Sosyal Medya

Makale

Hicret Bilinci

Yine yeni bir hicri yılın heyecanı üstümüzde… Ancak hicran yüklü heyecanlar…

Hicri 1435 yılı geride kaldı, 1436 yılını idrak ettik… Acılar, umutlar, kanlar, kahırlar, kıyamlar, kıyımlar, katliamlar, kutlamalar, korkular, kopuÅŸlar, kalkışmalar iç içe… üst üste… yoÄŸun ve yorgun yıllar akıp gidiyor…

Her yeni bir hicri yıl yeni muhaceratlarla bizi yüz yüze bırakıyor… Tehcir, taciz, tecavüz, tehdit ve tehlikeler bir türlü bitmek bilmiyor… Anlıyoruz ki her daim hicreti yeniden yaşıyoruz…

Yeni hicri yılda yine bombalarla, füzelerle vurulduk…

Bir hicret sabahında iÅŸbirlikçi ihanetin başı Esed çeteleri Rasulayn’a ateÅŸ yaÄŸdırırken aynı saatlerde Siyonist caniler de Gazze’ye kan kusuyorlardı…

Kanlı hicret sabahlarına uyandık…

Hicri yılımız yine hicran yılı oldu… Hüzün yılı oldu…

Bizim hicret hikâyemiz hiç bitmeyecek gibi…

Muharremde Müslümanların harem-i ismetine yönelik tecavüz ve tahakkümler bitmek bilmiyor…

Anlıyoruz ki, hicret tarihte olup bitmiÅŸ bir olay deÄŸildir… Hicret, tarihi, ticari ve turistik bir seyahat deÄŸilmiÅŸ… Dünyayı Müslümanlara dar kılmak isteyen müstevli ve müstekbir güçlere karşı onurlu bir çıkışın adıymış… Allah’ın arzının geniÅŸline inanan Allah’ın kullarının O’nun adına varolma ve O’na adanma bilincinin tecellisi imiÅŸ…

Hicret, zorluklar, imkânsızlıklar karşısında sızlanmak ve ÅŸikâyetlenmek yerine, yeni kapılar aralamak, yeni imkânlar üretmek için harekete geçmenin adıymış… ÇaresizliÄŸi kader bilmek yerine, kararlı adımlarla umuda uzanmak ve umut olmakmış…

Hicret, zulmün tahakküm ve tasallutu altında “hiçleÅŸmemek” için “varoluÅŸ” mücadelesini farklı zeminlerde sürdürme kararlılığıdır… Yani kölece bir teslimiyetin yerine özgürce bir tercihe gitmektir…

Hicret ruhunu yeniden kuÅŸanmak bizi eÅŸyaya, maddeye, metaya, dünyaya bağımlı olmaktan kurtaracak ulvi, gaybi, derunî, uhrevi hedeflere taşıyacaktır…

Sadece mekânsal hicretleri konuÅŸmuyoruz, müteal bir hicret arayışındayız… Zihinsel, düÅŸünsel bir hicrete de muhtacız… Cahili, beÅŸeri, hevai tüm olumsuz etkilerden arınıp vahyin berrak iklimine intikal etmemiz, düÅŸünce kodlarımızı yeniden formatlamamız gerekiyor…

Hayatın içinden, kirli, bulanık yaÅŸamlardan; arı, duru, diri, dik bir duruÅŸa geçiÅŸ yapmamız zorunluluk arzediyor…

Pislikten hicret et.” (Müddessir-5)

Nefsi emmare”den, “kalb-i selime” hicret zamanı…

Mehcur bıraktığımız Kur’an’a hicret vakti…

Hicret aynı zamanda bir içsel devrimdir… Kur’anî bir dönüÅŸümdür… Derunî bir fetihtir… Rabbani bir açılımdır… Tevhidi bir atılımdır… Münkere, ÅŸerre, ÅŸirrete, ÅŸeytani ÅŸenaatlere karşı ÅŸuurlu bir tercihtir…

Racim’e raÄŸmen Rahim’e yönelmektir…

Rahata yenik düÅŸmeden rahmete uzanmaktır…

Hicreti tanımlamak kolay peki ya yaşamak?

Acaba 1436 yılında Müslümanları nasıl bir hicret bekliyor? 1436 yılının Kerbelası hangi coÄŸrafyada?

Bu Muharrem’de biliyorum yine Hz. Hüseyin’in yasını tutacağız… Peki ,Yezid’le iÅŸ tutanlara ne diyeceÄŸiz?

Yezid’in tarihin bir döneminde yaÅŸamış tarihte kalmış bir figür olmadığını biliyoruz, o halde çaÄŸdaÅŸ Yezidlere nasıl bir tepki vermeyi düÅŸünüyoruz?

Hüseyni can’ın misyonunu nasıl canlı tutabileceÄŸiz, sizce?

Kerbela’nın Suriyecesini, Gazzecesini, Arakancasını iliklerimize kadar yaÅŸamıyor muyuz?

Peki bize düÅŸen nedir?

Åžehidlerin çetelesini kaydetmek midir? Matem tutmak, ağıt yakmak, ezgi söylemek midir? Yoksa yorum yapmak mıdır?

Oluk oluk akan mazlumların kanı üzerinden komplo teorileri üretmek midir?

Veya sadece gıyabi cenaze namazları kılmak mıdır?

Kermes katkıları ile yüreÄŸimize su serpmek midir?

Komuoyunu harekete geçirecek etkinliklerde bulunamaz mıyız? Sivil bir inisiyatif oluÅŸturarak siyasiler üzerinde etkili olamaz mıyız? MaÅŸeri vicdanı ayaÄŸa kaldıracak bir eylemlilik planı üzerinde duramaz mıyız?

Hadi diyelim Suriye konusunda, siyasi boyut konusunda kafalar karışık? Peki yaÅŸanan bunca katliamlar karşısında insanî boyutla ilgili hangi bahanelere sığınacağız? Topyekun bir halkın yok ediliÅŸi ile karşı karşıyayız…

Suriye üÅŸüyor… Gazze yanıyor… Sınav büyüyor…

Geçen yıl Suriye direniÅŸ hareketinin öncü isimlerinden Ä°maduddin RaÅŸid Humus’daki annelerin çetin kış ÅŸartlarında çocuklarının narin bedenlerini gazete sayfaları ile dondurucu soÄŸuktan korumaya çalıştığını söylemiÅŸti…

Hiç olmazsa bir battaniye… Bir ısıtıcı… Bir dua, diyorum…

           BirleÅŸmiÅŸ yüreklerimizle engelleri aÅŸabiliriz…

MÄ°LAT GAZETESÄ°

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.