Sosyal Medya

Ä°slam

Şartları yüzünden oruç tutmakta zorlananlar

Günümüzde dökümcü, maden, beton ve yol işçisi, tellâk, hamal gibi ağır işlerde çalışan kimselerin de “orucu tutmakta zorlananlar" sınıfına dahil edileceği hükmü birçok fıkıhçı tarafından benimsenmiştir.



Hayrettin Karaman - Yeni Åžafak

Bakara suresinin 184. âyetinde geçen ve “Orucu tutmakta zorlananlar" ÅŸeklinde tercüme ettiÄŸimiz “yutîkuune" fiili gerek dil bilimi gerekse kıraat ÅŸekilleri bakımından farklı mânalara müsait olduÄŸu için bu kısmı, “orucu tutabilecek durumda olanlar" ÅŸeklinde anlayanlar da olmuÅŸtur. Bu ikinci anlayışa göre baÅŸlangıçta, müminler oruca alışıncaya kadar böyle bir seçenek getirilmiÅŸ, oruç tutabilecek durumda olanların da isterlerse fidye vererek bu ibadeti yerine getirmelerine izin verilmiÅŸ, sonra bu izin kaldırılmış ve gücü yetenlerin orucu tutmaları gerekli kılınmıştır.

Bizim tercüme ettiÄŸimiz ÅŸekil ve katıldığımız mânaya göre ya bünyesi veya içinde bulunduÄŸu durum ve ÅŸartlar sebebiyle orucu zor tutan, oruç tutmakta zorlanan, devam ettiÄŸi takdirde hasta olmaktan veya mecbur olduÄŸu iÅŸini yapamamaktan korkan kimseler oruç tutmak yerine her gün için bir fidye verebileceklerdir. Eski zamanlarda yaÅŸlılık yüzünden zayıf düşmüş kimselerle emzikli ve hâmile kadınlar “orucu tutmakta zorlananlar"a örnek olarak zikredilmiÅŸtir. Bunlardan yaÅŸlıların oruç yerine fidye vereceklerinde ittifak vardır. DiÄŸer ikisine gelince meselâ Şâfiî ve Mâlik'e göre bunlar da fidye verirler, sonra da mazeretleri ortadan kalkınca kazâ ederler. Hanefîler'e göre bu ikisi fidye vermezler, sonradan tutamadıkları oruçlarını kazâ ederler.

Günümüzde dökümcü, maden, beton ve yol işçisi, tellâk, hamal gibi ağır iÅŸlerde çalışan kimselerin de “orucu tutmakta zorlananlar" sınıfına dahil edileceÄŸi hükmü birçok fıkıhçı tarafından benimsenmiÅŸtir. Bunlar da zarar gördükleri ve iÅŸleri-durumları gereÄŸi yılın baÅŸka günlerinde de zorluk devam ettiÄŸi takdirde oruç tutmak yerine fidye verebileceklerdir.

Fidye bir yoksulun bir günlük yiyeceÄŸidir. Fıkıhçılar bunu buÄŸday, arpa ve hurmadan bir müd (dört koÅŸam) miktarı olarak belirlemiÅŸlerdir. Bazı araÅŸtırmacılara göre Hanefîlerin bir müddü, buÄŸday ve arpadan 924 gramdır. Adı geçen yiyecekler Hz. Peygamber döneminde bölgenin temel gıdaları idi. BaÅŸka zaman ve mekânlarda da fidye “temel yiyeceklerin orta kalitede olanından bir günlük ihtiyaç karşılığı" olarak tesbit edilmelidir. Bu miktar fidyenin alt sınırıdır. Âyete göre daha fazlasını vermek, veren için dünya ve âhirette hayırlara vesile olacaktır (ayrıca bk. Mâide 5/89).

Hasta ve yolcu olanlara oruç tutmama ve baÅŸka zamanda sayısınca kazâ etme izin ve imkânı verilmiÅŸ olmakla beraber, önemli bir güçlüğün ve engelin bulunmaması halinde bu durumlarda da orucun tutulması, “Tutmanız sizin için daha hayırlıdır" buyurularak tavsiye edilmiÅŸtir. Bu cümleyi “genel olarak oruç ibadetinin insanlar için iyilikler getireceÄŸi" ÅŸeklinde anlayan, hastalık ve yolculukta oruç tutmakla ilgili olmadığını ileri süren fıkıhçılar da vardır.
Bu anlayışa göre “mazerete raÄŸmen tutmak hayırlıdır" diye kendini zora sokmak gerekmiyor.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.