Sosyal Medya

Gezi - Tarih - Mimari

Unutulmuş bir zafer: Kutü’l-Amare

Kamuoyunun gündemine dün Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun 'ya Sykes - Picot ya Kutü'l Amare' sözleriyle yeniden giren Kutü'l Amare, Osmanlı'nın Birinci Dünya Savaşı sırasında, kenarda kalmış, unutulmaya yüz tutmuş ünlü bir zaferi. Osmanlı'nın bu zaferi, dönemin İngiliz basınında “Britanya tarihinin en aşağılık şartlı teslimi” olarak yer almıştı



 

Osmanlı Ä°mparatorluÄŸu’nun, Birinci Dünya Savaşı’nda savunma yapmak durumunda kaldığı cephelerden biri de bölgede bulunan petrol yatakları sebebiyle Ä°ngiltere’nin hedefi haline gelen Irak oldu. Ä°ÅŸgal hazırlıklarına Eylül 1914’te baÅŸlayan Ä°ngiltere, Bahreyn adalarında topladığı Hintli ve Ä°ngilizlerden müteÅŸekkil Irak Sefer Kuvvetleri’yle 22 Kasım 1914’te Basra’yı iÅŸgal etti. General John Nixon komutasındaki bu kuvvetlerin saldırısıyla, yaklaşık dört yüz yıl Osmanlı hâkimiyetinde kalan Irak’ta planlı bir ÅŸekilde ilerlemeye baÅŸlayan Ä°ngiliz-Hint birliklerini durdurmak için Süleyman Askeri Bey görevlendirildi. Yeterli miktarda askerin bulunmadığı cephede, Trablusgarp’ta olduÄŸu gibi yerli Arap milislerle örgütlenmeye çalışan Süleyman Askeri Bey, Basra’ya yapılan Åžuaybe hücumunda maÄŸlup olunca intihar etti. Bu sırada Nasıriye ve Amare’yi ele geçiren Ä°ngilizlerin başında, gelecekte Mondros Mütarekesi için Ä°ngiltere ile Osmanlı Devleti arasında arabuluculuk yapacak olan General Charles Townshend vardı.

Kendisi ilerlemeyi tehlikeli görmesine raÄŸmen bir an önce BaÄŸdat’ın ele geçirilmesini lüzumlu gören üstlerinin emriyle harekata devam eden General Townshend, 29 Eylül 1915’te Kutü’l-Amare’ye girdi. Osmanlı kuvvetleri ise geri çekilerek Albay Sakallı Nurettin Bey komutasında “Selman-ı Pak”ı tahkim etmeye baÅŸladı. Tahkimat sürerken cepheye Enver PaÅŸa’nın amcası Mirliva Halil PaÅŸa’nın bir kolorduyla gelmesi, kötü gidiÅŸatı tersine çevirdi ve General Townshend, 4500’den fazla kayıp vererek Kutü’l-Amare’ye ricat etti. Dicle Nehri sahilindeki bu kasaba coÄŸrafi konumu sebebiyle Ä°ngiliz-Hint ordusu için adeta bir kapandı. Burada mevzilenmekten baÅŸka çaresi kalmayan General Townshend,  kasabayı tahkim ederken, Mirliva Halil PaÅŸa ise kuÅŸatma çemberini kapatmak için birliklerine manevra emri verdi.

Düşmanın içinde bulunduÄŸu durumun farkında olan Mirliva Halil PaÅŸa, çemberi kapattığı sırada Ä°ngilizlere teslim olmaktan baÅŸka çareleri olmadığını bildirdi. Bu teklifin reddedilmesi üzerine de 7 Aralık 1915’ten, 29 Nisan 1916’ya dek sürecek olan 143 günlük Kut KuÅŸatması baÅŸladı. KuÅŸatma hattını yarmak için giriÅŸimlerde bulunan General Townshend, sadece Osmanlı askerleriyle deÄŸil kendi ordusu içinde meydana gelen sorunlarla da mücadele etmek zorunda kaldı. Çünkü 6.Tümenin içinde bulunan Hintli askerler, özellikle Müslüman Patanlar din kardeÅŸleri olan Türklere karşı savaÅŸmak istemedikleri için disiplin sorunlarına, firarlara ve isyanlara sebep olmaktaydı. Bildiriler yazdırarak Müslüman askerleri Halifenin ordusuna katılmaya teÅŸvik eden Mirliva Halil PaÅŸa, gayri Müslim askerleri de Ä°ngiliz emperyalizmi üzerinden isyana davet etti.

Bu sırada, Basra üzerinden gelecek Ä°ngiliz kuvvetlerini durdurmak için gerekli tedbirler alınırken BaÅŸkumandanlık Genel Karargâhı Ä°ran, Irak ve Musul’daki kuvvetlerden müteÅŸekkil iki tümeni VI. Ordu haline getirerek Alman MareÅŸal Von Der Goltz PaÅŸa’nın emrine verdi. Cephe Grup Kumandanlığı’na ise Mirliva Halil Bey atandı. Ä°ngiliz Komutanlığı ise Townshend kuvvetlerini kurtarmak için General Fenton Alymer’le bazı giriÅŸimlerde bulundu ise saldırılar püskürtüldü. 22 Mart 1916’ya gelindiÄŸinde Times Gazetesi, Townshend’ın durumunun son derece tehlikeli olduÄŸunu yazmaktaydı.

Hem Kutü’l-Amare’deki hem de onlara yardıma gönderilen Ä°ngiliz ordularının ağır zayiatlarla neticelenen baÅŸarısızlığı, Kutü’l-Amare’de erzakın azalmasına baÄŸlı olarak açık ve hastalıklara neden oldu.  Sebze, meyve ve konservelerin tükenmesi üzerine önce öküzler yendi. Bunlar da bitince Ä°ngiliz askerleri at ve katırları yemeye baÅŸladılar. Dini inançları gereÄŸi bunları yemeyerek aç kalan Hintli askerlerin saÄŸlığı ise günden güne kötüleÅŸti. General Townshend, Hintlilere at eti yedirebilmek için Hindistan’daki Ä°ngiliz yetkililerden at eti yemenin caiz olduÄŸuna dair dini liderlerden fetvalar alırdı ancak at eti yemeyi reddeden Hintli askerler güçten düştüler.

Kutü’l-Amare’de savaÅŸan Ä°ngiliz askerlerinden Lan Martin de yazdığı mektuplardan birinde bu durumu: “Ä°lk atı yaklaşık 3 hafta önce kestik. O günden beri günde 20 tane kesiyoruz. Etimiz vardı ama et deÄŸildi. At kıyması, çömlekte piÅŸmiÅŸ at çorbası, tıka basa at eti. Ä°ngiliz askerleri katır veya at eti yemeyi reddeden Hint taburlarından daha iyi dayanıyor.” ÅŸeklinde anlatmaktaydı. Bu durum gazeteler aracılığı ile Osmanlı kamuoyunca da dikkatle takip edilmekteydi. ÖrneÄŸin Tercüman-ı Hakikat Gazetesi, Times Gazetesi’ne dayanarak: “Times Gazetesi Irak’taki vaziyet hakkında neÅŸr olunan  son iÅŸarat-ı resmiden bahisle Dicle havalisindeki  Ä°ngiliz kavası vaziyetin birçok endiÅŸelere bais olduÄŸunu itiraf eylemektedir. Aynı gazete, Iraktaki Ä°ngiliz heyet-i seferiyyesinin idaresindeki yolsuzluk ve intizamsızlık hakkında bir makale neÅŸr edip diyor ki: “Dicle ile Fırat arasındaki sahne-i harekattan pek acı ÅŸikayetler aldık. Bilhassa Hükümet-i Hindiyye memurlarından pek ziyade ÅŸikâyet ediyorlar. Ä°htiyacat-ı harbiyyenin teÅŸkilatı ve tedariki mesuliyeti hususunda memurin-i Hindiyye, Londra Harbiye Nezareti’yle müşterektir.

Bize vaki olan ihbarat ve ÅŸikayat, sıhhiyenin tamamiyle iflas eylediÄŸini isbat ediyor. Ağır mecruh zabitler ve askerler iki üç gün bakılmaksızın kalmaktadır.  Mecruhların yaraları ancak iki üç gün sonra tedavi-i iptidaiye nail olmaktadır. Dicle’den aÅŸağı inen vapurlar mecruhlar ile dolu bulunmaktadır. (Bombay)a gelen mecruhların ahvali son derecede fenadır. Bardaktan boÅŸanırcasına yaÄŸmakta olan yaÄŸmurlardan yaralar tefessüh etmektedir.

Bu ahval-i fecianın bütün mesuliyeti Hindistan Ä°dare-i Sıhhiyesi’ne aid bulunur. Bilhassa Irak muharebatının safahat-ı ahiresi Hint Ä°dare-i Sıhhiyesi’ni büsbütün ezmiÅŸtir. Parlamento azasından Malcolm yazmış olduÄŸu mektupta diyor ki: “Irak sahne-i harbindeki Ä°ngiliz ordusunun ahvali pek feci olduÄŸu ihbar ediliyor. Askerin iaÅŸesi ve elbas-ı hususatı büsbütün noksan olup ahval-i sıhhiyesi son derecede ÅŸayan-ı endiÅŸedir. Binlerce mecruhu ancak üç tabib müdavat ediyor. Sargı levazımı mefkud bulunuyor. Ä°btal-i his edilmeksizin ameliyat-ı cerrahiye icra edilmektedir. BeÅŸ yüz mecruh tek bir hasta bakıcının taht-ı nezaretindedir. Yalnız birkaç Hintli hamal, hasta bakıcıya muavenet etmektedir.  Ayağından mecruh olan bir zabit on sekiz gün bakılmamış ve sargısı deÄŸiÅŸtirilememiÅŸtir. Hükümetin bu ahval-i feciaya dair derhal izahat vermesini talep ederim. Hükümet Irak’taki umur-ı sıhhiyenin Hükümet-i Hindiyeye aid olduÄŸunu temin ederek kabahati kendi üzerinden atamaz. Mademki Ä°ngiltere Hükümeti, Ä°ngiliz evladını Irak’a göndertiyor. Bunlara bakılmamasından dolayı kendisi mesuldür.” Åžeklindeki haberleri okuyucularına duyuruyordu.

Bu kötü durum Ä°ngiliz komuta kademesinde deÄŸiÅŸikliklere ve Ä°ngiliz kamuoyunda tepkilere neden olurken, hala kendisine yardım geleceÄŸi ümidinde olan General Townshend, Halil PaÅŸa’nın yaptığı ikinci teslim teklifini: “Türkler muharebe sırasında daima iyi asker ve necip insanlardır fakat ben henüz teslim olmayı düşünmüyorum” diyerek reddetti. Ä°ngiliz karargahı her ÅŸeye raÄŸmen kuÅŸatma altındaki kuvvetlerine cephane ve yiyecek ikmali yapabilmek için daha önce denenmemiÅŸ yollara baÅŸvurmaya baÅŸladı. Dünya savaÅŸ tarihinde ilk defa olarak 15-29 Nisan 1916 arası Short 184 tipi 225 beygirlik deniz uçakları ile havadan yardım yapmaya çalıştı. KuÅŸatma altındaki Ä°ngiliz ordusu için son yardım giriÅŸimi ise 12 Nisan 1916 gecesi Felahiye’den gönderilen 270 ton erzak ve çeÅŸitli silahlar ve üç makineli tüfeÄŸin, kaptanı ve mürettebatıyla birlikte etkisiz hale getirildiÄŸi “Julnar Vapuru” yla yapıldı. Irak’ta uÄŸradığı son hezimet üzerine Ä°ngiliz Genel Komutanlığı, Kutü’l-Amare’de Halil PaÅŸa ordusu tarafından tecrid ve muhasara edilmiÅŸ olan Ä°ngiliz askerinin kurtarılması için artık ümit kalmadığından  General Townshend’e başının çaresine bakmasını emretti.

 

Teslim ÅŸartları için görüşmelere baÅŸlayan General Townshend,ordusunu kurtarmak için son bir hamle olmak üzere Mirliva Halil PaÅŸa tarafından latife olarak telakki edilen bir rüşvet teklifinde bulundu.  Bu teklif Ä°ngilizlerin ünlü casusu Arabistanlı Lawrence, tarafından ikinci kez tekrarlandı ise de reddedildi. Halil PaÅŸa’ya yapılan rüşvet teklifi Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’nde: “Townshend’in kurtulmak için ettiÄŸi teklif” baÅŸlığıyla ve “General Townshend, ordusuyla beraber  serbestçe çıkmasına  müsaade edilmek ÅŸartıyla Kutü’l-Amare’nin teslimini teklif ve buna mukabil ne kadar topu varsa bunları ve nakit olarak bir milyon lira vereceÄŸini vaad etmiÅŸ ise de bu gülünç teklif bi’t-tabi derhal reddedilmiÅŸtir.” Satırlarıyla Osmanlı kamuoyuna duyuruldu.

Neticede General Townshend, Ä°ngiliz Karargâhı’na gönderdiÄŸi telgrafla onay aldıktan sonra ordusuyla birlikte 29 Nisan 1916’da kayıtsız ÅŸartsız teslim oldu. Yerli ve yabancı basında geniÅŸ yankı uyandıran zafer, Tercüman-ı Hakikat Gazetesi’nde “Ä°ngilizlerin Tarihi En Büyük Felaketi” baÅŸlığıyla manÅŸet oldu. “Kutü’l-Amare’de mahsur bulunan 13000 mevcutlu General Townshend ordusunun bugün esir-i harb olarak teslim alınmaya baÅŸlandığı BaÅŸkumandanlık Vekalet-i Celilesi’nden iÅŸar olmaÄŸla ahali-i muhteremeye ilan olunur. Türk ordusu bugün Osmanlı bayrağını yine yeni bir ÅŸan ve ÅŸerefle ila etti. Birkaç günden beri Ä°ngiliz menabiinden gelen haberlerde Ä°ngilizlerin memleketleri efkâr-ı umumiyyesini Kutü’l-Amare’nin sukutuna hazırlandıklarını ihsas ediyordu.  Ä°ngilizlerin korktuÄŸu ve bizim büyük bir atÅŸanla beklediÄŸimiz bu akıbet nihayet tahakkuk etti.  Ve Çanakkale’de Türk süngüsünün acısını çeken Ä°ngilizler bu defa da Irak’ta yine aynı elemi fakat bu defa daha vasi bir mikyasda his ettiler. YekdiÄŸerini takib eden bu hezimetler artık Ä°ngiliz necm-i ikbalinin sönmek üzere olduÄŸunu vazıhan gösteriyor.”Åžeklinde haber olan zafer, yurt içinde olduÄŸu kadar yurt dışında da sevinçle karşılandı ve baÅŸta Almanya Ä°mparatoru olmak üzere, Avusturya Kralı, Saksonya Kralı gibi müttefik devlet baÅŸkanlarından tebriknameler geldi. Hatta Kutü’l-Amare muzafferiyeti üzerine Viyana ÅŸehri Türk bayraklarıyla donatıldı.

Gölgede kalan ve hatta biraz da unutulan bu zafer, “Britanya tarihinin en aÅŸağılık ÅŸartlı teslimi” olarak hafızalarda yer edindi.  Burada uÄŸradığı hezimeti hiçbir zaman unutmayan General Townshend hatıralarına “Ä°ngiltere Hükümeti bana bir ay dayandığım takdirde kurtarılacağımı vaat etmiÅŸti, ben beÅŸ ay dayandım ve fakat ne yazık ki verilen söz tutulmadı… Kutü’l-Amare ve Cehennem eÄŸer benim olsaydı, herhalde Kutü’l-Amare’yi satar, Cehennemi muhafaza ederdim” derken, Ä°ngiliz askerlerinden William Spackman, “Herkes kahrolmuÅŸtu. Korkunç bir deÄŸersizlik hissi veren o teslim olma sabahını asla unutmayacağım. Teslim olmanın melankolik iÅŸlerini yapmaya baÅŸladık. Zavallı topçular gururla baktıkları silahlarını parçalara ayırırken bazıları gözyaÅŸlarını tutamıyordu. Türkler öğleyin geldiler ve mevzileri devraldılar. Babil’in sularının kenarında oturduk ve aÄŸladık.” Diye yazdı. KuÅŸatmayı bizzat yaÅŸamış Ä°ngiliz subayları ise yıllar sonra Ä°ngiltere’de “Kut Cemiyeti”ni kurdular.

Kaynaklar:

Kut, H., Bitmeyen SavaÅŸ, 7 Gün Yayınları, Ä°stanbul.

Atatürk AraÅŸtırma Merkezi, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi, c.1, 3.baskı, Ankara.

Townshend, C.V.F., Irak Seferi ve Esaret, Yeditepe Yayınevi, Ä°stanbul.

Sakin, S., (2008) “Birinci Dünya Savaşı’nda Irak Cephesi’nde Osmanlı Devleti ile Ä°ngiltere Arasındaki Çarpışmalar(1915)”, Akademik Bakış, c.2, S.3, Ä°stanbul, s.133-152.

KarakaÅŸ, N., “Britanyalıların Gözüyle Sina-Filistin Cephesi’nde Türk Askeri”, Tarih Ä°ncelemeleri Dergisi, c. XXVII, S.2, Ä°stanbul, s.403-425.

Ãœzen, Ä°., “Türklerin Kut’ül-Amare KuÅŸatması Sırasında Ä°ngiliz Ordusunda Bulunan Hintli Askerlerin Tutumu(Aralık 1915-Nisan 1916)” Akademik Bakış, c.2, S.3, Ä°stanbul s.81-102.

(18 Mart 1916), (21 Mart 1916), (22 Mart 1916), (22 Nisan 1916), (25 Nisan 1916), (26 Nisan 1916), (29 Nisan 1916), Tercüman-ı Hakikat.

DaniÅŸmend, Ä°. H., Ä°zahlı Osmanlı Tarihi Kronolojisi, c.4, 2.baskı, DoÄŸu Kütüphanesi Yayınları, Ä°stanbul.

Harp Mecmuası, (1334), S. 12,İstanbul, ss. 192.

Emre Gül -  dünyabulteni.net

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.