Sosyal Medya

Kürsü

Abdurrahman Dilipak: Bizim irademiz dışında bizi yönetmeye kalkanlar, bize İlahlık ve Rablik taslayanlardır

Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit



Hz. Peygamberden hemen sonraki 4 Halife dönemini ÅŸimdi yeniden okumanın tam zamanı. Abdulhamid, 33 yıl, bir ÅŸekilde iktidarda kaldı. Bu süre nerede ise 4 Halifenin toplam iktidar süresine eÅŸit. Hz. Ebubekir’in nasıl seçildiÄŸine bakın, Hz. Ömer, Hz. Osman, Hazreti Ali dönemlerine bakın. Bu dönemden alacak çok dersimiz var.
 
Liderlik dediÄŸimde artık “Peygamber” gelmeyecek, ama bu iddiada bulunanlar da var günümüzde, dini önderler, ideolojik önderler, politik önderler, STK’ların mega playerleri, yaÅŸam koçları, futbol ya da sosyal media fenomenleri, patronlar, yaÅŸam koçları, starlar kimse onların tümü ile ilgili bu yazdıklarım. Bu kurtarıcı önderlerin dirisi de var ölüsü de. Bunlar Asya’da, Avrupa’da, Amerika’da, Ä°slam dünyasında, her yerde varlar. Bu sistem din, tarih, gelenek, siyaset ve ideolojiler tarafından toplumları daha kolay yönetmek, kontrol etmek için öteden beri kullanılıyor. 
 
Daha önce defalarca yazdım, yine yazıyorum. “Liderlik” müessesesi “modern bir mitoloji”den baÅŸka bir ÅŸey deÄŸil. Hep söylüyorum: “Babanız peygamber olsa gelse sizi kurtaramaz, peygamberlerin kurtarıcı gücü yok. Onlar kurtuluÅŸa çağırır. Göklerin hazinesinin anahtarı kimsenin elinde deÄŸil”.. “Kalplerin anahtarı” da kimsenin elinde deÄŸil. Asıl derdim, “Kurtarıcı lider” beklentisinin toplumda oluÅŸturduÄŸu psikoloji ile ilgili.
 
Hiç kimse (HaÅŸa) Allah’ı, iktidar konusunda ikna ve mecbur bırakma, O’nun adına mutlak tasarrufta bulunma gücüne sahip deÄŸildir. Böyle bir iddia ÅŸirk olur. Lider dediÄŸiniz insanlardan, Peygamberlerin sahip olmadıkları ÅŸeyi beklemeyin. Bu ÅŸirk, modern hurafe, modern mitolojinin hamaset ve mefahirinden, ham hayalinden kendinizi kurtarın lütfen.
 
Her topluluk için yaptığının karşılığı vardır. Biz kendi hakkımızda hükmü deÄŸiÅŸtirmedikçe, Allah bizim hakkımızdaki hükmünü deÄŸiÅŸtirmez.
 
Hz. Ömer Halid b. Velid’i niye azletti? Halid b. Velid’in ne suçu, ne günahı vardı? Öyle bir ÅŸey yok. Ama o çok seviliyordu ve çok “baÅŸarılı” idi. Her gittiÄŸi savaÅŸtan zaferle ve ganimetlerle dönüyordu. Herkes onun komuta ettiÄŸi savaÅŸa katılmak istiyordu, çünkü ÅŸan ve zafer onların olacaktı. Ama Hz. Ömer Halid b. Velid’i azletti. “Neden” diye soranlara ÅŸöyle dedi: “Müslümanlar zaferi nerede ise Allah’tan deÄŸil, Halid b. Velid’den bekliyor olacaklardı. Zaferin Halid’den deÄŸil, Allah’tan olduÄŸunu göstermek için Halid b. Velid’i azlettim”.
 
Hz. Musa, yanında Hz. Harun, O’nun da yanında Hz. YuÅŸa vardı. Denizi geçtiler. Gökten bıldırcın kebabları ve kudret helvası ile doyuruldular, ama aynı önderlerin rehberliÄŸinde 2 haftalık yolu 40 yılda tamamladılar. Hz. Harun yolda vefat etti. Hz. Musa Kudüs’ü görmeden dünyadan göçtü.
 
Hz. Ali ilmin kapısı, Allah’ın arslanı idi, yönettikleri ise sahabeler ve tabiunlardı. Dönemi nasıldı!?
 
Kur’an-ı Kerim bize “içimizden biri”nden söz eder. Ehliyet, liyakat’dan söz eder. “Biat”, karşılığında cennetin satın alındığı karşılıklı bir sözleÅŸmeyedir bizim “itaat”imiz. Allah’a, Resulüne ve Kitab’dan sonra, karşılıklı olarak verilen söze itaat vardır, birinin ötekine ÅŸartsız itaati diye bir ÅŸey yok. O kiÅŸi de maslahat temelinde, istiÅŸare ve ÅŸûra ile yani alimlere danışarak ve verdiÄŸi karardan yarar ya da zarar göreceklerin görüÅŸlerini alarak karar verecektir. “Heva ve heves”i ile deÄŸil.
 
Sahi, Ä°mam-ı Azam’ı kim, niye öldürttü. Ä°mamı Azam hayatı pahasına bize bir ders verdi, bizim irademiz dışında bizi yönetmeye kalkanlar, bize Ä°lahlık ve Rablik taslayanlardır. Ä°ster zorla, ister halkı kandırarak iktidarı ele geçirip, temel kurallara aykırı bir ÅŸekilde saltanat sürmeye çalışanlar Allah’a, Resulüne savaÅŸ açanlardır.
 
Hiçbir insan “Resuller”in risaleti dışında mutlak anlamda masum deÄŸildir. Bizim içinse masiyette itaat yoktur. Halk emire hesap verecekse, emir de halka hesap verecektir. Dürüst olacaktır. Åžeffaf olacaktır. Her ÅŸeyin üstünde ise adalet olacaktır. Adalet mülkün temelidir çünkü. SavaÅŸ ÅŸartlarında da olsa yanında çalışan Zımmi bir Hristiyanın sebeb olmuÅŸ olabileceÄŸi bir hata sebebi ile elini kestirdi ise, “Fetih geri dursun, Fatih’in eli kesilecektir” menkıbesindeki iman, ahlak ve ruh’dur o fetih ikramının, istinatgahı.
 
Sahi, bu liderlik nedir? Ä°ngilizce bir kelime bu: “Leader”. Biz bunu sanki Türkçe bir kelimeymiÅŸ gibi çok rahat kullanıyoruz. Türkçe karşılığı “Önder”. Mustafa Kemal “Ulu Önder” olarak adlandırıldı bir dönem. O “Tek adam”dı. Aslında “Führer” de “Ulu Önder” anlamına geliyordu.  Yani Lider dediÄŸiniz ÅŸey “Leader: Führer”dir. Google’da tercüme motorunu  açın “Leader”in Almanca’sına bakın göreceksiniz.
 
Sahi liderler ne yaparlar: “What Makes a Leader?” Harvard Business Review’den bakabilirsiniz. Nasıl Sovyet Prezidium’u la yüs’el, tanrı tanımaz bir ruhani konsey ise, modern dünyada, Batılı zihnin ürettiÄŸi, toplumu güdülemek için, kökünü Yahudi ve Hristiyanlığın muharref kaynaklarından alan, topluma çobanlık edecek seküler ruhanilerdir bu “Leader”ler. Lider’i aşırı yüceltenlerin arkasında genellikle, onun ismini kullanarak kendi arzularını gerçekleÅŸtirmek isteyen birileri(!) vardır. Bizde son zamanlarda “Ä°mam” “önder” olarak tercüme edilmeye baÅŸladı. Ä°mam, A. Ağırakça’dan aldığım bilgiye göre, Arapça’da “e-m-m”  ا Ù… Ù… “ememe” امم  kökünden gelmektedir. Em, emem bir kitlenin veya herhangi bir ÅŸeyin “ön” tarafı ön kısmı demektir.  “Ümmet” kavramı da aynı köke dayalı olarak; bir köke, bir öze, bir anne gibi asıla baÄŸlı olan mânâsına da gelir. “Ä°mam”, Ä°slam Hukukunda ıstılahi olarak “ümmet”in önünde giden, onu temsil eden kiÅŸidir.. “Ä°mam”, kendisine uyulan bir kiÅŸidir. Bir kök durumundadır ve arkasında bir kitle/cemaat vardır. Ümmetsiz imam, imamsız ümmet olmaz. Bu makam bir temsil makamıdır. Ä°slam’daki Ä°ngilizce’deki Liderlik ve Önderlik ÅŸeklinde tercüme edilen kelime “Leader”, Almanca’daki “Führer” anlamında deÄŸil, bu anlamdadır. Mesela “Ümem”, “Umum” Cemaat, kavim, taife bu kelime ile iliÅŸkili olup Ä°ngilizce’de “Community, people” anlamında kullanılmaktadır.. Burada aslolan Umum’un temsili’dir.
 
“Sizden olan ulul emr” kimdir? Bizim dinimizden olması yeterli mi? Mesela Sünni biri Åžii imama, ya da Åžii biri Sünni halifeye tabi olur mu? Hatta bir tarikatın müridi, Hilafet iddiasındaki bir Åžeyhe tabii olur mu? “Sizden olan” kim? Dininizden, mezhebinizden, tarikatınızdan, kavminizden, ideolojinizden, kim o! O kiÅŸi “Yetkisini sizden alan ve size hesap veren” biri olamaz mı? Sizinle istiÅŸare eden ve sizi dinleyen, adil, sizin malınızı, canınızı, namusunuzu, aklınızı, inancınızı, neslinizi muhafaza için arkasına sizi alıp topyekûn sizi koruyan, önünüzü açan, arkanızı toplayan, Saltanat süren deÄŸil, “Hadim”: “Hakkın rızası için Halka hizmet eden biri”, sizinle bu anlamda bir sözleÅŸme yapsa ve taraflar bu verilen söze uysa, ki bir buna “Biat” diyoruz, kiÅŸi akıl sahibi ise buna niye uymasın.
 
Zaten bu Hilafet ve imamet meselesi tam ve doÄŸru bir ÅŸekilde anlaşılmadığı için de hem bu “iktidar” konusunda, hem de dini rehberlik” ve siyasi rehberlik konusunda bir uzlaÅŸma zemini her zaman bulunamıyor.
 
Bu konu siyasilerin olduÄŸu kadar, diÄŸer dini topluluklar, vakıf ve dernek gibi örgütler, kooperatif gibi yapılar için de önemlidir. Hatta aile dahil, farklılıklarımıza raÄŸmen barış içinde bir arada yaÅŸamanın temel kuralı aynıdır aslında. Selâm ve dua ile.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.