Sosyal Medya

Makale

Allah’ın Kullarından Vatandaş Devşirmek

 “Google Earth” programını indirip dünyanın her yerini kuÅŸbakışı görme imkânına kavuÅŸmak beni heyecanlandırmıştı. Uydudan alınan görüntüleri seyrederken sınırları gösteren ‘sanal’ sarı çizgileri görünce irkilmiÅŸtim.  Yıllarca atlas üzerinden dünyaya bakması öğretilen biri olarak Japonya’nın en solda yani Batı yönünde olduÄŸu Pasifik eksenli haritayı görünce de aynı irkilmeyi yaÅŸadığımı hatırlıyorum. Zira bize ezberletilen haritada Ä°ngiltere batıdaydı ve biz onların doÄŸusundaydık. Atlas üzerinden dünyaya bakmaya alışmış, batıyı medeni kendi milletini ve mensup olduÄŸu dinini ise gerici saymaya zorlanmış biri olarak “Allah’ın arzı” kavramını anlamam bir hayli zaman aldı.

 Bir coÄŸrafyanın sınırları, Batılıların cetveliyle çizildiÄŸinde hudut ötesi düşünceler hissiyatla sınırlı kalıyor. Büyük OrtadoÄŸu Projesi gibi egemenlerin çıkarlarına uygun dizayn edilmeye çalışılan sınırların barındırdığı çatışma durumları bölge insanlarının canlarına mal oluyor. Katliam haberlerinin ardı arkası kesilmiyor. Bu arada egemenlerin oluÅŸturdukları çatışma ortamından vazife çıkaran ‘yerli iÅŸbirlikçikler’ gâvurun gönüllü sınır karakolu olmayı ve sanal sınırlar marifetiyle oluÅŸturulan sanal vatandaÅŸlığı Allah’a kul olma ÅŸerefine tercih ediyorlar. Bu yerli iÅŸbirlikçilerin iÄŸrenç pay kapma savaşında, etnik, mezhebi ve ideolojik mülahazalarla inÅŸa edilmiÅŸ sihirli yalanlar uÄŸruna hakikatleri birer birer tüketiyoruz. Öte yandan, bir yanımız bölünüyoruz korkusuyla titrerken diÄŸer yanımız eski sınırlara dönüyoruz hamasetiyle kıvançta…

Ben, 1960 darbesini yıllarca “27 Mayıs Hürriyet ve Anayasa Bayramı” olarak kutlatılan, ortaokulda üç yıl “yurttaÅŸlık bilgisi” dersi ile Kemalist projeye uygun vatandaÅŸlık kodları ezberletilen, ‘Milli Güvenlik’ dersine giren üniformalılar tarafından “Her Türk Asker doÄŸar” yalanlarıyla beyni yıkanmış biriydim. Öte yandan okuduÄŸum Kur’an, Allah’ın arzının sorumluluÄŸunun Müslümanlara emanet edildiÄŸi bir kulluk ÅŸuurundan bahsediyordu. Bu iki yolun ortası yok muydu? Hem vatandaÅŸ olurken hem de iyi bir kul olunamaz mıydı?

  Kendilerine zulmetmekteyken meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler: “Ne durumdaydınız?” Onlar da, “Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimselerdik” derler. Melekler, “Allah’ın arzı geniÅŸ deÄŸil miydi, orada hicret etseydiniz ya!” derler. Ä°ÅŸte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir. (Nisa / 97)Ayette Allah’ın arzının geniÅŸliÄŸi yerine vatan sayılan toprağın darlığına razı edilenler, egemenlere karşı koymayarak zulmün hayatlaÅŸmasına yol açan bir sürüye indirgenenlerdir. Ãœlkemizde ‘bizim bu topraktan baÅŸka gideceÄŸimiz yer yok’ ‘Türkün Türkten baÅŸka dostu yok’ paranoyaları vatandaÅŸları sindirmeye yöneliktir. Hâlbuki Ä°smet Özel’e göre ilk nüfus sayımındaki on iki milyon insanın on milyonu Balkanlardan ve Kafkaslardan göçen muhacirlerdir. Yani muhacirler bile vatandaÅŸlıkla sindirilmiÅŸlerdir.Birileri bir sınır çizip; ‘Sizin artık buralarda yaÅŸamaya hakkınız yok. Artık bize uymuyorsunuz, bizden deÄŸilsiniz deyince ‘uygun olana’ hicret edenler, hicret ettikleri yerlerde bir ‘uyumlaÅŸtırma’ ameliyesi yani vatandaÅŸlığa tabi tutulurlar.Allah’ın arzının geniÅŸliÄŸini önemsemeyenler toprağından ayrılmamak için her türlü zulme rıza göstermesine raÄŸmen aÅŸağılanırlar. Yine de evlatlarına vatandaÅŸlık denilen köleliÄŸi devrederler. Bu tip vatandaÅŸlıkla sindirilmiÅŸ insanlar, dünyada yakılan zulüm ateÅŸine mani olunamayacağına inandırılanlardır. Ãœstelik sonlarının daimi ateÅŸ olmasını önleyecek ümitlerden mahrum bırakılmışlardır.

 Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar dediler ki: "Ey Åžuayb, seni ve seninle birlikte iman edenleri ya ülkemizden sürüp çıkaracağız veya mutlaka bizim dinimize geri döneceksiniz." (Åžuayb:) "Biz istemesek de mi?" dedi.(A'raf/88) Ayetinde o vatanın sahibi iddiasındakiler, hakkı söyleyen Åžuayb’a(as) ya sev ya terk et demiÅŸler. Allah’ın kulluÄŸundan, egemenlerin zulmünü meÅŸrulaÅŸtıran putperestliÄŸin resmi din sayıldığı vatandaÅŸlığa geri dönmesi istenmiÅŸ. Ama Åžuayb(as) Allah’ın arzının geniÅŸliÄŸini bilen bir kul olarak sürgünden korkmayarak zulme karşı koymaya devam eder. Yurtlarından sürülmekle tehdit edilmesine raÄŸmen hak yolda mücadele etmek tüm peygamberlerin asla terk etmeyip birbirlerine devrettikleri bir sünnetullahtır

  (Semud) Kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri, toplum içinde zayıf ve güçsüz gördükleri müminlere, "Siz, Salih'in, Rabbi tarafından gönderilmiÅŸ bir peygamber olduÄŸuna ciddi ciddi inanıyor musunuz?” dediler  Onlar da, " Evet biz ona ve tebliÄŸ ettiÄŸi vahye yürekten inanıyoruz” diye karşılık verdiler. (Araf/75)  Yaptıkları zulümlere karşı koyan Salih’i (as) tehditleriyle yıldıramayan Semud’un kibirli egemenleri, bu sefer de yoksullukla sindirdikleri eski vatandaÅŸlarını vazgeçirmeye çalışırlar. Ama Salih’in (as) liderliÄŸinde zulümle mücadele etmeyi imanların gereÄŸi sayan müminler, bu tehditlerle sinmeyip Semud vatandaÅŸlığından Allah’ın kulu olmaya hicret ettiklerini ilan ederler.

          Allah’ın kulu olma bilinciyle egemenlerin zulümleriyle mücadele edecek gücü olmayıp Allah’ın arzının geniÅŸliÄŸine hicret ederken baÅŸlarına bir ÅŸeyler gelen kulların akıbeti ne olacaktır?

         "…Zulüm ve kötülük diyarından kaçanlara, yurtlarından sürülenlere, Benim yolumda eziyet çekenlere ve (bu yolda) savaşıp öldürülenlere gelince; onların kötülüklerini mutlaka sileceÄŸim ve onları, Allah'ın mükâfatı olarak, içlerinden ırmaklar akan cennetlere koyacağım: Zira mükâfatların en güzeli, Allah katında olanıdır." (Âli Ä°mran / 195)                                            

   Kuran’da söz edilen bütün peygamberlerin yolunu izleyen Resulullah (sav), Mekkeli egemenlerin ne rüşvetlerine ne de tehditlerine pabuç bırakmamış Allah’ın kulu olarak Allah’ın arzının geniÅŸliÄŸin bilinciyle mücadelesini sürdürmüştür. Hz. Osman devrinde Sahabeler, Allah’ın arzına yayılması sonucu bazı memleketler kılıç bile çekilmeden Ä°slam olduÄŸunun üzerinde düşünmeli deÄŸil miyiz?.

   Sevgili kardeÅŸim senin Allah’ın arzından anladığın nedir? Allah’ın kulu olmakla kapitalist, laik ve ötekileÅŸtirici bir zulmün vatandaşı olmanın hangi düzlemde bir sayılacağına inanıyorsun? Bu tuttuÄŸun yolun sonunda hesap gününde kıyamet kopmuÅŸ ve vatan saydığın toprak yok olmuÅŸ olduÄŸu bir düzlemde bugünkü hayat tarzına rıza göstermeyi nasıl izah etmeyi düşünüyorsun?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.