Sosyal Medya

Kürsü

Artık Cennet de, Cehennem de bir ‘tık' kadar bize yakın…

Yaşanan dünya da gün geçtikçe genişleyen bir imtihan alanımız var. Reel sınavımızı vermeye çalışırken yeni zamanlarda sanal sınavlara maruz kaldık…



Ramazan Kayan - Milat Gazetesi

Neredeyse sanal dünya, reel dünyanın önüne geçmek üzere…

Zaten bu saatten sonra internetsiz bir mümkün deÄŸil…

Bu durumda soru şu: Nasıl bir internet?

Ama önce internet bir imkân mı yoksa imha ve ifsat aracı mı?..

İnternet bir fırsat mı yoksa bir fesat mı?

Evet, internet sadece teknolojik bir alet mi yoksa insanlık için bir afet mi?

Aslında bu soruların cevabı kullananına göre değişir.

Biz mi interneti kullanıyoruz, yoksa internet mi bizi?

Ä°nternetin çekim gücüne kendimizi kaptırmadan, istediÄŸimiz zemine çekebiliyorsak sorun yok…

Peki, insan ürettiği şeyin esiri olabilir mi?

Pekala insanın elinin emeÄŸi olan teknolojik ürünler insanı ele geçirebilir… Bağımlı kılabilir…

Dünyayı ayağımıza getiren internet, kendimizi kontrol etmesek ayağımızı kaydırabilir…

Ä°nternet ağında gezinirken, kimlerin ağına düşeceÄŸimizi kestirebilmeliyiz…

DoÄŸrusu internet üzerinden dünya elimizin altında ama bir o kadar da günah, kötülük ve kir de elimizin altında…

Artık Cennet de, Cehennem de bir ‘tık' kadar bize yakın…

Bu saatten sonra hayatımızdan interneti çıkaramayız, zaten buna gerek de yok… Önemli olan hayatımızın parçası olan internet hayatın belası olmasın… BaÅŸarının, becerinin vesilesi olsun…

Aslında internet güzel bir nimet… Ä°lahi bir lütuf… Önemli olan nimetin şükrünü yapabilmektir… Peki, şükür nedir?

O nimeti yaratılış amacına uygun kullanmaktır… Şükür varsa bereket de vardır… Şükür yoksa ÅŸekavet ve şımarıklık baÅŸlar…

Artık internet ekmek gibi, su gibi bir nimet, temel bir ihtiyaç… Ä°nsanlar en aziz bildikleri ekmeÄŸi bile çöpe atabiliyorlar ya da ekmeksiz yaÅŸamayı göze alabiliyorlar ama internetsiz yaÅŸamayı mümkün görmüyorlar…

Afrika'da tanık oldum; kıtlık, yokluk, susuzluk sorunu yaÅŸayan ülkelerde bile sınırsız internet bulunuyor…

Harabe haline gelen Halep'te bile internet yayını devam ediyor…

Öyle ki, acil ihtiyaçlar sıralamasında internet ilk sıralarda yer alıyor…

Ä°nternetsiz bir hayat artık muhal… O halde internetin ilmihalini acilen yazmak durumundayız…

Ä°nternetin ahkâmı, ahlâkı, adabı, amacı, anlamı netleÅŸmezse kısa zamanda afete dönüşür…

Ä°nternetin farz olanı, vacip olanı, mekruh olanı, mubah olanı, haram olanı bilinmeli ki başımız belaya girmesin…

Taharet fıkhından önce internet fıkhına muhtacız…

Çünkü çocuklarımız taharetten önce internetle ilgililer…

Ä°nternet bugün dünyayı avucunun içine almış durum da…

Sanal bir iÅŸgalle karşı karşıyayız… Hâlâ bir iletiÅŸim fıkhımız yok… Gecikiyoruz… Acele etmeliyiz…

Aksi takdirde kulluÄŸumuz sanala kurban gidecek…

Ä°nternet dünyayı kasıp kavuruyor… Savrulmamak için deÄŸerlerimizi nasıl savunacağız? Sanala sığınıp, imanımızın, vicdanımızın sesine kulak tıkayamayız… Sanal da ÅŸer'i sınırları yok sayamayız… Sanalda da kendimize ‘dur' diyeceÄŸimiz kırmızı çizgilerimiz olmalıdır… Ä°lahi ölçüleri geçersiz kılamayız… Gözlerimiz internette gezinirken, ilahi gözetim altında olduÄŸumuzu unutamayız… Klavye kullanırken parmaklarımızın ucunu seyreden melekler yanı başımızda deÄŸiller mi?  

Demem o ki, internet sınavında sıkıntılıyız… Sınıfta kalıyoruz…

Oysaki bize internetin helali lazım… Helal olmayanın hayatımızda ne iÅŸi var?

Temiz internet… Güvenli internet…

İnternetin dünya ve ahiretimize katkısı nedir? Kulluğu bloke eden bir internet manen bir intihar sayılmaz mı?

İnternette neyin peşindeyiz? Prestij kazanmak mı? Parsa toplamak mı? Popülist takılmak mı?

Dikkat edelim, paylaşımlarımız periÅŸanlığımız olmasın…

Ä°nternetin iÅŸgali altındayız…

Mahremiyet, masumiyet, iffet, izzet, ismet zedeleniyor…

Laubalilik başını almış gidiyor… Gençlerimiz internette başıboÅŸ… Allah(cc) insanı abes yaratmadı… Ä°nsan abesle iÅŸtigal edemez… Ä°nternet çöplüğünde çürüyen çocuklara kim merhamet edecek? Alternatifler sunacak?

İnternet üzerinden itibar cellatlığını nasıl durdurabiliriz?

Sanal dejenerasyonla dumura uğrayan değerleri nasıl diriltebiliriz?

Sönen ocaklar, kanına girilen gençler azımsanmayacak boyutlar da…

e-gıybet, e-yalan, e-iftira, e-fuhuÅŸ… Sanal kirlilik kanıksanıyor… Çarpıtma, karartma, yanıltma eriÅŸim hızı daha yaygın…

Meydan muharebelerinin yerini ÅŸimdilerde medya savaÅŸları aldı…

Biz bu savaşın, yani sanal sınavın neresindeyiz?

Bugün internet net deÄŸil… Bulanık ve boÅŸ…

Facebook sanki Hedonizmin sanal bahçesi… En çok hit alan pornografik ve erotik paylaşımlar…

Ä°nsan ürünü bu aygıt insanı ayartıyor, azdırıyor…

Ä°nternetin estetiÄŸine yöneldik ama etiÄŸi unuttuk… Erdemi ıskaladık…

Ä°nternette ilk hedefimiz netlik ve nitelik olmalıdır…

Sanalda da kıblemiz, çizgimiz, duruşumuz elbette tevhidi temel de neşet edecek..

Åžu gerçeÄŸin de farkındayız… Filistin de direniÅŸin evlatları Ä°srailli askerlerin jopları ve kurÅŸunları ile sınanırken, bizler internetin kabloları ile imtihan olunmaktayız…

Evet, ümmetin Kudüs ayağında Siyonistlerin silahları susmuyor, sair coÄŸrafyalarda ise sanalın site ve sayfalarında sınanıyoruz…

Åžimdi sefer uzadı, saha geniÅŸledi… e-ilim, e-davet, e-cihad, e-kültür günlerinden geçiyoruz…

Sosyal medya da gelen salvo ve saldırılara karşı saflarımızı ve siperlerimizi güçlendirmek zorundayız…

KuÅŸkusuz sınavda sebatımız, zayıf yönlerimizi güçlendirecektir…

KabuÄŸumuza çekilmek yoktur; kendimizi sahada korumak ve yenidünyalar kurmak bize düşer…   

kaynak: milatgazetesi.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.