Sosyal Medya

Özel / Analiz Haber

15 Temmuz Şehidi Mustafa Cambaz'ın oğlu, neden evet diyemediğini açıkladı

Mustafa Cambaz'ın oğlu Alpaslan Cambaz, neden evet diyemediğini açıkladı



ABD ve NATO destekli 15 Temmuz darbe giriÅŸimi sırasında FETÖ'cülere karşı mücadele ederken canını veren Yeni Åžafak Muhabiri Mustafa Cambaz’ın oÄŸlu Alpaslan Cambaz, sosyal medya hesabından Anayasa deÄŸiÅŸikliÄŸi sürecindeki ayrıştırıcı tutuma veryansın ederek neden evet demeyeceÄŸini ve oy kullanmayacağını açıkladı
 
Alpaslan Cambaz sosyal medya hesabından "Neden evet diyemediÄŸime, oy kullanmayacağıma dair..." baÅŸlıklı bir mesaj yayımladı
 
Mesajında 15 Temmuz sonrası verilen adalet sözünün yerine getirilmediği gerekçesiyle veryansın eden Canbaz, idamın sadece kalabalıkların gazını almak için meydanlarda argüman olarak kullanıldığını söyledi.
 
Mavi Marmara şehitlerine AKP tarafından yapılan muameleyi de hatırlatan Canbaz, "babamların katilleriyle anlaşılmayacağı hususunda şüpheye düşmemem için ortada hiçbir neden yok" sözleriyle isyanını dile getirdi...
 
Cambaz ayrıca, "Sayın kravatlılar, biz el ele tutuÅŸup vatan kurtarıyoruz, siz daha hemen ertesi gün söylemlerinizle aramızı açıyorsunuz." ifadeleriyle ayrıştırıcı üsluba vurgu yaptı.

15 Temmuz şehidi Mustafa Canbazın oğlu neden evet demeyeceğini açıkladı


Cambaz'ın paylaşımı şu şekilde:

NEDEN EVET DİYEMEDİĞİME, OY KULLANMAYACAĞIMA DAİR...
 
"Sayın kravatlılar, her şeyinizi bu millete borçlusunuz. Her şeyinizi. Millet sizden karşılığında tek bir şey istedi: ADALET. Partinizin adı böyle başlıyor.
 
Milletin talebi adaletin tez gelmesi yönündeydi, ölüm cezasıydı. Fakat idam, miting meydanlarında insanların gazını almak için dillendirilen bir şey olmaktan öteye gidemedi. Oysa hazırlanan yeni anayasada en öne çıkması gereken şeydi idam, hiçbir maddede göremedik. Varsa, gözümden kaçtıysa lütfen aydınlatın beni. Yok, "Onlar sonrasında halledilecek" tarzı bir laf edecekseniz de bunu kesinlikle duymak istemiyorum. Çünkü ben birkaç seçim öncesi sürekli malzeme yapılan Mavi Marmara davasının en son geldiği noktanın, şehitlerimize yapılan saygısızlığın kederini hâlâ içimde taşıyorum. O dediğiniz sonralar geldiği gün babamların katilleriyle anlaşılmayacağı hususunda şüpheye düşmemem için ortada hiçbir neden yok.
 
İdareciler milletin talebine karşılık vermek zorunda olduklarını bilmeli ve millete muhtaç kalmalı. Fakat bizde epeydir milletçe bir partiye, bir kişiye muhtaçmışız gibi hava estiriliyor. Her seçimde istenilenin dışında bir karar verirsek devletin yanıp bitip kül olacağıyla tehdit ediliyoruz. Kulağınızı açın da dinleyin: 15 Temmuz'dan sonra korkacak hiçbir şeyimiz kalmadı! Yetkileri artıp güçlendikçe güçlenen, millete muhtaçlığı azalan muktedirin milletine daha da sağırlaştığı tarihi bir gerçektir.
 
Sayın kravatlılar, biz el ele tutuşup vatan kurtarıyoruz, siz daha hemen ertesi gün söylemlerinizle aramızı açıyorsunuz. Bu kabalığınız "Evet" dediğimizde yerini inceliğe mi bırakacak?
 
Hiçbir savaş hukukuna sığmayacak bir ahlaksızlıkla, görülmemiş bir nefretle kendi savunmasız vatandaşına en zalim yöntemlerle ölüm kusarak sevdiklerimizi katleden, zihinlerimizde, gönüllerimizde, bedenlerimizde onarılmaz yaralar açan, vatanımıza, yani namusumuza göz diken o alçaklar ortadan kaldırılmadıkça benim gibi şehit yakınlarından bir şey beklemeye hakkınız var mı? Keşke derdimizi anladığınızı görsek, keşke.
 
Şeyh Edebali'nin sözüdür: İnsanı yaşat ki devlet yaşasın. Ben de benzer bir cümle olarak şöyle diyorum: Haini yaşatma ki devlet yaşasın. Kalp krizinden ölmekte olan birinin kolundaki, ayağındaki açık yaralarla ilgilenilmekten vazgeçilsin artık. Kandırılmalara, oyalamalara, günü kurtarma peşinde olmalara ziyadesiyle doyduk biz millet olarak. Aman ha..."

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.