Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

Bütün insanlık Tanrı’yı inkar etse, gerekçe gösterdiğiniz kötülükler ortadan kalkacak mı?

Ateistler, deistler ve bilimi din gibi gören çevreler sürekli sordukları sorularla dindar kesimi zorlamayı ve özellikle gençlerin kafasını karıştırmayı hedeflemektedirler. Soruların kimisi “din bir tane ise neden birden çok mezhep var?” gibi basit ama bilgisiz kimselerin aklını çelmeye yönelik, kimisi “Allah evreni yarattı peki Allah’ı kim yarattı?” gibi absürt, kimisi Tanrı’ya inanmadıkları halde Allah’ı sorgulayan, ona konum biçmeye çalışan veya dinin inanç ve ibadetlerini kafalarına göre dizayn etmeye çalışan bir ukalalıkta, kimisi aslında insanlığın tümünü ilgilendiren, dolayısıyla kendilerinin de cevap vermesi gereken sorular, kimisi ise doğal ve geleneksel olan her şeyi sorun olarak gören normal dışı bir psikolojinin yansıması… Dayandıkları iki temel argüman var: birincisi kötülük problemi, ikincisi ise evrenin zaten işlediği dolayısıyla bir Tanrı’ya ihtiyaç duymayacağı. Madem onlar hep bize soru soruyor ve cevap istiyorlar. Biraz da biz soralım…



1.     Bütün insanlık Tanrı’yı inkar etse, gerekçe gösterdiğiniz kötülükler ortadan kalkacak mı? Kalkmayacaksa,  o takdirde sonucu olmayan, anlamsız ve absürt bir soru sormuş olmuyor musunuz? Sizin kötülüklerin ortadan kalkmasına yönelik uygulanabilir ve sonuç alıcı bir öneriniz var mı?
2.     En azından inananlar dünyadaki kötülüklerin cezalarının öte dünyada verileceğine ve mağdurların ödüllendirileceğine inanmaktadırlar. Siz, Tanrı’yla birlikte ahreti de inkar ettiğinize göre, bu dünyada kötülük yapanların zulümlerine nasıl bir ceza, mağdurlara yönelik nasıl bir telafi düşünüyorsunuz? Çünkü zalimlerin birçoğu dünyada adalete hesap vermeden ölüp gitmektedirler. Bu düşünceyle sizler, zalimlere karşı bir çaresizlik psikolojisi ürettiğinizin farkında mısınız?
3.     Evrenin büyük patlamayla (big bang) kendiliğinden var olduğunu iddia ediyorsunuz. Büyük patlamadan önce ne olduğunu açıklayabilir misiniz?
4.     Büyük patlamayı gerçekleştiren neden neydi? Büyük patlamaya konu olan evrenin maddesi nasıl meydana geldi? Kendiliğinden var olduysa, kendiliğinden var olan bir madde, nasıl oldu da patlama aşamasına geldi? Her olgu ve olayın neden-sonuçiçinde gerçekleştiği evrende bu patlama için de bir neden gerekmez mi?
5.     Bilimsel teoriler, deney ve gözleme dayanmalıdır. Big bang teorisinin gerçekliğine dair gerçek boyutta bir gözlem ve deney yapılmış mıdır? Böyle gerçek ve evren boyutunda bir deney ve gözlem yapmak mümkün müdür? Yoksa iddia edilenler, küçük boyutlu temsili deneylerden yola çıkılarak geriye dönük ortaya konulmuş bir varsayım mıdır? 
6.     Büyük patlama sonucu kaos haline gelen evrenin maddesi, nasıl oldu da büyük bir düzene dönüştü? Yoksa evren maddesinin içinde dönüştürücü içkin bir gücün var olduğuna mı inanıyorsunuz?  
7.     Evrende bu kadar çeşit varlık nasıl planlı bir oluşum gerçekleştirdi? Galaksiler, güneş sistemleri, gezegenler, gezegenlerin uyduları ve gök taşları hepsi bir patlamanın sonucuysa, bütün bu öğelerin gök taşları gibi evrende başıboş olması gerekmez miydi? Bütün bu evren unsurlarından bazısını güneş, bazısını gezegen ve bazısını adeta başıboş göktaşı haline getiren neden nedir? Bütün bunlar, hiçbir neden olmaksızın mı meydana gelmiştir?
8.     Eğer evren kendi kendine var olduysa ve işliyorsa, neden kendi söküğünü dikemiyor. Neden türlerin yok oluşunu durduramıyor ve ozon delinmesi gibi olayları önleyemiyor veya tamir edemiyor?
9.     Yapılan onca bilimsel araştırmaya ve gelişmeye rağmen evrende Dünyadışında bir yaşam alanı henüz keşfedilememiştir. Koca evrende sadece küçücük dünyanın yaşam alanı olmasını nasıl açıklayabilirsiniz?
10.  Dünyada bu kadar çeşitlilik nasıl meydana gelmiştir? Neredeyse dokunulmaz iman konusu haline getirilen pozitivist ve ilerlemeci tarih anlayışına göre ilkelden gelişmişe doğru bir ilerleme olduğunu iddia ediyorsunuz. Bu ilerleme neden bazı varlıkların yok oluşuna sebep olurken bazılarını bıraktı? Bu seçme işi rastgele mi oldu, yoksa bir planın parçası mıydı?
11.  Koca koca dinozorları üreten evren neden onların yok olmasına göz yumdu? Evren kendi ürettiği çocuğunu yiyen büyük bir canavar mı? Bir gün gelip biz insanları da yiyecek mi? Bir gün ürettiklerinin tamamını tüketip gerisin geriye tekrar kaos ve ilk ham maddesine dönüşecek mi? Böyle olup olmayacağına dair elinizde bilimsel bir veri var mı?
12.  Bilimin geliştirdiği gemiler ve silahlarla denizlerin en büyük varlıkları olan balinalar yok olma tehlikesiyle yüz yüze geldi. Evren kendi ürettiği bu nadide varlıkların yok edilmesine neden izin veriyor? Tükenen bu varlıkların üremelerini neden hızlandırmıyor?
13.  Doğa türlerini hızla kaybediyor. Bu tükenişi bilimin ürettiği silahlarla gerçekleşiyor. Bu nasıl acımasız bir evren ki ürettiği türlerin yok olmasına göz yumuyor. Hem de ürettiği insanın ürettiği bilimle bütün bunlar gerçekleşiyor. Bütün bu türlerin yok olmasının en büyük nedeni olan insan gibi acımasız bir varlığı evren neden üretti? Evrenin, canavar insana vereceği bir ceza yok mu? Dünyadaki bu adaletsizlik ve haksızlıkların bedeli asla ödenmeyecek mi? Herkesin yaptığı yanına kar mı kalacak? 
14.  Neden doğa son derece sevimli ve ot yemek dışında çevresine hiç bir zararı dokunmayan ceylanın etiyle beslenen vahşi hayvanlar üretmiştir? Neden bu doğa bütün bunları öldüren, tüketen ve nesillerini yok eden insan gibi daha vahşi bir varlığı üretmiştir? Dünyadaki her şey bu şekilde birbirini tükettiğinde sonuç ne olacaktır? Boynuzsuz koyun, boynuzludan ne zaman ve nasıl hesap soracaktır?
15.  Evren insanı değil de hayvanları akıllı üretseydi, acaba daha iyi bir dünya olur muydu? Acaba onlar da insanın türünü yok eder miydi?
16.  Uzayda yaşam alanı arayan insan, acaba oralarda da dünyada yaptığı tahribatı yapabilir mi? Uzayın uydu çöplüğüne dönüştüğü belirtiliyor? Bu çöplük genişleyerek uzaydaki doğallığa zarar verebilir mi? Neden evren tahripkar insanın uzaya çıkmasını engelleyecek bir mekanizma üretmemiş?
17.  Yüzyıl öncesinde ateistler evrenin mükemmel bir makine olduğunu asla bozulmayacağını ve durmayacağını iddia ediyorlardı. Bununla dindarların kıyamet inançlarının boşuna olduğunu söylüyorlardı. Neden şimdilerde telaş içinde yeşil politika ve slogan üretme derdine düştüler?
18.  Bilimin ürettiği nükleer enerji santrallerinden sadece bir kısmı patlasa, dünyadaki bütün canlılar yok olabilir? Bilime inanan sizlerin, bilimin insanlığı getirdiği bu büyük soruna dair gerçekçi ve uygulanabilir bir çözümünüz var mı?
19.  Bilimin ürettiği atom bombası, Japonya’da iki şehrin bütün canlılarını yok etti. Atom bombasını üreten bilim; ölen çocukları, kadınları, yaşlıları; hiçbir şeyden haberi olmayan hayvanları, dünyanın yeşil örtüsü bitkiler arasında hiç ayrım yapmadı? Oralarda hala devam eden nükleer etkileri ortadan kaldırıp hastalıklarla boğuşan onca insana daha iyi bir dünya sunabilir misiniz?
20.  Dünyanın en kanlı ve en tahrip edici savaşı II. Dünya savaşıydı. O savaşın tarafları arasında hiçbir din devleti, devletlerin başında da dindar kimlikli kişiler yoktu. Savaşan devletlerin liderleri Hitler, Stalin ve Mussolini gibi dinî duyarlılığı olmayan, profan, ateist ve pozitivist anlayışlı insanlardı. Bu savaşta  en az 60 milyon civarında insan öldüğü tahmin edilmektedir. Bu vahşet bütün zamanların rekoruydu. Dünya tarihi boyunca bütün savaşlarda verilen toplam kaybın daha üstünde bir insan kaybı söz konusuydu. Savaş esnasında yok olan hayvanların miktarını ve tahrip edilen doğanın boyutlarını tahmin etmek ise imkânsız. Bütün bunların hesabını kime ya da kimlere soracağız? Bütün bu vahşeti yaşatanlar hiç hesap vermeyecek ve sadece ölmekle kurtulmuş mu olacaklar?
21.  Hitlerin gaz odalarında boğdurduğu Yahudilerin arta kalanlarının birçoğu “Holokosttan sonra kim Tanrı’ya inanır ki?” diyerek ateist oldu. Çünkü onlar kendilerini “Tanrı’nın çocukları” biliyorlardı. Holokost onların bu inançlarını kökten sarstı. Tanrı’nın çocuklarına sırt döndüğünü ve gaz odalarında zehirlenmelerine seyirci kaldığını düşündüler. Onlar da Tanrı’ya sırtlarını döndüler akıllarınca. Bu, bir kaçış mıydı? Kendileriyle ve tarihleriyle yüzleşme korkusu muydu? Günümüzde Filistinlilere uygulanan Hitler benzeri vahşeti görmezden gelme veya bu vahşi yükten kurtulma ve kaytarma çabası mıydı? Buna göre ateizm bu gibi gerçeklerden kaçış ve sorumluluktan kaytarma sığınağı mıdır?
22.  İktidarlarını din üzerinden kotarmaya çalışan birkaç krallık ile ırkçılığı ideoloji haline getirmiş olan İsrail dâhil bu gün dünyada tamamıyla din kurallarıyla idare edilen devlet yok gibidir. Bu gün insanlar dünden daha mı mutludurlar?
23.  Siyonizm ideolojisinin önderlerinin dinden uzak ve hatta ateist oldukları bilinmektedir. Acaba ateizm ve deizm, ırkçılığın ve faşizmin merdiveni veya payandası mıdır? 
24.  Bugünün dünyasının kan gölüne dönmesine o muhteşem bilim, neden hala ürettiği teknolojilerle katkı sağlamaya devam etmektedir?
25.  Profan yöneticilerin hâkim olduğu bugünün dünyasında neden ölümcül hastalıklarla baş etmek için harcanan para, silah teknolojisi geliştirmek için harcanan paradan çok daha az?
26.  Neden ölümcül hastalıkların ilaçları bu kadar pahalı? Acaba bilim ve bilim adamları insanların çaresizliklerini istismar mı ediyor? Bilim yuvaları olan tıp fakültelerinde ve araştırma hastanelerinde tedaviler neden bu kadar pahalı? Yoksa bilim sadece belli kesimin yani seçkin tabakanın konforunu sürdürme aracı mıdır?
27.  İnsan kaçakçılığı ve organ mafyası organizasyonlarını dindarlar mı yoksa dinden uzak olanlar mı kurup yönetiyor? Organ mafyasının iş gücünü üstlenen doktorları, neden yaptıkları profan yemin ve bilim engelleyemiyor?
28.  Komünist ve sosyalist devletlerde olduğu gibi ateist anlayışta olanların kurdukları yönetimler neden hep baskıcı, dayatmacı ve mağdur edici oldu? Demirperde yıkıldığında komünizm ideolojisinin hâkim olduğu ülkelerde ahlaksızlık, rüşvet, sefalet, gerilik ve ciddi anlamda gelir dağılımı eşitsizliği görüldü. Eşitlik sloganı ile iktidara gelen bu ateist ideoloji neden insanı refaha ve mutluluğa götüremedi? 
29.  Hümanizm adı altında insanı öne çıkaran ateistler neden insanlığın uğradığı krizleri görmezden geliyorlar? Afrika, Asya ve Güney Amerika sömürgeleştirilerek yoksullaştırılırken neden bu ateistler o bölgeleri geliştirecek ve refaha eriştirecek bir formül üretemediler? Anılan bölgelerde kurulan ateist komünist yönetimler, neden o bölgelerin mağduriyetini artırmanın ötesinde bir katkıları olmadı? 
30.  Ateist komünist Çin’de işçi ücretleri ne kadardır? Neden batılı büyük teknoloji firmaları bütün ürünlerini orada üretiyor? Acaba ateizm ve komünizm, sömürücü kapitalizmin hizmetine gariban insanları ucuz işçi olarak sunma araçları mıdır?
31.  Neden gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin ateistlerinin kıblesi, kapitalist Avrupa ve Amerika’dır. Acaba ateistler insanlığı ezen, horlayan ve sefalete sürükleyen komünizmde aradığını bulamayıp dümeni sömürgeci kapitalizme mi çevirdiler?
32.  İnsanlar uyandı, sömürülen mallarının ve çalınan değerlerinin peşine düştü. Asya ve Afrika’daki insanların yöneldiği yer Avrupa; Güney Amerika insanlarının yöneldiği yer ise, ABD ve Kanada… Ortaya çıkan bu kavimler göçünün sebebi nedir? Sebep, bilim araç kılınarak insanların sömürülmesi olabilir mi? Bu ülkelerde kurulan ateist komünist yönetimlerin insanları hayal kırıklığına uğratması olabilir mi?
33.  Bilimin bu kadar geliştiği ve profan ve pozitivist anlayışın güçlü olduğu Avrupa ve Amerika da intihar olayları neden bu kadar yüksek? Neden bu ülkelerde psikiyatristlere başvuru oranı yükselen bir seyir izliyor? Neden bilim ve profan hayat, insanı rahatlatamıyor, aksine strese sokuyor?
34.  Sefaletin doğuda, refahın batıda olduğu tezi yıllarca işlendi. Hatta dinlerin gelişmeye ve refaha engel olduğu iddia edildi. Gelişmiş ülkelerin girdiği kriz ve insan trajedileri nasıl izah edilebilir?  Yapay refahı sürdürmek için mafyavari yöntemlerle zengin petrol ülkelerinin nasıl haraca bağladığının açıkça görüldüğü günlerde yaşıyoruz. Demek ki, zenginlik ve refah biraz da sömürü, şantaj ve dayatma işiymiş. Siz ateistler bu gerçeklerle ne zaman yüzleşeceksiniz?
35.  Ateistler ve deistler, dinlerle ilgili yalan-yanlış beyanlardan ne zaman vazgeçecekler? Bu günlerde deist olduğunu iddia eden bir kişi, “dinler bu dünyada refahı gerçekleştiremez, çünkü onlar refahın ahirette olduğuna inanırlar” diye bir yalan ve yanlışa imza attı. Başkalarının ahlaksızlığını sürekli diline dolayan ateistler ve deistler ne zaman kendi ahlaksızlıklarını görmeyi düşünüyorlar?
36.  Devletler, toplumlar ve insanlar olarak hayatın akışı bütünüyle internet ağına bağlanmış durumdadır. İnternetin çökmesinin ya da büyük ölçekli bozulmasının getireceği boşluğu veya psikolojik yıkımı giderecek bir alternatif çözümü var mıdır bilimin?
37.  Bin yıllar öncesinin mermer ve taşlara yazılmış yazıları günümüze kadar ulaşmıştır. Acaba bilim ürettiği çiplerdeki bilgiler bin yıl sonrasına garantili bir şekilde iletilebilecek mi? Bilim neden gittikçe ömrü kısa ürünler üretiyor? Neden sürekli aldığımız teknolojinin değiştirilmesi yönünde baskı görüyoruz? Bilimle hayatımız rahatlıyor ve kolaylaşıyor mu, yoksa bir labirentin içinde sürekli koşmaya mı zorlanıyoruz? 
38.  Bilim bizim sömürülmemiz için bir araç olarak mı kullanılıyor? Neden aldığımız bir makine garanti süreci geçtikten sonra sürekli arıza vermeye başlıyor? Neden sürekli yeni makine veya araç almanın psikolojik baskısı altındayız?
39.  Bilim, ürettiği her şeyin tahrip edici zıddını da birlikte üretiyor. Program üretiyor, satıyor sonra virüs üretiyor sattığı programı geçersiz hale getiriyor. Ardından antivirüs programları üretiliyor. Sürekli bunları bizim almamız zorunlu hale getiriliyor. İnandığınız ve verilerine güvendiğiniz bilim insanın en iyi ve sofistike sömürü aracı mı oldu? 
40.  Dinleri bir tarafa bırakarak ortaya konulan “İnsan Hakları Beyannamesi”nin yayınlandığı günden bugüne dünyada insan hakları alanında ne kadar iyileşme oldu? Kadınlar, erkekler, çocuklar ve yaşlıların mutluluğu o günden bu güne daha mı arttı? 
41.  Bilimin verileriyle nüfus planlamasının iyi bir şey olduğu yıllarca söylendi ve bazı pozitivist ve profan anlayışlı ülkeler bunu, katı ve baskıcı politikalarla uyguladılar. Hatta kürtajı serbest bırakarak ve teşvik ederek ana rahmindeki bebeklerin hunharca katledilmesine sebep oldular. Şimdi adlarına medeni denilen pozitivist ve profan zihniyetli ülkeler, nüfuslarının artması için teşvikler veriyorlar. Bu yaman çelişki nasıl izah edilebilir?
42.  Nüfus planlaması, dünyada üretilen yiyeceklerin yetmeyeceği hesaplanarak düşünülmüştü. Bilim, ürünlerin doğallığını bozarak adeta dünyada bir üretim patlaması meydana getirdi. Artık ürün çok, ama doğallık kayboldu. Ürünün biteceğini düşünerek yıllarca anne karnında cinayet işleyenler, neden bu üretim bolluğunu göremediler? Ayrıca üretim bolluğu insanlığın yararına mı yoksa zararına mı oldu? Doğallığın her geçen gün biraz daha yok olduğu bir dünyada insanların daha sağlıklı ve mutlu olduğu söylenebilir mi? Her geçen gün çözümsüz ve ölümcül hastalıkların ortaya çıkması, acaba bu doğallığa aşırı müdahalenin bir sonucu mudur? Bu gidişi, nasıl bir son beklemektedir?
43.  Çözümsüz hastalıklara profan dünyanın ürettiği çözüm, ötenaziyani yaşlı ve çaresiz hastalığa yakalanmış olan insanları, gönüllü ölmeyi isteme psikolojisine sokma. Önce nüfus planlaması yoluyla anne karnına müdahale edildi ve küçücük bebecikler kürtaj yoluyla anne karnında katledildiler. Şimdi ise yaşlıların yükünden ve çaresiz hastalardan kurtulmanın çözüm adresi olarak ötenazigösterilmekte. Acaba profan dünyanın insanı yaşatmak gibi bir derdi ve düşüncesi yok mudur? Sağlıklı olanlar yaşasın, çaresiz hastalığa yakalandığı iddia edilenler ölmeyi istesin, öyle mi? Bu ölümü isteme, acaba profan zihniyetin mahalle baskısının bir sonucu mudur?
44.  Kadın haklarını savunanlar, çocuk yapmayı ve anne olmayı geri plana itme konusunda başarılı oldular. Öte yandan erkeklerde de kadına benzeme duygusunu güçlendirdiler. Artık çocuk istemeyen ve baba olma sorumluluğunu alamayan bir erkek tipi üretildi. Bu gelişme insanlığa katkı mı sağladı, yoksa yıkım mı getirdi?
45.  Özellikle kadınların ön plana çıkartılarak güzelliklerinin sergilendiği ve bu sergilemenin paraya dönüştürülmeye çalışıldığı bir istismar borsası kuruldu. Bilimin ürettiği iletişim kanallarıyla da bu borsa son derece yaygınlaştı ve güçlendi. Güzelliğini sergileyen kadınların yanında erkeklerde boy göstermeye başladı. Erkeğin kadınlaştığı kadının erkekleştiği bir ortam cazip hale getirildi. İnsan, diğer türlerden sonra kendi türünü yok etmenin de yolunu buldu. Bu dehlize sokulmuş olan insan kendi türünü yok olmaktan kurtulabilecek mi?
46.  Profan zihniyetin ürünü Feminizm, kadınları daha mutlu edebildi mi? Evinde çocuklarına ve eşine yemek hazırlayan bir kadın mı daha mutlu, yoksa kafelerde erkeklerle poker oynayan bir kadın mı? Kapitalist piyasada çocuk yapmayı, anne olmayı unutmuş, kadınlığını yitirmiş bir kadın mı daha mutlu yoksa çocuklarıyla ve eşiyle sıcak bir ev ortamında yaşayan bir kadın mı? “Çocuk da yaparım, kariyerde yaparım” diyen bir kadının çocuğu mu, yoksa evde her an sığınacağı bir anne kucağı bulan bir çocuk mu daha mutludur?
47.  İnsanlığın kanlı Fransız devrimiyle adını sıkça duymaya başladığı ateizm ve deizm; profan, pozitivist, sosyalist ve kapitalist bir dünyanın kurulmasında başat rol oynadı. Bu anlayışlar, milyonların öldüğü ve yine milyonların mağdur olduğu bir dünya bıraktılar. Hala da silahların işlediği ve ölümlerin had safhaya ulaştığı bir dünyada yaşıyoruz. İnsanların ölüm pahasına denizleri aşarak kurtulmaya çalıştıkları Afrika ve Güney Amerika gibi mağdur bölgeler oluşturdular. Şimdi onların gelişini önlemek için dipçik, top ve dikenli tellerden başka bir çözüm üretemiyorlar. Gelinen bu noktadan acaba ateistler memnun mu?
48.  Tanrı’yı hayatın dışına atan deistlerin elinde, Tanrı’nın evrene müdahale etmeyeceğine dair kanıtları var mı? Bu iddialarını, inandıkları Tanrı’dan aldıkları bilgiye mi dayandırmaktadırlar yoksa bir öngörü olarak mı bize sunmaktadırlar? Eğer birincisi ise, o takdirde Tanrı’dan bilgi alınacağını kabul ediyorlar demektir. Eğer ikincisi ise öngörü ile bilim ve inanç inşa edilemez. Bilimden yola çıkarak bunu iddia ediliyorsa bu takdirde gözlem veya deneye dayalı bir kanıt ileri sürmeleri gerekir. Bunu yapamıyorsa, ortaya koydukları şey salt bir zan ve tahminde öte değildir. Eğer inanacaksak Tanrı’dan bilgi aldığını söyleyen ve sağlam bir belge getiren Peygambere inanmak daha mantıklı ve akıllıca değil mi?
49.  Evrenin Tanrı’nın müdahalesi olmadan işlediğine dair inancınız, otomobil kullanan bir kişinin “gördüğünüz gibi araba yolda gitmektedir ve asla bozulması söz konusu değildir, dolayısıyla benim ne üretici firmaya ne de tamirciye ihtiyacım vardır” şeklindeki iddiasına benzemektedir. Çünkü evrenin Tanrı’ya ihtiyaç duymayacağına dair elinizde hiçbir somut veri yoktur. Kaldı ki, evrende ve doğada birçok bozulmalar meydana gelmekte ve bunlar tamir edilememektedir. Güneşin belli bir süre sonra söneceği varsayılmakta ve bunun önüne geçileceğine dair bir önlem şu an itibariyle yok görünmektedir. Demek ki evren, kıyamet denilen bir sona doğru gidiyor. Bu sonu durdurmaya yönelik Tanrı dışında bir nedeniniz veya önleminiz var mı?
50.  Tanrı’yı hayatın dışına atan deistler, bilim adamlarının ortaya koyduğu verilere göre Dünya’daki kaynaklar tükendiğinde, iklim değişimi ile bütün karalar sularla kaplandığında veya Güneş’in enerjisinin bitmesiyle söndüğünde Tanrı’nın nasıl bir son ve sonuç tasarladığına dair bir fikirleri var mı? 
 
51.  Yapay zekâçalışmaları ilerleyip insan zekâsına denk robotlar üretildiğinde ve bu robotlar, kendilerini üreten insana artık ihtiyaç duymayıp onları yok saydığında; dünya, var edicisini yok sayan robotlara mı kalacak? Bize sorarsanız: İnancımıza göre iyilikler ve iyilik yapanlar bütünüyle dünyadan gittikten sonra kıyamet, zekâdan başka olumlu hiçbir özelliği olmayan duygu yoksunu zalim ve nankör şerlilerin üzerine kopacaktır. Hep birlikte göreceğiz…
 
Prof. Dr. Cağfer KARADAŞ / iSLAM TARİHİ 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.