Sosyal Medya

Makale

Kehf Suresi Bağlamında İnşaallah Demenin Anlamı

Kehf suresi, hicretten önce inen ve müminleri hicrete hazırlayıp ikna eden bir içeriğe sahiptir. 110 ayetinin tamamı müminleri hicret etmek konusunda farklı açılardan etkilemeye çalışır ve bu anlamda sure içinde ele alınan her konu, bir bütünün parçasıdır. Ashâb-ı Kehf kıssası da bu bileşimin en önemli bölümlerinden biridir.

 

Ashâb-ı Kehf’in anlatımı, 9. ayetten itibaren baÅŸlar ve 22. ayete kadar sürer. Tekrar, 25. ayetten itibaren 31 ayete kadar devam eder. Arada kalan iki ayet ise ÅŸu ÅŸekildedir:

 

Allah’ın dilemesine baÄŸlamadıkça hiçbir ÅŸey için ‘Bu iÅŸi yarın yapacağım.’ deme. ‘Ancak Allah dilerse yapacağım.” de. Bunu unuttuÄŸun zaman da Rabb’ini an ve ‘Umulur ki Rabb’im beni doÄŸruya en yakın olana eriÅŸtirir.’ de!”[1]

 

Bu iki ayet, Ashâb-ı Kehf kıssası içindedir ve yine o çerçevede dikkate alınmalıdır. Daha doÄŸrusu “Ä°nÅŸallah” (Allah dilerse) ifadesi, özellikle bu kıssadan alınması gereken dersle, yani Allah’ın birliÄŸi ilkesine özenle riayet eden bir grup gencin ortaya koyduÄŸu sâlih amelle ilgilidir. Burada sâlih amel, kiÅŸinin imanını koruyabileceÄŸi yere hicret etmesi ve orada karşılaÅŸabileceÄŸi güçlükleri, tevekkülle Allah’ın takdirine havale etmesidir.

 

Ashâb-ı Kehf, inançları uÄŸrunda bulundukları yerden hicret edip maÄŸaraya sığınan bir grup gençtir. Uzun bir süre uyutulduktan sonra tekrar uyandırılmışlar ve bu açıdan öldükten sonra dirilmenin simgesi hâline gelmiÅŸlerdir.[2] Bunun yanı sıra kıssadan alınabilecek en önemli öğüt, inancı uÄŸruna sahip olduÄŸu her ÅŸeyi terk ederek bir bedel ödemek zorunda kalıp hicret etmek isteyenleri ilgilendirir. Buna göre Allah’ın takdiri her ÅŸeyin üstündedir. Gelecekte olacaklar O’nun elindedir. O hâlde Allah’a güvenmek, elçisini izlemek ve hicret etmek hususunda tereddüt etmemek gerekir. Zira hicret ettikleri takdirde Mekkeli müminlerin başına gelebilecek en kötü ÅŸey, Ashâb-ı Kehf’in başına gelen durum, yani ölüm olabilir ki bu dahi onlar için bir son deÄŸildir.[3] Elbette tek seçenek budur da denilemez. Asıl olan Allah’a ve Resul’üne inanıp, doÄŸru bir istikamette yüründüğünde sonucun her zaman hayırlı olacağını bilmektir. Nihayet Allah, bu gençlere yardım ettiÄŸi gibi kendi yolunda hicret etmek zorunda kalan herkese yine edecektir.

 

Ä°ÅŸte inÅŸaallah demenin ilk örneÄŸi bu ÅŸekilde verilir. Sure içinde Ashâb-Kehf’in nasıl ve ne ÅŸekilde örnek teÅŸkil ettiÄŸini anlayanlar, artık onlar gibi kendi geleceklerinden korkmadan inÅŸaallah demelidirler. Müslümanlar gelecekle ilgili planlarını Allah’ın rızasına uygun hâle getirdikten hemen sonra Rablerine tevekkül etmelidirler. Ä°nananlar bu sözle doÄŸru ve dürüst davranmak adına yeterince cesaret elde eder ve her zaman haklı olanın kazanacağını bilirler.[4]

 

Ashâb-ı Kehf kıssasıyla müminlere verilmek istenen şuur şu şekildedir:

 

Ey müslümanlar! Ashab-ı Kehf, bir grup gençti. Allah’tan baÅŸka ilah kabul etmedikleri için yaÅŸadıkları yeri ve sahip oldukları her ÅŸeyi terk etmek zorunda bırakılmışlardı. Bu bir hicretti. Onları sığındıkları yerde uzun süre uyutarak koruduk. Ardından inançları uÄŸrunda bedel ödemek durumunda kalan müminler için örnek olmalarını saÄŸladık. Korkmayın. Size de aynı yardımı yapacağımızdan şüpheniz olmasın. Gelecek, Allah’a itaat eden, doÄŸru ve dürüst davranan iyi insanları beklemektedir. Rabbinize güvenin. Ä°nÅŸaallah deyin ve endiÅŸe etmeksizin gereÄŸini yapın. Allah dilemeden hiç bir ÅŸeyin gerçekleÅŸmeyeceÄŸini unutmayın.”

 

Ayet, yarın ne olacağı konusunda korkmamaları için elçiye ve beraberindekilere moral aşılamaya çalışır. Gelecek Allah’ın takdirindedir. Ve O, hayrı kendi yolundan gidenlere verir.[5] Elbette Peygamber (sav), “Yarın yapacağım.” dediÄŸi iÅŸlerin Allah’ın iznine tabi olduÄŸunu bilir. Fakat bu hatırlatma onu ve takipçilerini hicrete ve hicret sonrası olacaklara hazırlamaktadır. Onlardan dünyanın süsüne aldanmamaları, terk ettikleri ÅŸeylere üzülmemeleri ve baÅŸlarına gelebilecek tehlikelerden korkmamaları, yani Allah’ın takdirine güvenmeleri istenmektedir. Yukarıdaki ayetler, gelecek planlarının Allah’ın takdirine tabi bulunduÄŸunu belirtir.[6] Buna göre hak mücadelesi verenler için “Allah dilemedikçe hiçbir ÅŸey olmaz.” ilkesi, önemli bir köşe taşı niteliÄŸindedir. Ä°yi insanlar için sonunda doÄŸru olanın kazanacağını bilmek zor ÅŸartlar altında moral ve motivasyon sebebidir.

 

Bir iÅŸi Allah’ın dilemesine baÄŸlamak önce kiÅŸinin Allah’ın emir ve yasaklarına uymasını gerektirir. Çünkü Allah, kiÅŸiye hayır getirecek bereketli sonuçları her zaman doÄŸru iÅŸlerin sonuna koymuÅŸtur. Böylece “Ä°nÅŸaallah” ile birlikte doÄŸru iÅŸlerin gerçekleÅŸmesine ve baÅŸarılı olmasına dair duyulan ümit gündeme gelir. Ardından “Allah’ın izniyle” sözü, öncelikle kiÅŸinin dürüst kalmak ve gayrı meÅŸru yollardan uzaklaÅŸmak adına kendisini uyarması anlamına gelir. Bunu unutmak ayetin devamında ifade edilen sözle telafi edilmektedir. Ä°nsan, Rabb’inin razı olacağı ve olmayacağı iÅŸleri düşünmeden hareket eder yahut basiretsiz davranır veya gaflete düşerse “Umulur ki Rabb’im beni doÄŸruya en yakın olana eriÅŸtirir.” diyerek yine en yakın yerden doÄŸru olana yönelmelidir.[7] Buna göre ikinci cümle birinciyi doÄŸru anlamamıza yardımcı olur. Yani insanın gelecekte yapmayı planladığı bir iÅŸte Allah’ın rızasını iÅŸin dışında tutması, bir mümin için ancak unutmayla izah edilebilir. EÄŸer bunu unuttuysa doÄŸru olana yönelmeyi ya da amacına varmak için doÄŸru araçları seçmeyi terk etmiÅŸ olmalıdır. Hatırladığında ise hemen “Umulur ki Rabb’im beni doÄŸruya en yakın olana eriÅŸtirir.” demeye yani “Ä°nÅŸaallah” ın gereÄŸini yapmaya yönelmelidir.

 

Sahip olduÄŸu ve sevdiÄŸi her ÅŸeyi geride bırakıp eli boÅŸ baÅŸka bir yere göç etmek zorunda kalan biri için Allah’ın gelecekte ne takdir edeceÄŸi çok önemlidir. Ä°nÅŸaallah burada gelecekte olacak her ÅŸey adına Allah’a teslim olup güvenmeyi çaÄŸrıştıran çok özel bir anlam taşır.[8] Bu anlamda “Ä°nÅŸaallah” sözü, arkasında devasa dertler önünde hiç bilemeyeceÄŸi olası büyük riskler taşıyan bir yolculuÄŸun başında söylenmiÅŸ çok güçlü ve etkili bir argümandır.

 

BaÅŸtan itibaren ayetlerin Rasulullah (sav)’a öğretmeye çalıştığı ÅŸey ÅŸudur:

 

Ey Muhammed! İçinde bulunduÄŸun zor ÅŸartlar nedeniyle ÅŸimdilik bunu tam olarak göremesen de bizim herkese hak ettiÄŸi karşılığı vereceÄŸimizi biliyorsun. Mekke’de ki mücadelen boyunca Allah’ın birliÄŸi konusundaki ısrarının, ne kadar önemli olduÄŸunun da farkındasın. Kâfir ve müşriklerin artan eziyet ve tehditleri neticesinde sahip olduklarını, inancın uÄŸrunda terk etmek zorunda kalabilirsin. Fakat gitgide kaybediyor görünmene ve daha da zor ÅŸartlarda yaşıyor olmana aldanma. Sonunda hepsi toprak olacak bir dünyayı terk ettiÄŸini düşün. Ashâb-Kehf’in ilk planda yaÅŸadığı sıkıntıları aklına getir. Allah’ın yarın için sana ve yanındakilere ne hazırladığını bilemezsin. O hâlde sakın ümitsizliÄŸin seni ve arkadaÅŸlarını esir almasına müsaade etme. Ä°nananları zamanı geldiÄŸinde hicrete teÅŸvik et ve onlara ‘Direnin, Allah’ın izniyle her ÅŸey yoluna girecek.’ de.”

 

Ä°ÅŸte “Allah’ın dilemesine baÄŸlamadıkça hiçbir ÅŸey için ‘Bu iÅŸi yarın yapacağım.’ deme.” ayetinin baÄŸlam içindeki anlamı budur. KiÅŸinin zor zamanda inÅŸaallah demesi, sıkıntısını çözmek için gayrı meÅŸru sebeplere sarılmasına engel olmaktadır. Nihayet siyer ve Ä°slam tarihi kaynakları Allah’ın gelecek açısından inananlara hazırladığı baÅŸarılı günleri belgelemektedir. Burada önemli olan Mekke döneminin bu en sıkıntılı son aÅŸamasında Nebi (sav)’nin ve ona inananların hicret ve sonrası için muhtemel endiÅŸelerini bertaraf etmektir.

 

Ashâb-ı Kehf ile inÅŸaallah demek arasındaki iliÅŸki dikkate deÄŸer. Söz konusu gençler, bütün hayatlarını etkileyecek siyasi bir tercih yapmışlar ve bunu Allah’ı razı edecek ÅŸekilde gerçekleÅŸtirmeyi hedeflemiÅŸlerdir. Onların Allah’ın birliÄŸi konusundaki ısrarları, yaÅŸadıkları bölgeden kaçmak zorunda kalmalarına raÄŸmen yine Allah’ın izniyle hayırlı bir ÅŸekilde sonuçlanmıştır. Bunun gibi herkes iÅŸ seçiminden eÅŸ seçimine kadar yarınına dair bir karar vermek ya da tercih yapmak durumunda kaldığında Rabb’inin rızasını gözetmeli ve O’nun birliÄŸi ilkesinden sapmadan “Ä°nÅŸaallah” diyerek doÄŸru bir istikamet tutturmaya çalışmalıdır. Böylece hayatındaki her ÅŸeyin Allah’ın izniyle hayra dönüşeceÄŸini bilmelidir. Allah, Selam’dır ve selamet de O’ndandır. Buna göre Mekke’de son anlarını yaÅŸayan müminlerin “Ä°nÅŸaallah” demeleri, yani Allah’ın izniyle yarınlarımız daha güzel olacak diye düşünmeleri ve ona teslimiyetten ayrılmamaları istenmektedir ve zaten öyle de olmuÅŸtur.

 

Görülüğü gibi Ashâb-ı Kehf kıssası içinde geçen bu cümle onların yaptığı gibi gelecek planlarında müminlere Allah’a güvenmeyi salık verir. Zira söz konusu güven olduÄŸunda buna gerçek anlamda layık olan da Allah’tır.[9]

 

Müslümanlar, her inÅŸaallah dediklerinde önce Ashâb-ı Kehf adında bir grup inanmış gencin Rablerine güvenerek nasıl dik durup kazandıklarını, sonra Peygamber (sav) ve arkadaÅŸlarının Allah’ın gelecekteki vaatlerine güvenerek hicretin zor ÅŸartlarına nasıl sabırla direndiklerini hatırlarlar. Bundan sonrası müslümanların kendi dünyalarıyla ilgilidir.

 

Müminlerin gelecekle ilgili planlarında Rablerinin rızasını gözetmeleri onları deÄŸerli kılar ve kötülüklerden korur. Çünkü eninde sonunda her ÅŸey Allah’ın dilediÄŸi gibi gerçekleÅŸir.

 

DÄ°PNOTLAR

[1] Kehf suresi, 23, 24. ayetler.

 

[2] Kehf suresi, 21. ayet.

 

[3] BilindiÄŸi gibi Kur’an’da uyku ölüm ile benzeÅŸtirilerek anlatılmaktadır.

 

[4] Bu konuda ileride gelecek ÅŸu ayetin verdiÄŸi mesaj hatırlanmalıdır: “GevÅŸemeyin, üzülmeyin, eÄŸer inanıyorsanız, mutlaka siz üstün geleceksiniz.” (Al-i Ä°mran suresi, 139. ayet.)

 

[5] Bu konuda ÅŸu ayetler hatırlanmalıdır:  Al-i Ä°mran suresi, 195. ayet; Tevbe suresi, 20. ayet; Nahl suresi, 41 ve 110. ayetler; Hac suresi, 58. ayet.

 

[6] Bu konuda ÅŸu ayet hatırlanmalıdır: “Yine onlar, seni yurdundan çıkarmak için nerdeyse dünyayı başına dar getirecekler. O takdirde, senin ardından kendileri de fazla kalamazlar.” (Ä°srâ suresi, 76. ayet.)

 

[7] Ayetin “Bunu unuttuÄŸun zaman da Rabb’ini an ve ‘Umulur ki Rabb’im beni doÄŸruya en yakın olana eriÅŸtirir.’ de!” kısmı, meseleyi ah iyi anlamamıza yardım eder. Burada unutulan ÅŸey “Ä°nÅŸaallah” demektir. Yani kiÅŸinin sevdiklerini kaybetme korkusunun galip gelmesiyle gelecekte her ÅŸeyi belirleyenin Allah olduÄŸunu unutması, yani hicret etmek konusunda isteksiz davranmasıdır.

 

[8] Bu ayet ileride Zulkarneyn’in amacına ulaÅŸmak adına doÄŸru sebeplere sarılması hususu ile yakından iliÅŸkilidir.

 

[9] Bu hususta Yunus suresi, 35. ve Nisa suresi, 81. ayetler hatırlanmalıdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.