Sosyal Medya

İlhami Işık: PKK’nın ardındaki küresel güç ABD’dir

Terörle mücadelede kritik evre atlatılmış, PKK halk indinde tamamen dışlanmışken başını Amerika’da belli çevrelerin çektiği bir kesim “Türkiye PKK ile yeniden masaya otursun”, “PYD ile uzlaşmaya çalışsın” demeye, hatta çağrıları inandırıcı bulunsun diye –herhalde- “PKK da silah bırakmalı” temennilerinde bulunmaya başladı. Bunun anlamı nedir? Hem PKK’ya terör örgütü deyip hem PYD’yi silahla besleyen ve ikiyüzlü siyaseti yutulsun, yüzüne vurulmasın isteyen ABD’nin PKK nasıl bir ilişkisi var? 1996-99 arasında PKK ile devlet arasında “arabuluculuk” yapan ve PKK’yı etkileyen aktörleri-faktörleri ve süreçleri iyi bilen, “Balıkçı” lakaplı Hür Haber sitesi yazarlarından İlhami Işık ile konuştuk.



Fadime Özkan

Önce bazı hatırlatmalar. Malum PKK’nın Türkiye’de teröre geri dönmesinin bir nedeni de Suriye’de geliÅŸen durumdu. Suriye’de Esed ordusunun bir parçası olan PKK-PYD hem Rusya’dan hem Amerika’dan silah desteÄŸi aldı. Ama PYD’nin federasyon ilanını kimse ciddiye almadı. PYD’ye karşı birleÅŸen 45 Arap aÅŸiretinden baÅŸka. CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan G20 zirvesi için gittiÄŸi Amerika’da Türkiye’nin tezlerini Obama’nın yüzüne de tekrarladı. Sonraki günlerde ABD büyükelçisi ilginç ÅŸekilde PKK’ya “silah bırak” çağırısı yaparken bir yandan da “Türkiye masaya dönmeli” sözü dolaşıma sokuldu. Bunların anlamı ne?

Konunun esası ÅŸu. Bir kere PYD’nin ABD açısından askeri anlam dışında hiç bir deÄŸeri ve önemi yoktur. Yarın askeri durumun normalleÅŸmesi ya da deÄŸiÅŸmesi halinde kendi kendine sönecek bir durum bu. Niçin böyledir? Bir, jeopolitik olarak bu böyledir. Ä°ki, güçler dengesi açısından böyledir. Üç, Suriye meselesinin bu ÅŸekilde devam edemeyeceÄŸinden ötürü böyledir. Jeopolitik olarak Kürtlerin ne herhangi bir yerde sınırları zorlayacak bir durumu ne kabul edilebilir bir durumu var. Bu coÄŸrafya jeopolitiÄŸi Kürtler açısından engel çünkü Kürtler, dört devlet tarafından bölüşülmüş olarak yaşıyorlar. Kürtlerin pozisyonu deÄŸiÅŸtiren herhangi bir olumlu ya da olumsuz diÄŸer ülkeleri de etkiliyor ve davranışları ÅŸekillendiriyor.

BÄ°RLEŞİK KÃœRDÄ°STAN’A EVET DÄ°YEN YOK

Şunu mu diyorsunuz; bir ülkedeki Kürtler siyasi veya askeri olarak gelişim gösterse ve bağımsızlaşma imkanı bulsa bile diğer üç devlet o gelişimi görüp kendisini kapatıyor ve dördünün birleşmesine imkan fırsat vermiyor, öyle mi?

Bu hep böyle olmuÅŸtur. Ä°ÅŸte sadece Irak’ta bir statüsü var Kürtlerin, o da ancak Arap dünyasının ortak kabulüyle evet denildi. 1970 Cezayir anlaÅŸmasıyla Ä°ran Irak arasında varılan bir anlaÅŸma. Ä°ran dahil herkesin evet dediÄŸi ve iç mesele olarak algıladığı bir pozisyondu. Kendisine has yani, ondan evvel hiç müsaade edilmemiÅŸ. Onun dışındaki bütün sınırlar herkes açısından bir savaÅŸ nedeni olarak görülmüş. Ä°ÅŸte Mesut Barzani referandum, bağımsızlık diyor, ne bölgesel ne küresel karşı çıkmayan devlet yok. Herkes karşı çıkıyor. En yakın dostları, ona silah veren, onu uluslararası alanda destekleyen bütün devletler istisnasız böyle bir giriÅŸime hayır diyor.

BAĞIMSIZLIĞIN İMKANSIZLIĞINI EN İYİ ÖCALAN BİLİR

Nedeni ne?

Kürtlerden nefret ettikleri için deÄŸil. Silah veriyorsun, Saddam’a karşı korumuÅŸsun, ABD’nin Körfez müdahalesinde 36. Paralelle korumuÅŸsun da oradaki bir devletleÅŸme ihtimaline ÅŸimdi neden hayır diyorsun? Bir, 1916’da o iÅŸte elle keyfiyetle çizilmiÅŸ sınırları yeniden gözden geçirmeye neden olacağı için. Ä°ki, iki kadim devletin, Ä°ran ve Türkiye’nin sınırlarının deÄŸiÅŸimine toplumsal olarak hazır olmadığı için. PKK Bağımsız BirleÅŸik Kürdistan savından bundan ötürü vazgeçti. Yoksa bu dört devletin herhangi birinde yaÅŸama ÅŸansı bulamıyordu.

KCK NE İÇİN VAR O HALDE?

Dört parçayı “zihinsel ve örgütsel” olarak birleÅŸtiren KCK sözleÅŸmesini ve KCK yapısını nereye koyacağız o zaman?

Bu nereden okuduÄŸunuza baÄŸlıdır. Onlara göre Kürtler bulundukları devlete entegre olmalı. O devletin demokratikleÅŸmesine katkı sunmalı. Böyle diyerek ÅŸimdi bu tuhaf, anlaşılmaz ve iÄŸrenç bir ÅŸeye dönüşen ÅŸiddeti savunabiliyorlar. Biz diyoruz ki bu dört devlet içerisinde silaha baÅŸvurmayacağın tek ülke Türkiye. Ä°ran mı Türkiye’den daha demokratik, Suriye mi, Irak mı daha demokratik? Cevapları “o ülkenin kendi iç meselesi” oluyor. Örgütlenmesi de o. Dört ülkedeki Kürtleri kendi örgütleri ile o ülkenin sınırları içerisinde sisteme entegre etmek. Kağıt üzerindeki formülü bu. Ama özünde bu mu? DeÄŸil. Niyeti sorgulayamıyorsun çünkü sürekli “bizim amacımız bu” diyor.

PYD-PKK’YI KULLANANLAR KÃœRTLERE HİÇ BÄ°R ÅžEY VAAD ETMÄ°YOR

Geçen günlerde Barzani PYD’yi kast ederek “Suriye’deki Kürtler birileri tarafından kullanılıyor ama bu iÅŸ bittiÄŸinde baÅŸlarına ne gelecek bilmiyorum” dedi, neyi kast etti sizce?

Kürtlerin tarihinde bu hep olmuÅŸtur, sorunlara politik olarak yaklaÅŸmadıkları için. Güç sahibi devletlerin kendi mücadelesinde bir ayak ya da silahlı partner olmak dışında bir bakış açısı olmadığı için ÅŸu an Suriye’de yaÅŸadığımız bu. Kürtlerin siyasi pozisyonuna ilk Suriyeliler karşı çıkıyor, Baas rejimi, Esat karşı çıkıyor. Esat’ı bütün gücüyle koruyan Ä°ran karşı çıkıyor. Amerikalılar silahlandırıyor ama onlar karşı çıkıyor. Rusya da karşı çıkıyor. O zaman Kürtler için politik bir gelecek öngörmüyorsunuz ve ne diyorsunuz Kürtlere? Çok iyi savaşçılar.

Urfa’nın ünlü aÄŸalarından biri köylüleri topluyor. Köylülerden biri evine dönünce hanımına sevinçle “Valla aÄŸa dedi ki, oÄŸlun çok yiÄŸit” Kadın baÅŸlıyor aÄŸlamaya. Diyor “sen nasıl sevinirsin, aÄŸa oÄŸlumun ölüm emrini verdi. Ya birilerini öldürecek ya da birileri onu öldürecek”. Kürtleri sadece bu pozisyonda gören bir anlayış var. O pozisyon ortadan kalktığında yok sayılacaksın, çünkü sana bir siyasi gelecek çizen ya da strateji içinde tutan bir akıl yok ki. Olan aklınla da sen düşmanlık politikası yürütmüşsün Türkiye’ye. Dört devlet arasında pozisyonunu deÄŸiÅŸtiren yegane ülke Türkiye. Ne Irak’ın Kürtlere bakışı deÄŸiÅŸmiÅŸ ne Suriye’nin ne Ä°ran’ın.

FEDERASYON Ä°LANINI CÄ°DDÄ°YE ALAN OLMADI

Sadece Kürt sorununa devlet bakışı deÄŸil toplumsal algı ve kabulleniÅŸ de deÄŸiÅŸmiÅŸti Türkiye’de. PKK’ya silah bırakması ve normal hayata dönmesi için imkân verilmiÅŸti. Ama bu tarihi imkanı heba etmeyi seçti PKK. BaÅŸka bir öneri, vaad olmalı. PKK’yı Türkiye’ye saldırmaya, Suriye’de asker olmaya ikna edenler ne vaat etmiÅŸ olabilirler?

Devlet vaat edilmediÄŸi açık. Nasıl 2011’de Diyarbakır’da bir düğün salonunda demokratik özerklik ilan ettilerse Rojava’da da yine öyle bir yerde federasyon ilan ettiler. Böylesine kötü pozisyonda bırakan, ilan edilen federasyon tanımına tahammülü olmayan devletler, devlet mi vaat edecek? Åžu tabloda dünyada oyun bozucu ya da oyun kurucu herhangi bir devletin PYD’ye ayrı bir devlet ajandası yok. Yok öyle bir durum. Tam tersi her platformda biz buna karşıyız diyorlar. Esed rejimi, ÅŸimdilik savaÅŸ sürerken ÅŸu toprak parçasını kullan diyor, strateji gereÄŸi. Yoksa o da karşı. Bu ideolojik bir hastalıktır.

PKK’NIN KÄ° STALÄ°NÄ°ST HASTALIK

PKK nasıl bir ideolojik hastalık halinde?

Kendisinin bir yeri yönetmesi onun için her ÅŸeyden daha deÄŸerli. Kendi vekili, belediye baÅŸkanı var ama yetmiyor ona, illa kendisi yönetecek. Yönetsin ama bataklık olsun, yönetsin içinde insan olmasın, illa üzerinde o haki elbiseyle elinde silahla o yönetecek. Bu çok klasik bir Stalinist duygudur. Bakın Türkiye’deki 70 yıllık sol örgütlere. 70 yıl önce de “devrim” diyorlardı, hala aynı. Dedeler öldü bu diyen, anne, babalar, çocuklar öldü, hala aynı sözdür dedikleri. Çünkü bu bir hastalık. Bu hastalık PKK’da ruh bulmuÅŸ durumda. Onun için 7 Haziran’daki muazzam kazanımı hiç umursamadı. Sorun hak ve özgürlükler olsaydı, Türkiye’deki kazanım bütün coÄŸrafyadaki Kürtlerin durumunu deÄŸiÅŸtirebilirdi ama olmadı. Rojava’da üç kantonun olması mı önemli, Türkiye Cumhuriyeti devletini yönetecek pozisyonda olmak mı? Bu kıyaslamayı dünyanın en aptalı bile yapsa sonuç böyle olmazdı. Bu hareket bu toprakların hareketi deÄŸil. Bu toprakların hareketi olsaydı bu kadar acılarla yoÄŸrulmuÅŸ bir durumun yarattığı kazanıma hayır demezdi. Mesele Kürtlük, mesele hak ve özgürlük deÄŸil, ideolojik hastalıklı kafa.

PKK’NIN TARÄ°HÄ° YALAN TARÄ°HÄ°DÄ°R

Pratikte ÅŸunu görüyoruz: PKK Rojava’da PYD’yi desteklemeyen Kürtleri de sürdü Türkmenleri ve Arapları da sürdü, etnik temizlik yaptı. Kuzey Irak Kürt yönetimine düşmanlık besliyor. Türkiye’de HDP’yi destekleyen Kürtlerin de, desteklemeyen Kürtlerin de evlerini baÅŸlarına yıktı, yurtlarından etti, çocuklarına kıymet vermedi ya kriminalize etti, ya öldürdü. Ajanda ve tercih buysa eÄŸer neden TürkiyelileÅŸme, çoÄŸulculaÅŸma iddiasıyla HDP’yi niye sürdü ortaya? Bu akıl kimin? Bu yanlış hesap kimin o zaman?

Hesap baÅŸtan sona yanlış. Varlığı yanlış hesap üzerine ÅŸekillenmiÅŸ bir örgütten bahsediyoruz. Eskiden Kemalizm’in, resmi söylemin yalan üzerine kurulu bir resmi tarihi vardı. PKK’nın da aynen öyle yalan üzerine bir resmi tarihi var. Bu onu buraya kadar taşıdı. PKK tarihinin yalanlar tarihi olduÄŸunu 7 Haziran’dan bu yana olanlar 40 yıldır görmediÄŸimiz ÅŸeyi gözlerimizin önüne sermiÅŸ oldu. PKK’nın 1980 sonrası Diyarbakır cezaevinde insanlık dışı iÅŸkenceler sonucu kurulduÄŸu yalandır. 80 öncesi PKK tarihinden bilinçli olarak hiç bahsetmiyorlar. Kurulma tarihi yalan tarihidir. PKK kurulur kurulmaz Kürtlere savaÅŸ açmıştır. Darbeye kadar devletle çatışması yoktur. Ama kendisi gibi düşünmeyen kiÅŸi kurum örgüt ve sosyolojik yapıları yok etmek için bütün gücünü sarf etmiÅŸtir. Kürdistani olan her ÅŸeyi yok etmiÅŸtir. Rizgari’ye, diÄŸer Kürt örgütlerine saldırmıştır. Türkiye’de demokrasinin yakın tarihe gelene kadar en geliÅŸmiÅŸ olduÄŸu 77-78 yıllarında yapmıştır. Kürt bölgesinde de sorun yok. Belediyeler Kürtlerde. Seçime giriyor kazanıyorlar, bütün dernekler odalar birlikler kurumlar hepsi Kürt milliyetçi örgütlerin elinde.

PKK SÄ°YASETÄ° Ä°LLA SÄ°LAHLA YAPMA DERDÄ°NDE

Ãœstelik ÅŸiddet olmadan, sorun olmadan?

Aynen. Åžiddet yok, bu örgütler ÅŸiddet kullanmadıkları için de bütün siyasi yapılar onların elinde, yüz binlik bir milyonluk mitingler yapılıyor bölgede. Böyle bir dönemde “hayır ben bunu ille ÅŸiddetle yapacağım”   diyen bir örgüt çıkıyor; PKK. Daha darbe yok. Ama darbe olduÄŸu zaman da PKK ortada yok. Ne zaman çıkıyor ortaya? 1984’te. Darbe dönemi bitmiÅŸ, seçim olmuÅŸ, darbeciler seçime girmiÅŸ yenilmiÅŸ, darbecilerin seçilmesin dediÄŸi isim Özal seçilmiÅŸ. Demokrasiye geçilecek. Ve sen silaha baÅŸvuruyorsun. Devlete saldırıyorsun.

PKK’NIN ARKASINDAKÄ° GÜÇ ABD’DÄ°R

PKK’nın tarihinin ve amaçlarının örtülmesi, ilginç zamanlarda manidar ÅŸekilde ortaya çıkarılması gizli bir ele, bugün kullanılan adıyla “üst akla” iÅŸaret ediyor. Kimdir sizce “o”?

Amerika. O günlerde anti-kuzey konsepti deniliyordu. Rusya’ya Komünizme karşı her yol ve yöntem mubahtır deniyordu. Ve PKK’nın 80 öncesi yok etiÄŸi bütün Kürt örgütler Sovyet yanlısıydılar.

PKK, ÇEKÄ°RDEK ÇİTLER GÄ°BÄ° KÃœRT ASAN Ä°RAN’LA NEDEN MÃœTTEFÄ°K?

PKK da Marksist, Stalinist bir örgüttür?

SaÄŸ örgütlerle kavgası yoktur, sol örgütlere saldırıyor ve önü açılıyor. Bakıyorsun yine ABD’nin bir konsepti var burada. Cihatçı kimliÄŸiyle DAEÅž ile önce Ä°slam’a savaÅŸ aç, sonra ona karşı her yol yöntem mubah de. O kadar tuhaf ÅŸey ki bunu ancak böyle özetleyebiliyorsun. Bu bir operasyon aklıdır. Suriye’de Esat’ı meÅŸru hale getirebilmek için DAEÅž’i var eden Åžii Sünni hattı yaratan akıl. Daha dün BM açıkladı. Dünyada en fazla idam Ä°ran’da. Bu sene idam sayısı 937. En fazla Suudi Arabistan’da derler ama orada 135. Kürtleri çekirdek gibi çitleyen bir devletle kol kolasın. Türkiye’de her ÅŸeyin var, 103 belediyen var, mecliste üçüncü partisin, efsanevi bir lideri olan partiyi hükümet kuramaz hale getirmiÅŸsin. Bölgedeki iki kadim devletten birini yönetecek durumdasın ve bunların hepsini reddediyorsun. Suriye’de Kürtlere kimlik bile vermeyen kanlı bir diktatörle beraber anılmaktan zerre utanmıyorsun. Åžimdi bunu neyle izah edeceksin? Hem çözümden vazgeçtin hem de bu devletin eski devlete dönmesi için mücadele diyorsun.

PKK “SENÄ° ÖLDÃœRÃœCEĞİM” DERKEN NEYÄ° KONUÅžACAKSIN?

Amerika Türkiye’ye “PYD ile iliÅŸkilerini bir daha gözden geçir” diyor. PKK’ya da “silah bırak”. Bunu söyleyen bir koro da var, süreç baÅŸlarken PKK’ya “sakın ha, silah bırakma” diyen. Sizce mümkün mü böyle bir ÅŸey?

Bu pozisyonda, hayır. Bir ışık görseniz o ışığın daha fazla büyümesi için çaba gösterirsiniz. Bu ülke 80 milyonluk bir devlet. Etrafı kan deryası ile çevrilmiş ve bugünkü devletin yaratmadığı, geçmiş devletin devrettiği kötü bir miras var. Öyle olunca her ışığı büyütürsünüz ama kiminle konuşacaksınız? Karşınızda bir siyaset yok ki. Siyasetle konuşulur, müzakere edilir. Karşınızda şunu yapmazsan seni öldüreceğim, bunu yapmazsan seni havaya uçuracağım, bunu yapmazsan kirli ittifaklara gireceğim, bunu yapsan da yapmasan da seni öldüreceğim diyen bir akıl var. Dün yaptıklarımın çare olmadığını anladım diyen akılla elbette konuşulur. Ama burada tam tersi az bile yapıyorum, ben seni devireceğim, benim tek görevim bu, sana acı çektireceğim, bana teslim olacaksın diyen bir yapı var. Beş bin adamım var, ben Kürdüm diyorsun. Niye Kürdüm diyorsun? Devletin de bir milyonluk ordusu var. Türkler de milyonluk orduya müdahale et der. PKK elinde silah var diye haklı olduğunu söyleyen, bu kadar muhakemeyi bile yapamayan bir siyasetle karşı karşıyayız. Bunla konuşulacak bir şey yok.

ÖCALAN Ä°STESEYDÄ° KANDÄ°L’E TAVIR ALABÄ°LÄ°RDÄ°

Çözüm süreci baÅŸlarken Öcalan devlete “Benim HDP ve Kandil üzerinde etkim var, silah bıraktırabilirim” dedi. PKK’ya da “silahlı mücadele dönemi bitmiÅŸtir silahları bırakmaya sınır dışına çıkmaya hazırlanın” dedi Öcalan. Süreç böyle baÅŸladı. PKK da söz verdi ama gördük ki o söz tutulmuyor. Ve gördük ki Öcalan’ın ne HDP ne Kandil üzerinde etkisi yokmuÅŸ. PKK’nın güç bende dediÄŸi bir dönemi yaşıyoruz ve PKK’nın terörden yana bir tercihte bulunduÄŸunu anlıyoruz. Bundan böyle savaÅŸmak için de, ÅŸartlar oluÅŸursa konuÅŸmak için de tek muhatap Kandil, Öcalan öldü öyle mi?

Öcalan çok isteseydi Kandil ona tavır koyamazdı. HDP çok isteseydi Kandil tavır koyamazdı. Ä°radeyi göstermekti sorun. HDP ben Kürt’üm bu oyu desteÄŸi de aldım, deseydi Kandil bunu yapamazdı. Çözüm sürecinin amacı PKK’yı HDP’leÅŸtirmekti, HDP’yi PKK’lılaÅŸtırmak deÄŸil. HDP siyasi iradeyi kurmuÅŸ olsaydı Kandil meÅŸruiyetini yitirirdi. Hem Kürtlerin daha fazla hak ve özgürlüğünü savunup hem devlette temsil kabiliyeti varken PKK ne yapabilirdi. Dolmabahçe’yi hatırlatıyorlar. HDP o tavrı almış olsaydı her gün Dolmabahçe kurulacaktı. Ä°zleme heyetinin başında sen olacaktın. Komik kalıyor yani HDP’nin sözleri. Öcalan açısından da öyle. Öcalan 2013 Nevruz’unda söylediÄŸinin arkasında dursaydı bugün ne ÅŸiddet ne silah olacaktı. Sözlerinin arkasında durmadı.

ÖCALAN SÖZÃœNDEN 2013 HAZÄ°RAN’INDA DÖNDÃœ

Öcalan’ın tüm metinleri sözleri çift dillidir ama Ä°mralı tutanaklarına bakıldığında görülüyor ki süreçte de öyleymiÅŸ. Siz Öcalan’ın tavrını nasıl okuyorsunuz?

2013 Haziran ayından itibaren örgüte “siz kendi durumunuza göre bir ÅŸeyler yapın” diyen bir Öcalan var. Haziran ayına kadar evet ısrarlı silahlar bitsin, çıksın diyor sonra “ben söylüyorum siz kendi durumunuza göre ÅŸey yapacaksınız” diyor.

Haziran 2013 Gezi olayları demek?

Evet, Gezi’den sonra deÄŸiÅŸiyor. Her ÅŸeyi doÄŸru okuması sonucu Öcalan 40 yıldır OrtadoÄŸu’da ayakta kalabilen biri.

BÖLGEDEKÄ° KIRILMA ABD’NÄ°N ESERÄ°

Nasıl bir doğru okuma bu? Gezi bastırılmış bir kalkışma sonuçta, istediğini alamadı tertipleyenler.

Alıp almaması önemli deÄŸil, Gezi’de iktidarı kimlerin hedef aldığı, kimin organize ettiÄŸi önemliydi. 2013’te OrtadoÄŸu’daki bütün kırılmalar ters döndü. 2013 Nisan’da DAEÅž kuruluyor, Hizbullah Suriye’ye giriyor, o efsanevi örgüt Müslüman katiline dönüşüyor. Irak’ta Åžii zulmünün oluÅŸturduÄŸu DAEÅž Suriye’de tam tersine Esat’ı kurtaran örgüte dönüştü. Aynı anda Mısır’da darbe oluyor. Gezi’ye bakıyorsun küresel saldırı. Küresel saldırılar ABD’ye raÄŸmen olabilir mi? Öcalan bunu görüyor “küresel güç, ErdoÄŸan ve AK Parti’yi gözden çıkarmış olmalı”. Nitekim 7 Haziran’da buna bir ölçüde yaklaÅŸtılar. EÄŸer o tarihsel hataları yapmasalardı, muhalefet bu topraklara ait hissetmiÅŸ olsaydı bugün onlar iktidardı ve proje de baÅŸarılmış olacaktı. Ama o ruh, o inanç, o yürek olmadığı için Meclis baÅŸkanını bile beraber seçemediler. Öcalan çözüm süreci baÅŸlamadan iki ay evvel 2012 16 Ekim’de gönderdiÄŸi mektupta “ErdoÄŸan’a saldırı baÅŸlıyor, ben kendi cephemde bunu engelleyebilirim” diyor. Devlet de öngörü sahibi tabi, saldırıların yaklaÅŸtığını görüyor.

KÜRESEL SALDIRI ÖNCESİ PARALEL YALANI

Sürece dair eleÅŸtirilerden biri ÅŸu, FETÖ çevrelerinin daha çok dile getirdiÄŸi: “Devlet PKK’ya karşı tarihinin en baÅŸarılı mücadelesini yürütüyordu ama PKK’nın Türkiye’de ateÅŸkese ihtiyacı vardı. Çünkü Suriye’de savaÅŸacaktı, elemanlarını oraya sevk etmesi gerekiyordu. Türkiye ona bu fırsatı verdi. PKK da Türkiye’ye silah yığdı” deniyor?

Bu kocaman bir yalan. Durum öyle deÄŸildi. Hangi baÅŸarıdan kazanımdan bahsediyorsunuz. 2012’de tam tersi tahrip edilmiÅŸ bir mücadele biçimi vardı. Karakollara çok yoÄŸun saldırıyordu PKK. Her yerde saldırı vardı. Sen bazı yerlerde görünebiliyorsun diÄŸer yerlerde görünemiyorsun. Bir eski gazete yayın yönetmeni ÅŸov olsun diye daÄŸa rakı masasını kuruyor falan. AcizliÄŸi bu kadar göstermeye çalışıyor. Böyle bir dönemde mi büyük baÅŸarılar elde etmiÅŸsin. Devlet artık kimseyi düşman görmüyor, kimseyi ötekileÅŸtirmiyor ama onun güvenlik bürokrasisinin başındaki kesim hala dünkü devletinin temsilcileri. Ä°dris Naim Åžahin’in terörle mücadeleyle ilgili projesi olabilir mi. Yalan bir iddia o.

PARALEL YAPI KCK’YA SIZMIÅž OLABÄ°LÄ°R

2012 sonu aynı zamanda Paralel yapının rengini, niyetini, gözünü kararttığını belli etmeye baÅŸladığı bir dönemdi. Devletin “stratejik noktalarda Paralellerin olduÄŸu bir dönemde terörle mücadeleye devam etmek zafiyet oluÅŸturur, burada durdurayım, kadroları deÄŸiÅŸtireyim, paraleli devletten kazıyayım, PKK’ya daha sonra…” diye bir devlet aklı, siyasi akıl da yürümüş olabilir mi?

Mümkündür. 2009’da KCK operasyonları adı altında aslında ülkenin yarınlarına -yani bugünlerin oluÅŸmasına- yönelik çok kirli bir operasyon yapıldı. KCK operasyonun iki amacı vardı. 1) Kürtlere ÅŸu mesaj veriliyordu; PKK’nın önünü açacak ÅŸekilde, PKK’nın Kürtlere bugün dediÄŸi gibi; “bakın bu devlet hiç deÄŸiÅŸmedi” 2) “Bu devlet asla siyasete müsaade etmez, ancak ÅŸiddetten anlar”. KCK’yı bu yolla yönlendirme kabiliyetini ele geçirmek istedi Paralel yapı.

KCK OPERASYONU PKK’YI RADÄ°KALLEÅžTÄ°RMEK İÇİN YAPILDI

Bunu açmanızı istiyorum. Çünkü Hatip Dicle 2014 yazında kendisiyle yaptığım görüşmede bana “Paralel yapı KCK operasyonlarıyla KCK içine sızmış olabilir, o kadar siyasi tutuklanınca yerlerine kimin geçtiÄŸini bilemez olduk” manasında bir olasılıktan şüpheden bahsetmiÅŸti. Çünkü YDGH Cizre’de ilk hendekleri açmış ve Öcalan’ın “hendekleri kapatın” talimatını bile dinlenmemiÅŸlerdi.

Şöyle düşünün, 2009 gibi bir dönemde var olan tüm kadroları, belediye başkanı, meclis üyesi, tüm siyasi kadroların tasfiye ediyorsunuz. Ateşkesten bir gün sonra yapıyorsunuz hem de bunu. Yerine kim gelecek? PKK bir yandan meşru siyasete devletin tahammülü yok, propagandası yapıyor ve siz onu haklı çıkarıyorsunuz. Bunların yerine daha radikal, daha reşit olmayanlar gelecek. Radikalizm emek gerekmiyor bilinç gerekmiyor çünkü. Siyasi tercüme emek değil silah sıksan bomba atsan referansın bu oluyor. Böyle bir referans, istihbarat örgütlerinin kullanabileceği insanların önünü açar. Bomba atar yakalamazsın, önünü açarsın, hem yerleşirsin hem yönlendirirsin.

ÖCALAN’A ABD’NÄ°N MESAJINI SIRRI SÃœREYYA ÖNDER GÖTÃœRDÃœ

Sırrı Süreyya Önder Gezi’de etkin bir role sahipti. HDP’ye sonradan eklemlenmiÅŸ bir isim olmasına raÄŸmen Ä°mralı’nın heyeti içinde en çok istediÄŸi isim olmayı baÅŸarmıştı. Ama isminin üstü çizildi, bir kaç hafta Ä°mralı’ya gidemedi. Tutanaklarda görüyoruz ki bu esnada Öcalan’a Pervin Buldan eliyle bir not ulaÅŸtırıyor: “Aslında sizin OrtadoÄŸu ve Türkiye’nin demokratikleÅŸmesi için önerdiÄŸiniz ittifak Gezi’de oluÅŸmuÅŸtu, bunu siz göremediniz, Kandil de HDP de pek görmüyor ama ben gördüm” diyor mealen ve bir ÅŸey öneriyor örtülü olarak. Benzer bir bilgiye, kanaate sahip misiniz?

O görüşme trafiÄŸi ile farklı bilgi akışları zaten Sırrı Süreyya Önder ve diÄŸer aktörler üzerinden çok hızlı akmaya baÅŸladı Ä°mralı’ya. Sırrı Süreyya Önder bunu çok iyi de yerine getirdi. Osman Kavala gibi kel alaka birinin selamını ve baÅŸkanlık sitemine karşı duruÅŸunu getiriyor ki bir simgedir Kavala. Bu bir beyaz Türk duruÅŸudur. “Türk sol hareketinin kırgınlığı var” diyor mesela Sırrı Süreyya Önder. Türk sol hareketinin kim olduÄŸunu, arkasında kimler olduÄŸunu biliyoruz. HDP’yi diÄŸerlerini pasif kaldıkları ve Geziye katılmadıkları için itham ediyor. Düşünebiliyor musunuz Öcalan Gezi için “darbe süreci” diyor, Sırrı Süreyya Önder ise -zurnanın son deliÄŸi, çok affedersiniz- “bu yanlış” diyor. Bu kadar saçma bir iliÅŸki. Hangi güçten, iliÅŸki ağından güç alıyorsunuz. Ama o iliÅŸki ağı hala devam ediyor. Farklı kimlikler farklı cephelerle devam eden, ülke içinde meÅŸruiyetini yitirmiÅŸ ama hala bölgesel ve uluslar arası alanda pazarlıkta kullanılan aktörlerle bir iliÅŸki ağı. Öcalan bu ağın ve mesajların ne anlama geldiÄŸini bilir.

Kilit isim Sırrı Süreyya Önder midir?

Tabii ki. Devlet de, beyaz Türkler de, Kürtler de sevdi. Ben hala anlamış değilim onu neden kabul ettiğini. Kürt olmayan bir insanın Kürt meselesinin ana aktörü olması bir utanç zaten. Sadece ana aktör olmakla kalmıyor, müdahale ediyor, özel ilişkilere giriyor. Niçin, kimler için, tuhaf bir durum zaten.

SÜREÇTE CİDDİ YETMEZLİKLER OLDU

Sürecin zafiyeti olarak mı görüyorsunuz bunu?

Tuhaf bir ÅŸeydir bence, ciddi bir yetmezlik oldu. Daha aktif müdahaleci konuma gelememiÅŸseniz yetmezliÄŸiniz vardır. Bu çıktı ortaya. Devletin bu süreçte bir yetmezliÄŸi oldu. Bazen yetmezlik, bazen zarurettir. Şöyle söyleyeyim. Gezi ile beraber bir kırılmanın yaÅŸandığını herkes gördü. Bir kırılma ve o kırılmada uzak durdu PKK. Öcalan o kırılmadan uzak durdu ama geri çekilmeyi de durdurdu. Herkes ÅŸunu okudu orada, PKK Gezi’ye katılmadı. Tamam, katılmadılar ama çekilmeyi de durdurdular.

Benim buna itirazım var. PKK bayraklarıyla, Öcalan flamalarıyla, (belki silahlarıyla) basbayağı Gezi’deydi PKK.

Stratejik olarak katılmadılar ama. Bu böyle okundu –ki bu ciddi bir yetmezliktir. Geri çekilmenin durdurulmasına müdahale edebilecek irade gösterilemedi.

İLETİŞİM KANALLARI ARTIRILMALIYDI

Ne yapılabilirdi de yapılmadı?

Åžimdi. Siz bunu bir tarihi adım, yüzyılın projesi olarak görüyorsunuz. O zaman iliÅŸki ağını Sırrı Süreyya Önder ya da diÄŸerleri gibi insanların yeteneÄŸine niyetine becerisine terk etmemek için baÅŸka adımlar atmalıydınız. Daha fazla iletiÅŸim kanalı olmalıydı, hareket kabiliyetinin daha fazla olabileceÄŸi ortamlar olmalıydı, Oslo’daki gibi.

Nedir yani?

Oslo’da uçakla birilerini alıp götürmüşsün yani. Åžimdi süreci birilerinin insafına terk etmeyebilirdiniz. Ä°mralı’ya giden üç beÅŸ seçilmiÅŸ süzgecine bırakmak yerine çok sayıda iletiÅŸim kanalı ile o mesajın yayılması ve geri dönülemez hale gelmesini saÄŸlayabilirdiniz.

“ERDOÄžAN GÄ°TSÄ°N DE Ä°STERSE MÄ°LYONLAR ÖLSÃœN”

EleÅŸtirilerden birisi de ÅŸu: “süreç boyunca bu kadar silah bomba nasıl girdi mahallelere ilçelere, devlet, valiler, asker polis bunu mu seyretti?” Bu da mı bir yetmezlik sizce?

Yetmezlikler ya iradidir ya zorunluluktan. Bu zorunluluktan. Kadro çok iyi bir kadro deÄŸil. Çözüm sürecindeki silahlanma iradi bir ÅŸey deÄŸil. Çünkü sana ölümcül saldırılar var ve sen sadece kafanı kurtarabilmiÅŸsin. Gövden ayakların her yerin iÅŸgal altında. Ve en kritik yer de o iÅŸgalin en yoÄŸun yaÅŸandığı yer. Bakın GüneydoÄŸu’da o dönemde görevli kamu yöneticileri süreci ihanet olarak görenler ve “ErdoÄŸan gitsin isterse bir milyon insan ölsün” anlayışında olanlar. Polisi, jandarması, emniyet müdürü, savcısı, hakimi, kaymakamı, valisi hepsi öyle. ErdoÄŸan gitsin de binlerce insan ölsün kafasındaki insanlar PKK’ya karşı mücadele eder mi? Etmez.

SÜRECİ HEM PKK, HEM FETÖ SABOTE ETTİ

Operasyon yapma yetkisini askerden alınıp valiye veren irade Hükümete ait ama?

Bu hangi amaçla yapılıyor ama? Geçmişte hem askerler üzerinde oluşturulan algı hem kendi öz tavırları böyle bir karar almayı zorunlu kıldı. Tarla sürülmüş. Diyelim bomba sevkiyatı oldu. Siz devletsiniz. Bunu nasıl ispatlayacaksınız? Ya polisiniz gidecek, köyse jandarma gidecek, istihbarat gidecek. Polisiniz jandarmanız gidiyor, diyor öyle bir şey yok. Savcınız diyor, öyle bir şey yok.

Ä°yi de her yerde mi oldu bu?

Tartışıldı zaten. Ama eksik. PKK vergi alıyor, PKK çocukları dağa kaldırıyor, PKK yol kesiyor, mahkeme kuruyor, bunlar tartışıldı. Ama silah nedense hiç gündeme gelmedi. Bu birileri tarafından özenle kaçırıldı gündemden. Kim mi? Kim buna ihanet süreci diyorsa, kim Erdoğan gitsin bu memleket yansın diyorsa onlar. Yoksa bu şehirlere kedi gelse haberiniz olur. Sadece çözüm sürecinde değil daha evvel de olan bu. Ama süreç asla başarısız olmamıştır.

PKK bu sayede meşru olabilecek bütün donelerini kaybetti. Siyaseten yenildi. Hiç olmamış bir şey oldu, devlet meşru pozisyonda kaldı. Devlet 40 yıllık bu mücadelede hiçbir zaman meşru pozisyona gelmemişti. Bunun bir sürü nedeni var. Ama bu oldu bu defa. Nasıl oldu? Operasyonlarda kullandığı dil, yöntem ve hedeflemesiyle oldu. PKK kırk yıllık süreçte hiç olmamış şekilde ilk kez şehir içine girdi, gaddarca bir yönteme başvurdu. Devlet eskisi gibi olsa böyle bir örgütü bulunduğu yerde yok eder. Eğer derin devlet olsaydı, üç günlük işti.

KÃœRTLER PKK’NIN GERÇEK YÃœZÃœNÃœ Ä°LK KEZ BU KADAR NET GÖRDÃœ

Bahçelinin dediği gibi taş taş üstünde, baş baş üstünde kalmayacak yöntemiyle?

Aylarca sürdürmezlerdi. Ä°ÅŸte büyük ÅŸehrin bir ilçesinde bakıyorsun bir tarafta hiçbir ÅŸey yok, hayat devam ediyor, bir yanda hendekler. En yoksullar, acıların sönmediÄŸi, iÅŸsizliÄŸin kol gezdiÄŸi yerlerde. Nerede yoksulluk varsa orada ÅŸiddet var. YoksulluÄŸun renginin deÄŸiÅŸtiÄŸi yerde yok. Miting oluyor oy veriyor ama ÅŸiddetle iliÅŸkisi yok. Bunu çok iyi bilen bir devlet var bugün ve sabrediyor bedel ödüyor. Ama ÅŸunu da yakalamış, Kürtler de devlet de görüyor bunu: “Sen siyaseten beni yönetebilirdin, ÅŸimdi beni öldürüyorsun”. Ben sana demiÅŸim ki “gel beni yönet”. Sen diyorsun ki “hayır ben seni öldürdükten sonra yöneteceÄŸim”. Bunu Kürtler de gördü, Türkler de, herkes gördü. Bu PKK açısından Türkiye’de sürdürülebilecek bir ÅŸey deÄŸil.

Ama bakın sürdürüyor!

Onun için abuk sabuk on tane, komÅŸusunu tanımayan örgütle iÅŸ birliÄŸine girdi PKK. Bir yere bomba atmasa, insan öldürmese 80 milyonluk ülkede siyaseten sinek vızıltısı dahi olmayan yapılar bunlar. Buna kadar düşen bir PKK’dan bahsediyoruz.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.