Sosyal Medya

Coğrafyamız

Akabe'deki gizli zirvenin gizli gündemi: Türkiye...

Akabe'de ABD, İsrail, Mısır ve Ürdün arasında yapılan 'gizli' zirvenin, daha da gizli bir gündemi vardı: Türkiye başta olmak üzere, Filistin soruna dışarıdan müdahale eden Müslüman ülkelerin engellenmesi...



19 Şubat günü İsrail'de yayın yapan Haaretz gazetesi, Akabe'de ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi ve Ürdün Kralı Abdullah'ın katıldığı gizli bir zirveyi deşifre etmişti.

Söz konusu toplantıyı dünkü köşesine taşıyan Yeni Şafak Yazarı Taha Kılınç, masanın Filistin dışında gizli bir gündemi daha olduğunu yazdı.

O gündem, Türkiye baÅŸta olmak üzere, soruna dışarıdan müdahale eden Müslüman ülkelerin engellenmesiydi.

İşte yazının ilgili bölümü:

TÃœRKÄ°YE'YÄ° Ä°STENMÄ°YOR

Özellikle Mısır ve Ürdün, Filistin sorununda Türkiye'yi çözüm ortağı olarak kabul etmemekte direniyor. Hatta Kahire ve Amman'ın bu direnişinin İsrail'den bile sert ve inatçı olduğunu söylemek mümkün. Mısır Gazze'ye, Ürdün de Kudüs ve Batı Şeria'ya Türkiye'nin karışmasını kesinlikle istemiyor. İsrail-Türkiye yakınlaşması her iki başkenti de ciddi şekilde rahatsız ederken, Türkiye'nin bölgeye olan ilgisi, Mısırlı ve Ürdünlü yöneticilerin uykularını kaçırıyor.

MISIR ve ÃœRDÃœN KONUYA NASIL YAKLAÅžIYOR?

Filistin meselesini kendi tekellerinde tutmak, bunu bir iç politika malzemesi olarak kullanmaya devam etmek ve sorunu İsrail'le koordineli şekilde zamana yayarak halletmeye çalışmak, Mısır ve Ürdün'ün konuya yaklaşımının özeti.

İSRAİL İLE DOĞRUDAN MÜZAKERENİN YOLU KAHİRE ve AMMAN'DAN GEÇİYOR

Mısır 1979'da, Ürdün de 1994'te İsrail'le resmen barış anlaşması imzalamış olduğu için, Araplar İsrail'le doğrudan müzakere için Kahire ve Amman koridorlarına muhtaç.

COÄžRAFYA'YA UZAK ÃœLKELER

İsrail'e resmen küs duran ülkeler, fiziksel temas imkânından mahrum bulunduklarından konuya dâhil olamıyor.

Fas gibi gayri resmi yollardan İsrail'le ilişki içinde olan ülkelerse, coğrafi mesafenin dezavantajları nedeniyle problemin kıyısında kalıyor.

SÄ°YASÄ° YAKLAÅžIM...

Filistin, Araplar için adeta cami avlusunda bulunan sahipsiz bir bebek gibi. Konuyu siyasi malzeme haline getirmek, ciddi çözümler üretip yarayı iyileştirmekten daha kolay geliyor.

ARAP YÖNETİCİLER, FİLİSTİN HALKINDAN ÇEKİNİYOR

Arap dünyasının en eğitimli ve mücadeleci halkı olan Filistinlilere karşı duydukları çekinceler de, Arap yöneticileri lehte adım atmaktan alıkoyuyor
. Bunun yerine, Filistin içindeki bölünmeleri körüklemek ve uluslararası toplumun ürkek adımlarını şaşmadan takip etmek, maslahata daha uygun addediliyor.

DİĞER ENDİŞE: HADİ İŞGAL KALKTI DİYELİM, FİLİSTİN'İ KİM YÖNETECEK?

Filistin'e yetim-öksüz bebek muamelesi yapan Arap yöneticilerin bir diÄŸer endiÅŸesi, Kudüs gibi sembolik bir ÅŸehrin yönetimi konusunda Ä°slâm dünyası içinde çıkabilecek çatışma ve bölünmeler… Ä°srail bugün Kudüs'e yönelik iÅŸgali sona erdirse ve “Ben bırakıyorum, ÅŸehri artık siz yönetin” dese, ÅŸu anda Müslümanların bunu çatışmadan ve birbirini çiÄŸnemeden yapabilme ihtimalleri yok. Araplar, Ä°slâm dünyasına dair bu hazin gerçeÄŸin de gayet farkında. Onun yerine Kudüs'ün ve Filistin topraklarının Ä°srail iÅŸgali altında kalmaya devam etmesi, tüm bu egemenlik kavgalarına bulaÅŸmaktan daha pratik görülüyor.

İşgal bir anlamda, Kudüs'ü İslâm dünyası içinde yeni bir gerilim konusu ve nesnesi olmaktan kurtarıyor. Herhalde bu, tarihin en yaman ironilerinden biridir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.