ve Sünni aÅŸiretlerin çocuklarının yer alacağı, 120 bin ile 200 bin arasında) bir Sünni gücün oluÅŸturulmasının hayal olduÄŸu ve yarar getirmeyeceÄŸi de anlaşıldı. IŞİD aÅŸiretlere nüfuz edebildi, yeni bir ‘Sahva’ deneyimi giriÅŸimini sonuçsuz kılacak teÅŸvik ve gözdağına dayalı etkin bir strateji izledi.

Koalisyonun stratejisi, IŞİD örgütü ve Nusra Cephesi'nin ortaya çıkışının gerçek sebeplerine ciddi ÅŸekilde eÄŸilmedikçe baÅŸarısız olacaktır. Bu sebeplerin başında ise Sünnilerin marjinalleÅŸtirilmesi, dışlanması, mezhepçiliÄŸin büyümesi, siyasi sürecin baÅŸarısız olması ve otoriter rejimlerin yerleÅŸmesi gelmektedir. 

Hasan Ebu Haniye, Ä°slami hareketler uzmanı. 1963 yılında Ürdün’de doÄŸdu. 'Müslüman KardeÅŸler ile Ä°ktidar Arasındaki Ä°liÅŸki Paradoksu', 'Ürdün’deki Ä°slami Hareketlerin Gözünde Kadın ve Siyaset' ve ‘Ürdün’de Cihatçı Selefilik’ adlı kitapları bulunan Haniye, Arap medyası için analizler kaleme alıyor.

Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Al Jazeera’nin editöryel politikasını yansıtmayabilir.

ALJAZEERA TURK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.