Sosyal Medya

Sinema - Sahne - Tiyatro

Çağrı’nın yerini tutar mı? Biraz zor

İranlı yönetmen Mecid Mecidi'nin 7 yıllık uzun bir emekle çektiği 'Muhammed' filmi, Türkiye'de de nihayet vizyona girdi. Türk izleyiciyle buluşmadan önce Mısır ve Suudi Arabistan'da yasaklanan film, İran'da da ciddi eleştirilerle karşılaşmıştı. İran Dini Lideri Ali Hamaney'in, çekimler sırasında Kum kenti yakınlarındaki seti ziyaret ederek gösterdiği sembolik desteğe rağmen, 'Muhammed' İran sinemalarında beklediği hasılatı elde edemedi. 186 salonda birden gösterime giren ve ülke çapında ciddi reklam kampanyasıyla duyurulan 40 milyon dolar bütçeli yapım, İranlı önemli sinema eleştirmenlerinden de kırık not aldı.



Taha Kılınç - Yeni Şafak

Ä°ranlı yönetmen Mecid Mecidi'nin 7 yıllık uzun bir emekle çektiÄŸi 'Muhammed' filmi, Türkiye'de de nihayet vizyona girdi. Türk izleyiciyle buluÅŸmadan önce Mısır ve Suudi Arabistan'da yasaklanan film, Ä°ran'da da ciddi eleÅŸtirilerle karşılaÅŸmıştı. Ä°ran Dini Lideri Ali Hamaney'in, çekimler sırasında Kum kenti yakınlarındaki seti ziyaret ederek gösterdiÄŸi sembolik desteÄŸe raÄŸmen, 'Muhammed' Ä°ran sinemalarında beklediÄŸi hasılatı elde edemedi. 186 salonda birden gösterime giren ve ülke çapında ciddi reklam kampanyasıyla duyurulan 40 milyon dolar bütçeli yapım, Ä°ranlı önemli sinema eleÅŸtirmenlerinden de kırık not aldı. 

Hz. Peygamber'in hayatının ilk 13 yılını konu edinen film, yönetmen Mecidi'nin ifadesiyle 'dünyada gittikçe yükselen Ä°slamofobi'yle mücadele için' çekilmiÅŸ. Bu noktadan bakınca, filmin her sahnesine sinen mistik havayı ve özellikle Hz. Peygamber'in doÄŸumunu betimleyen bölümle Hıristiyan kültüründe Hz. Ä°sa'nın doÄŸuÅŸunu karakterize eden tasvirlerin aşırı ÅŸekilde benzerliÄŸini anlamlandırmak mümkün. Mecid Mecidi, Batı'da çekilen Hz. Ä°sa ve Hz. Musa temalı filmlere, Ä°slamî bir nazire yapmaya çalışmış; adeta onların zarfına kendi mazrufunu yerleÅŸtirmeyi amaçlamış. 

***

Filmin eleÅŸtiriye ve övgüye deÄŸer taraflarını kısaca sıralayacak olursak: 


'Muhammed' filminin en önemli kusuru, yönetmenin birçok önemli sahneyi Ä°slâmî kaynaklarda yer almayan rivayetler üzerine bina etmiÅŸ olması. Sinema tekniÄŸi gereÄŸi, bazı hayali unsurların filme eklenmesi anlaşılabilir. Ancak bir peygamberin hayatı söz konusu olunca, o hayata direkt ÅŸekilde taalluk eden kısımlarda uydurma anlatılara yer verilmesi doÄŸru olmayabilir. Filmin sonlarında, bir sahil kasabasında denizden karaya balıkların yaÄŸmasıyla sonuçlanan 'mucizevî' sahne, bu tür uydurmalara örnek. 

Film boyunca, belli ki yapıma aksiyon ve heyecan katmak için, Yahudilerin sürekli Hz. Peygamber'i yakalamaya çalışmaları da, izleyiciyi hikâyeden koparan bir unsur. Neredeyse her sahneden sonra kameranın Yahudilere dönmesi ve onlardan bir diyalog aktarması, Mecidi'nin tam olarak ne anlatmak istediÄŸi noktasında kafa karışıklığı yaratıyor. Filmin bazı sahnelerinin sırf bu yüzden uzadıkça uzaması da, bir baÅŸka olumsuz durum. 

Filmde Hz. Peygamber'in amcası Ebû Tâlib'in iman etmiÅŸ bir Müslüman olarak betimlenmesi, Åžii kültürünün filme direkt bir yansıması olarak yorumlanabilir. Ana akım Ehl-i Sünnet kaynaklarındaki aktarımlarla çeliÅŸen bu yorum, izleyicinin garipseyeceÄŸi bir baÅŸka nokta gibi görünüyor. 

Elbette filmle ilgili en çok tartışılacak şey, Hz. Peygamber'in fiziken canlandırılmış olması. Çoğunlukla arkadan ve uzun saçlarıyla görünen Hz. Peygamber, bazı sahnelerde yandan ve yüzünün bir kısmıyla karşımıza çıkıyor. Bir-iki sahnede de sesini duyuyoruz, Farsça konuşan bir çocuk olarak. Mecidi, filmini bir üçleme olarak tasarladığı için, gelecek bölümlerde Hz. Peygamber'in büyük bir insan olarak gösterilip gösterilmeyeceği şimdiden merak konusu.

171 dakikalık filmin, övgüye deÄŸer ve çok çarpıcı yönlerinden ilki ise, Fil Vakası'nın canlandırılmasındaki kusursuz baÅŸarı. Ebrehe ve ordusunun HabeÅŸ dilinde konuÅŸması baÅŸta olmak üzere hiçbir ayrıntının ihmal edilmediÄŸi betimleme, izleyiciyi o döneme götürme ve heyecandan tüylerini diken diken etme potansiyeline sahip. 

Daha kundakta olan Hz. Peygamber'in, sütannesi Hz. Halîme ile buluÅŸtuÄŸu sahne de tek kelime ile muhteÅŸem. Sütü kesilen Hz. Âmine'nin, yavrusunu sütanneye teslim ettikten sonra yaÅŸadığı gönül kırıklığı da, sinema diline ustaca aktarılmış. Mecid Mecidi, bu bölümlerde bütün birikimini konuÅŸturarak, kendisinden bekleneni fazlasıyla vermiÅŸ. 

O dönemin Mekke ve Medine'sinin tasvirindeki baÅŸarı da, filme dair not edilmesi gereken bir baÅŸka unsur. Özellikle, Hz. Peygamber'in annesiyle birlikte yaptığı Medine seyahatinde yaÅŸanan duygusal sahneler ve ortaya konan görsellik göz kamaÅŸtırıcı. Kaynaklara dayanılarak birebir ÅŸekilde kurulan Mekke ve Medine setleri, üçlemenin sonraki bölümlerinde de kullanılacak. Mecidi, buralarda baÅŸka dönem filmlerinin de çekilebileceÄŸini belirtiyor. 

***

İzleyici, Mecid Mecidi'nin 'Muhammed' filmini, Suriyeli yönetmen Mustafa Akkad'ın 1976 tarihli Çağrı filmiyle kıyaslayacaktır. Hem elde başka filmimizin olmaması, hem de Çağrı'nın müzikleriyle ve diyaloglarıyla hayatımızda kalıcı izler bırakması, bu kıyası kaçınılmaz kılıyor. Çağrı, her şeyiyle ilk göz ağrımız. Her sahnesini ezberlemiş olsak da, gözyaşlarıyla tekrar tekrar izlemeye doyamadığımız bir başyapıt.


Mecidi'nin filmi, diÄŸer bölümler de bu minvalde çekildiÄŸi takdirde, hayatımızda ve zihinlerimizde böylesine iz bırakabilecek gibi görünmüyor. Bazı sahnelerindeki ihtiÅŸama ve kullanılan yüksek teknolojik imkânlara raÄŸmen, Mustafa Akkad'ın filme kattığı tat, Mecidi'nin yapımında eksik. Filmde, ÇaÄŸrı'daki gibi kült müziklerin olmayışı da bir baÅŸka handikap. Film bitip de sinemadan çıkarken, mırıldanabileceÄŸiniz bir melodi yok. 

Tüm bunlara rağmen, Mecid Mecidi'nin 'Muhammed' filmi, Hz. Peygamber'in hayatını anlatan yapımlar konusunda daha ne kadar çok yol kat etmemiz gerektiğini hatırlatması bakımından izlenmeli. Özellikle profesyonel anlamda sinemayla ilgilenen Müslümanlar için, bu bir görev.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.