Sosyal Medya

Düşünce Platformu

İki isim: Hayri KIRBAŞOĞLU Ali TÜRKCAN iki anlayış: Bilimcilik, Kemalizm

Hala milletimizle beraber okumuşlarımızın da özgürleşeceği umudumu diri tutsam da; yaşanan bazı örnekler var ki bu konudaki umutlarımızı gölgelemektedir.



Hüseyin Besli - Akşam

Bir kez daha 15 Temmuz’u anlamlandırmaya ve tanımlamaya çalışırsak, daha önce de söylemeye çalıştığımız ÅŸekliyle;

15 Temmuz gecesi halkımız yüzyıllardır süren esaret zincirini kırarak özgürleşmiştir.

Ancak milletimizle beraber okumuşlarımızın da özgürleşip özgürleşmediklerini şimdiden belli değildir. Onu zaman gösterecektir. Umarız ki milletin bir ferdi olarak okumuşlarımızda özgürleşirler. Zira onların durumu büyük ehemmiyet arz etmektedir.

Şöyle ki; büyük kalabalıkların yapacağı işler anlıktır ve belirli kıstaslarla sınırlıdır. Halkın anlık olarak ortaya koyduğu iradeyi sürdürmek uzmanların işidir.

Bir orman düşünün, yıllarca süren söylencelerle içinde ejderhaların ve canavarların bulunduğuna inanılan, buraya kimse girmeye cesaret edemiyor.

Bir gün insanlar toplanıyor, el ele tutuşuyor, omuz omuza saf oluşturarak ormana dayanıyor, içerilere giriyor, ne ejderha çıkıyor ne canavar. Halk korkuyu ortadan kaldırıyor, ancak ormanı aydınlatmak ve orman içinde sağlıklı yollar kurmak kalabalıkların işi olamaz. İşte onu konunun mütehassısları yapar/yapmalıdır. Onlarda okumuşlarımız arasındadır.

2

Hala milletimizle beraber okumuşlarımızın da özgürleşeceği umudumu diri tutsam da; yaşanan bazı örnekler var ki bu konudaki umutlarımızı gölgelemektedir.

Bu hususta iki örneği sizlerle paylaşmak isterim.

Birincisi, Hayri Kırbaşoğlu, bir ilahiyatçı.

İkincisi, Ali Türkcan, eski subay, bir Kemalist.

Daha yakından baktığımızda;

Hayri KırbaÅŸoÄŸlu’nun, çıktığı bir televizyon programında, hiç kimsenin bilmediklerini bilen bir süperman edasıyla; 90 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nin yaptıklarını ve 30-40 yıldır örgütlenen FETÖ’cülerin varlığını es geçerek, bütün suçu mevcut iktidara yüklemesi bir tarafa; zihni anlamda ortaya koyduÄŸu bir tablo var ki kelimenin tam anlamıyla ibretlik.

KırbaÅŸoÄŸlu’ya onca kasıntısına ve onca üzerinde taşıdığı akademik unvana raÄŸmen, zihninin nerelerden beslendiÄŸinin ve neye ram olduÄŸunun farkında deÄŸil, ya da insanları gerçekten aptal zannediyor.

Batı medeniyetinin kurucu unsurlarından sayılan Protestanlığa ait hermenötik okuma takıntısı içinde;

Aydınlanmacı Batı’nın ürettiÄŸi ‘bilim’i dinin yerine koyuyor ve bu dine kayıtsız ÅŸartsız mümin oluyor ve de bu teslimiyetin ne büyük bir bağımlılık olduÄŸunu fark etmiyor.

Bu yeni ‘din’in, bütün dinleri ezip geçen, totaliter, baskıcı, acımasız ve insanları kayıtsız ÅŸartsız teslimiyete çağıran vasfını görmüyor anlaşılan.

Mesela; Ä°slam’da insanları çağırır ama çaÄŸrı mesajının yanına ‘dinde zorlama yoktur’, ‘dileyen; anladım itaat ettim der, dileyen; anladım inkar ediyorum der’ gibi seçme hakkını muhafaza ederek insanları çağırır.

Bilim dini ise bila kaydu ÅŸart itaat ister.

Siz; düşünebiliyor musunuz, dünyanın neresinde olursa olsun, hangi dine hangi ideolojiye mensup bulunursa bulunsun, bugün birisinin çıkıp ta ‘ben bilime karşıyım’ demesi mümkün müdür?

İkinci örneğimize gelince;

Ali Türkcan isimli, Ergenekon davasında 3,5 yıl hapis yatmış, ordudan ihraç edilmiş SAT komando komutanı bir subay.

Ä°lk çıktığı televizyon programında, Ergenekon, Balyoz sürecinde çocuÄŸunun üzerinden yaÅŸadıklarını anlattığında haklı olarak ilgi odağı oldu. O programda diyordu ki ayrıca; “üç buçuk yıl hapis yattım ama kimseye karşı öfkeli deÄŸilim, kızgın deÄŸilim” vs. Bu tavırlarıyla da bir SAT komandosundan beklenmeyecek kadar munis, sevecen, hümanist bir profil çiziyordu.

Ancak daha sonra baÅŸka bir programda, baÅŸka bir konuÄŸun “bu meseleleri konuÅŸurken, ordunun darbeci geleneÄŸini anlamak babında Kemalizm’i de tartışmalıyız” mealindeki konuÅŸması üzerine o munis ve hümanist adam uçup gitti, yerine aÄŸzından salyalar saçarak, bilindik, basma kalıp ifadelerle Kemalizm’in savunuculuÄŸuna soyunması bir tarafa; muhatabına “ÅŸu anda seninle aynı mekanı paylaşıyor olmaktan utanıyorum” diyerek içindeki canavarı ortaya koyan birisi geldi.

3

Görüldüğü gibi, örneklerimizden birisi dini alanı, diÄŸeri ise seküler dünyayı temsil etmekte. (Ä°kisi için de ‘güya’ kaydını düşmemizde fayda var) Ancak mahiyet olarak ikisinin söylediklerinde bir fark yok.

Birisi din adına 1400 yıllık yaşanmışlığı ve bu süre içinde meydana gelen tüm zihni ve fikri faaliyetleri yok sayıyor, öteki de sekülerizm adına aynı şeyi yapıyor, bizi millet yapan değerleri inkar ediyor. Farkına varmadığı kısıtlı zekası ile zaten millet olmamızı sağlayan tüm değerleri dünyamızdan kovmakla maruf Kemalizm güzellemesi yapmakla hala toplumun üst katmanlarında yerinin hazır olduğunu zannediyor. Daha da kötüsü kötü bir Batı ajanı olduğunun farkında olmadığını ortaya koyuyor söyledikleriyle, tavrıyla.

Peki, haksız mıyız okumuşlarımıza dair şüphelenmekle.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.