Sosyal Medya

Genel

Hamaset bilincin kösteğidir

Sorulacak soruların ertelenmemesi, hamasete kurban edilmemesi gerekir. 15 Temmuz’da halk ülkesine sahip çıkmak üzere can pahasına sokağa çıkmasa ne olacağı sorusu mutlaka sormamız gereken bir sorudur. Kısa bir süre içinde halkın organize olarak sokağa çıkması ve tanklara, bombalara, savaş uçaklarına göğsünü siper etmesi, dünya kamuoyu belli sebeplerle ıskalamayı tercih etmiş olsa bile, şüphe yok ki tarihin gördüğü en önemli sivil direnişlerden birini ortaya çıkarmıştır.



Gökhan Özcan - Yeni Şafak

Bundan bir yıl önce bugün ülkemiz için her ÅŸeyi deÄŸiÅŸtirebilecek tehlikeli bir geceye doÄŸru adım adım ilerliyordu. 15 Temmuz, bu ülkede yaÅŸayan ve bu ülkeyi seven hemen herkesin herhalde mutabık olacağı bir ifadeyle ‘nispeten hafif atlattığımız büyük bir badire’ idi. Aramızda yaÅŸayan, sevip saydığımız birçok insanı, bu akıl dışı saldırının kurbanı olarak bugün hayırla ya dediyoruz, Allah mekanlarını cennet etsin.

Böylesine acımasızlaşabilen bir organize hareketin, öncesi ve sonrasıyla çok iyi anlaşılması bir toplum için zaruridir. Yaşananı anlayamaz isek, benzerlerinin yaşanmasını engelleyemeyiz. Sadece kanuni takibat, adli süreç, güvenlik tedbiri yeterli değildir (kaldı ki, bütün bu süreçlerin de kendi içinde yeterliliği gözetilmelidir). Meselenin sosyo-psikolojik seyrini de başlangıçtan bu yana anlamak, değerlendirmek, somut sonuçlara bağlamak gerekir. Nasıl ki insan bedeninde bir hastalığın tedavisi teşhisi ile başlar ise; toplumsal hayatta ortaya çıkan bir hastalığın tedavisi için de, önce bu hastalığın nasıl ortaya çıktığı, hangi zayıflıklar üzerinden kendini geliştirdiği, sosyal bünyeye nasıl yayıldığı, nasıl habisleştiği meselesini çözmek gerekir. Bu konuda çeşitli araştırmalar yapılıyor gerçi ama bu araştırmaların yeterli özeleştirel derinliği taşıyor olduğundan ya da topluma yeterince ulaştırılabildiğinden emin değilim.

Bu konu önemli ama daha da önemli bir ÅŸey var: Son yıllarda toplum hayatımızda pek de bize özgü olmayan, esasen ülke meselelerini kavrayışımızı zorlaÅŸtıran hatta bu meselelere iliÅŸkin ‘ortak bilinç’in oluÅŸmasını, olgunlaÅŸmasını geciktiren, zorlaÅŸtıran, bazen doÄŸrudan hastalığın yayılmasına karşı tedbir almamızı engelleyen körleÅŸtirici bir hamaset kültürü hükmünü yürütüyor. Meseleleri asli zemininden uzaklaÅŸtıran, yaÅŸadığımız sıkıntıları gerçek boyutları ve derinlikleri ile görmemizi engelleyen ve geniÅŸ kitleleri statik ve belki de güdümlü birtakım algılamalara mahkum kılan bir hamaset kültürünün lehimize olmadığı açık... Gerçekleri, görmek istediklerimizle deÄŸiÅŸtirdiÄŸimizde yalanla koyun koyuna yaÅŸamak kaderimiz olur. Gerçekten uzaklaÅŸtırabildiÄŸiniz kitleleri de her ÅŸeye rahatlıkla inandırabilir, manipüle edebilirsiniz. GeçmiÅŸe bakarsak, inandırıldıklarımız ile gerçek arasında zaman zaman ne kadar büyük uçurumlar olabildiÄŸini, gerçeÄŸe raÄŸmen yalana ne kadar rahatlıkla inandırılabildiÄŸimizi somut örneklerle müşahede edebiliriz.

Sorulacak soruların ertelenmemesi, hamasete kurban edilmemesi gerekir. 15 Temmuz’da halk ülkesine sahip çıkmak üzere can pahasına sokaÄŸa çıkmasa ne olacağı sorusu mutlaka sormamız gereken bir sorudur. Kısa bir süre içinde halkın organize olarak sokaÄŸa çıkması ve tanklara, bombalara, savaÅŸ uçaklarına göğsünü siper etmesi, dünya kamuoyu belli sebeplerle ıskalamayı tercih etmiÅŸ olsa bile, şüphe yok ki tarihin gördüğü en önemli sivil direniÅŸlerden birini ortaya çıkarmıştır. Peki karanlık planı yapan iç ve dış odaklar, bundan önceki darbeler gibi planlarını herkesin uykuda olduÄŸu bir saatte, sabaha karşı hayata geçirseler ve bu kadar gürültü yapmayıp daha sinsi stratejilerle önce kurumsal mevzileri ele geçirip kamu gücünü felç etseler ne olurdu? Bu ÅŸekilde bile devletin televizyonunda bildirilerini okutabildiler, bunu unutmayalım?

Bu soru sadece bir örnek... Sorulması gereken bunun gibi pek çok soru henüz yeterince sorulmamıştır. Ä°nce eleyip sık dokumamız gereken kimi meseleler, hamasetin medyatik cazibesine kurban edilmemeli, toplumun ortak aklı çığırından çıkması çok muhtemel hamasi törenselliklere kurban edilmemelidir.  Hamaset bilincin önündeki en büyük engellerden biridir çünkü. Tam olarak uyanmalı ve hepimizi birden hedef alan böylesi karanlık planlara karşı kendi bilincimizi geliÅŸtirmek için zihinlerimizi saÄŸlıklı tutmalıyız. 15 Temmuz yiÄŸitliÄŸin sembolü olmuÅŸsa, 16 Temmuz da saÄŸlam bir bilincin doÄŸuÅŸunu müjdelemelidir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.