Sosyal Medya

Makale

İslâm’ı tek kaynaktan öğrenmenin mahzurları

Ä°slâmî kiÅŸiliÄŸin muradı ilâhî çizgisinde teÅŸekkül edebilmesi için bilgilenmenin saÄŸlıklı olması ÅŸarttır. Çünük sahih iman ve salih amel etmek için önce doÄŸru ilim gerekir. Hz. Resûlullah’ın (sas) öğretilerini bir araya getiren hadis kitaplarına baktığınızda konu baÅŸlıklarına göre bölümlere ayrıldığını görürsünüz. Burada muhaddislerin “Ä°lim Kitabı”nı “Ä°man Kitabı”na takdim ettiÄŸine tanıklık edersiniz. Bu takdim tesadüfî deÄŸil bilerek yapılmıştır. 

Bunun sırrı şudur: Kişi bilmediği bir şeye hakkıyla iman edemez, salih amel işlemesi de zordur. İslâm, insanları öğrenmeye davet eder. İster bu teklifi kabul etsin ister reddetsin, ama neyi kabul ettiğini de neyi reddettiğini de bilerek yapması gerekir. Bunun için ilim elzemdir. İsteyen usûl kitaplarına bu meyanda bakabilir.

Bizim bugün altını çizmeye çalışacağımız husus, hakikat bilgisinin tâlibi olan kiÅŸi ve hareketlerin ilim kaynaklarını ve ilmi alacağı ehil kadroları teke indirme tehlikesine iÅŸaret etmektir. Ä°slâm ilim litaratüründe bütün kitaplar bir manada Kur’an ve Sünnet’in bize aktardığı hakikati anlatmaya matuftur. Binlerce âlim bu amaçla eserler vermiÅŸlerdir. Nihayetinde hakikatin anlaşılmasında beÅŸer gayretinden bahsediyoruz ve dolayısıyla hiçbir âlim kendi gayretleri sonucu vardığı yorumu mutlaklaÅŸtıramaz. Bütün âlimlerin hakikati anlatmadaki kolektif gayreti bizim önümüzü aydınlatır ve takdire ÅŸayan yürek emeÄŸinin bir ürünüdür ve fakat masum deÄŸildir. Ölçü vahiydir.  

Bir kişi kendisini yahut bir meşrep kendi üstadını mutlaklaştırırsa, tek kaynak olarak onu alırsa burada sapmaların başlaması kaçınılmaz olur. Bugün Gülen yapılanmasının karşılaştığı mukadder sonucun en önemli sebebi bu olsa gerektir.

Pakistan’da 90’lı yılların ortalarında Şükrü Arslan Hoca ile tanışmıştık. Gülen hareketi adına okullar açmaya gelmiÅŸti. Medrese kökenli birisiydi. Gülen yapılanmasının ilk kurucularındandı. Medyada hakkında Gülen’e Arapça dersi veren hoca diye de haber yapıldı. Onu bizim için ilginç kılan sıradan bir Gülenci olmamasıydı. 

Özellikle de Gülen’in Kürtlere yönelik yaklaşımını eleÅŸtirdiÄŸi için yapı içinde kendisine ihtiyatla yaklaşılıyordu. 90’lı yılların sonlarına doÄŸru bu meyanda Gülen eleÅŸtirisi yaptığı bir yazı Vakit gazetesinde de yayımlanmıştı. O yazı aslında ilk olarak Gülen’e verilmiÅŸ ama yapılan yapısal özeleÅŸtiri kabul görmemiÅŸti. Sonradan anladık ki, bu eleÅŸtiri sebebiyle merkezden uzaklaÅŸtırılmış, önce Sudan’a sonra da Pakistan’a okullar kurmaya gönderilmiÅŸti. 

Pakistan’da kendisiyle ailece görüşürdük. Bir gün yine cemaat eleÅŸtirisi yaparken ÅŸunları söyledi: Medreseyi bitirdikten sonra hizmet için aÄŸabeylerin yanına gittim. Åžahsi imkânlarımla Arapça birçok kaynak eser almış, mütevazı bir kütüphane kurmuÅŸtum. Onları okuduÄŸumu gören aÄŸabeyler; bütün kitapların anlatmaya çalıştığı hakikatin Risale-i Nur’larda olduÄŸunu, diÄŸerlerini okumanın vakit kaybı olacağını söylediler. Bunun üzerine bütün kitaplarımı sattım, sadece risaleleri okumaya baÅŸladım. 25 yıl sonra bunun ne kadar yanlış olduÄŸunu görünce tekrardan medeniyetimizin kaynak kitaplarını almaya ve okumaya baÅŸladım.

Bu anekdot müntesiplerini tek tipleÅŸtirmek isteyen yapıların Ãœmmet’in ilmî birikimine kendisini nasıl kapattığını ve ilmî bir denetim olmadan kapalı devre yol almaya çalıştıklarını gösterir. Bu tür yaklaşımların arızalı bir din tasavvuru ve dinî pratikler üreteceÄŸi izahtan varestedir. 

Bugün bütün Türkiye; akademisyenler, kurmay subaylar, hakimler, savcılar, valiler ve toplumun diÄŸer seçkin tabakasına müntesip onbinlerce kiÅŸinin Gülen’e nasıl körü körüne baÄŸlandıklarını anlamaya çalışıyor. Bize göre bunun en önemli sebebi dini tek kiÅŸiden öğrenmek ve o kiÅŸinin hakikatin ilmini elinde tutan seçkin bir insan olduÄŸuna inanmaktan kaynaklanmaktadır. 

Gülen hareketi içinde 17 sene bir dönem assubaylardan, bir dönem de spordan sorumlu imam olarak görev yapmış Said Alpsoy, geçenlerde CNN Turk kanalında ifşaatlarda bulunurken mealen şu câlibi dikkat sözleri sarf etti:

FETÖ’nün en az örgütlenebildiÄŸi iller dindarlığın daha yüksek olduÄŸu Konya, Erzurum, Karadeniz’in doÄŸu illeri gibi yerlerdir. Bunların en yoÄŸun örgütlenebildiÄŸi iller ise dindarlığın az yaÅŸandığı Ege bölgesi gibi yerlerdir. Genelde dini Gülen’in kitap ve kasetlerinden öğrendikleri ve baÅŸka kaynaklardan beslenmedikleri için sorgulamıyorlar. 

Åžu açıktır; ellerinde neyin doÄŸru neyin yanlış olduÄŸunu ölçecek bir terazi olmayan kiÅŸiler ya mutlak inkâra ya da mutlak itaate saparlar. 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.