Sosyal Medya

Makale

Çözüm sürecinin geleceği

Çözüm sürecinin geleceÄŸi ile ilgili olarak tahminde bulunmanın, hüküm vermenin, hele hele bunu demeçler üzerinden yapmanın  son derece yanıltıcı olduÄŸu bir dönem yaşıyoruz. 

ErdoÄŸan’ın Dolmabahçe Mutabakatı’na ve Ä°zleme Kurulu’na karşı çıkışı, kendisi ne anlam biçerse biçsin, üstüne basa basa “Kürt sorunu yoktur” deyiÅŸi ve son olarak “taraf yoktur, masa yoktur” sözleri de; HDP tarafının ve Kandil’in gün aşırı yaptığı “Çözüm süreci bitmiÅŸtir” açıklamaları da seçimin deforme ettiÄŸi, gerçek durumu da, gerçek düÅŸünceleri de tam olarak yansıtmayan açıklamalar... 
Bir taraftan AK Parti’nin Çözüm Süreci yüzünden MHP’ye kaydığı söylenen milliyetçi muhafazakâr seçmenlerini geri kazanma kaygısı; öte yandan HDP’nin barajı aÅŸma stratejisini tamamen AK Parti’yi iktidardan uzaklaÅŸtırma vaadi üzerine kurması, ihtiyacı olan ilave oyu ancak bu vaatle alabileceÄŸini hesaplaması Çözüm Süreci’nin aşırı derecede araçsallaÅŸtırılmasına sebep oldu. 
Öyle bir noktadayız ki, sürecin geleceÄŸiyle ilgili analiz yapmayı seçimin çarpıtıcı etkisi ortadan kalkana kadar ertelemek daha saÄŸlıklı olacak gibi. 
Ne var ki, seçim atmosferinin zehirlediÄŸi siyasi alanda olup bitenler bize toplumsal alanda yaÅŸananları – ve bu zehirli havaya raÄŸmen deÄŸiÅŸmeden kalanları – unutturmamalı. 
Nedir “deÄŸiÅŸmeden kalanlar”? 
Halkın çok büyük çoÄŸunluÄŸu hâlâ silahların ortadan kalkmasını ve barış olmasını istiyor; dahası artık silahla halledilecek bir mesele kalmadığını düÅŸünüyor. 
Kürt meselesi dediÄŸimiz meselenin büyük ölçüde çözüldüÄŸünü, geri kalan eksiklerin çözümü için de ÅŸiddete ihtiyaç olmadığına inanıyor. 
Çözümün Türkiye’nin birliÄŸi ve bütünlüÄŸü bozulmadan gerçekleÅŸebileceÄŸine inanıyor ve böylesini tercih ediyor ama öte yandan yerel yönetimlere daha geniÅŸ yetkiler verilmesini istiyor. 
Toplumsal çoÄŸunluÄŸun koordinatlarını belirlediÄŸi bu çözüm zemini, bugün yara almış olsa da seçimin hemen ardından ağırlığını yine hissettirecek ve siyasi partilere gereken ayarı verecektir. 
Ben AK Parti’nin yeniden ve güçlü bir ÅŸekilde iktidara gelmesi halinde, hem yurtiçinde hem de yurtdışında, siyasi hesapların yeniden yapılmasının zorunlu hale geleceÄŸini düÅŸünüyorum. 
Önünde dört yıllık seçimsiz bir dönem olan AK Parti, milliyetçi söylemleri bir yana bırakıp Çözüm Süreci’ni nihayetlendirmek üzere daha cesaretli adımlar atma imkânına kavuÅŸacaktır.   
HDP barajı geçsin ya da altında kalsın, kaosa dayalı ve çözüm karşıtı politikalarına devam ettiÄŸi takdirde toplumsal tabanının eriyeceÄŸini kısa sürede görecektir. HDP ve Kandil seçim sonrası dönemde artık bu ikili oyuna bir son vermek ve ÅŸiddetle siyaset arasında kesin seçimini yapmak zorunda kalacaktır. EÄŸer DemirtaÅŸ kliÄŸi seçim sonrası da aynı politikalara devam ederse, partide bir iç hesaplaÅŸma ve aktör deÄŸiÅŸikliÄŸi sürpriz olmaz. HDP’yi Türkiye Partisi yapacağız diye diye marjinal solun dümen suyuna sokan kliÄŸin yenilgisi Öcalan’ın parti ve Kandil üzerindeki hakimiyetini güçlendirmesine yol açmasını bekleyebiliriz. 
Hesaplarını yeniden yapacaklar arasında ABD yönetimi de var. Tarihi boyunca pragmatik bir siyaset izleyen ve her türlü manipülasyon çalışmasını yapsa bile, sonuçta “kazanan ata” yatırım yapan bu ülkenin, AK Parti’nin ayağının öyle kolay kolay kaymayacağını gördükten sonra, kaos siyasetine ara vereceÄŸini ve baÅŸta Gülen Cemaati’ne karşı politikası olmak üzere politikalarını yeniden gözden geçireceÄŸini; Çözüm Süreci’nde de ağırlığını siyasi çözümden yana koyacağını tahmin ediyorum. 
Özetle ben hâlâ iyimserim. Seçim sonrası Çözüm Süreci’nin yeni bir döneme gireceÄŸini ve ÅŸimdiye kadarkinden daha hızlı bir ÅŸekilde ilerleyeceÄŸini düÅŸünüyorum. 
Yeter ki ÅŸu seçimi kazasız belasız ve sürece daha fazla zarar vermeden atlatalım. 

AKÅžAM

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.