Sosyal Medya

Kürsü

Türkiye-Kuzey Afrika: İşbirliği fırsatları - Beril DEDEOĞLU

Türkiye’nin çok taraflı ve çok yönlü dış politika uygulamasının ne denli yararlı olduğu biliniyor. Bu çerçevede gözler Suriye-Irak ile Avrupa üzerinde yoğunlaşmış olabilir. Ancak, dış politika ne bölgelerle ne de sorunlarla sınırlı bir perspektif taşır.



Hatta bazen krizlerin ne tür yeni fırsatlar yaratacağı üzerinden politikalar üretilerek dünya geniÅŸ bir harita olarak ele alınır. Bu çerçevede Türkiye’nin önem verdiÄŸi bölgelerden birinin de Kuzey Afrika olduÄŸuna şüphe bulunmuyor. SETA tarafından Tunus’ta düzenlenen “Kuzey Afrika-Türkiye Karşılıklı iÅŸbirliÄŸi Ä°mkanları ve Gelecek Perspektifi” baÅŸlıklı toplantıda, bu önem bir kez daha vurgulanma imkanı buldu. Öncelikle belirtmekte yarar var ki, toplantının baÅŸlığında yer alan gelecek perspektifi ile ilgili olarak bölge ülkeleri pek iyimser deÄŸiller. “Arap Baharı”nın kısmen en olumlu dönüşüm yaÅŸandığı Tunus’ta bile, ekonomik koÅŸullar demokratik dönüşüm umutlarının daha da yerleÅŸmesi önünde bir engel oluÅŸturuyor.

Görüşülen hemen her kiÅŸi, Tunus’taki siyasi iklimin önceki dönemlere göre daha iyi olduÄŸunu söylemekle birlikte, sürdürülebilir bir ekonomik büyüme olmazsa, bunun korunamayacağını ileri sürüyor.

Farklı sorunlar

Kuzey Afrika ülkelerinin en küçüğü ve demokratik dönüşüm sancılarını kısmen en hasarsız atlatan Tunus’ta, yaÅŸananların etkisiyle örneÄŸin fosfat üretimi % 2.3 oranında düşmüş. Bu düşüş bile iÅŸsizlik oranının % 20’en fazla artarak yaklaşık 70’lere ulaÅŸmasına yol açmış. Ayrıca, Libya’daki iç savaÅŸtan kaçarak Tunus’a sığınan insanların sayısı da 1 milyonu geçmiÅŸ. Libya’dan gelenlerin gelir düzeyleri yüksek olduÄŸundan, bir yandan eÄŸitimli-üst gelir grubunda iÅŸsizlik artmış, öte yandan ev ve kira fiyatları baÅŸta olmak üzere temel ürünlerde fiyatlar artmış. Tunus, örneklerden sadece birisi. Her Kuzey Afrika ülkesinin birbirinden farklı siyasal, sosyal ve yapısal sorunları bulunuyor. Dolayısıyla tümünü içine alan tek bir sorun türünden söz etmek kolay deÄŸil. Ãœstelik her biri, tarihsel olarak birbirleriyle sorunları olduÄŸundan mıdır, yoksa yeni eklenen sorunlar nedeniyle midir bilinmez, yaÅŸadıkları olumsuzluklardan komÅŸularını sorumlu tutma eÄŸilimindeler.

Bununla birlikte, Kuzey Afrika ülkelerinin tümü için geçerli ortak bazı sorunların olduÄŸu söylenebilir. Bu ortak sorunların bir kısmı Türkiye’nin de sorunu olduÄŸundan, olası iÅŸbirliklerinin bu çerçeveden geliÅŸtirilmesi mümkün.

Ortak sorunlar

Kuzey Afrika ülkeleri, hem yüksek oranda Kara Afrika’dan göç alan, hem de Avrupa’ya göç veren ülkeler. Bu durum, bir yandan kendilerinde göçmen sorunlarına yol açıyor, öte yandan hem kendilerinden göçen hem de kendilerine gelip oradan Akdeniz’i geçen Afrika halkları nedeniyle Avrupa ülkeleriyle gerilimler yaÅŸanıyor.

Avrupa ülkeleri, tıpkı Türkiye örneÄŸinde olduÄŸu gibi, kabaca, “mümkün olduÄŸunca az yardım yapalım, ama siz bu göçmenleri ne yapıp edip tutun” siyaseti uyguluyor. EÄŸer ülkeler bu öneriyi kabul etmiyor ya da edemiyor ise bu sefer de ikili anlaÅŸmalardan Afrika tarafından saÄŸladığı yararların oranı tehdit altına giriyor. Söz konusu ülkeler, ekonomik olarak iyice sistem dışında kalmaktan imtina ediyorlar. Bu çerçevede ne denli istikrarlı, ÅŸeffaf ve demokratik bir rejimleri olursa, o kadar güven vereceklerini de farkındalar. 

Hal böyle olunca, Türkiye ile Kuzey Afrika arasında biri göç sorunsalı, diÄŸeri ise “anti-terör, anti-darbe, anti-çatışma” baÅŸlıklarında iki platform ya da iki örgüt oluÅŸturulabilir. Bu çerçevedeki faaliyetler, ortak sorunların çözümünde ortak akıl geliÅŸtirmeye katkı saÄŸlayabilir. 

Beril DEDEOÄžLU-STAR

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.